Recep KOÇAK
İyilik yolunda 20 yıl
Kazak asıllı, Afganistan göçmeni Aytgül Hanım arayıp “Kızımla ziyaretinize geleceğim, yerinizde misiniz?” diye sordu. “Yerimdeyim, buyurun gelin” dedim.
Dakikalar sonra Aytgül Hanım, 18 yaşındaki kızı Sevdagül ve üç yaşındaki küçük kızı karşımdaydılar. Küçük kızın doğduğunda Deniz Feneri’nin “Hoş geldin Bebek” projesi dâhilinde ilk giysilerini, hediyelerini dernekten aldığını hatırladım.
Anne Aytgül kızı Sevdagül’ü göstererek, “Kızım bir ay önce işe girmişti. İlk maaşını aldı. Deniz Feneri’nin 1001 Çocuk 1001 Dilek projesi kapsamında dilek tutmuş çocuklardan birini sevindirmek için adak adamıştı. Bugün sözünü yerine getirmek için buradayız” dedi.
Sevdagül şu günlerde üniversite ikiye geçmiş. 10 yıl önce Deniz Feneri’ne o da mektup yazıp dilek tutmuştu, hayalindeki hediyeye kavuşmuştu. Derneğin verdiği hediyeyi hatıra olarak hâlâ saklıyormuş. Annesi onu takdim edip hangi niyetle Dernek merkezine geldiklerini anlatırken Sevdagül ağlıyordu. Bir zamanlar sevindirilen bir çocuk iken bugün kendisine bir çocuğu mutlu etme fırsatı veren Rabbine şükrediyor, sevinç gözyaşlarına hâkim olamıyordu.
İyilik böyle bir şeydi; öğrenilir ve öğretilirdi.
Ben de Sevdagül’le birlikte sevinç gözyaşı döktüm. Demek ki, iyilik fidanımız yetişmiş, artık meyve veriyordu. 13 yıl önce başlatılan 1001 Çocuk 1001 Dilek projemizin geri dönüşleri başlamıştı. Sadece bu proje kapsamında 28 bin çocuk hayalleriyle buluşturulmuş, dileklerine kavuşturulmuştu.
Ülkemizin her köşesinde adını bilmediğimiz Sevdagüller tomurcuk açmıştı.
1996 Ramazan ayında Şehir ve Ramazan programını başlatanlar bugünleri görmeyi dilemişlerdi. Bir gün iyilik tohumları yeşerecek, taze fidanlar yetişecek ve dallar meyveye duracaktı.
Şehir ve Ramazan adıyla mübarek Ramazan’da ilk adımları atılan iyilik hareketi öyle güzel yürümüş öyle güzel koşmuştu ki, bir yandan Deniz Feneri adıyla haftalık televizyon programı, diğer yandan insani yardım kuruluşu olarak sürdürdüğü yolculuğunda ona “yüzyılın iyilik hareketi” ünvanı layık görülmüştü.
Neredeyse Türkiye’nin ayak basılmadık toprağını bırakmayan Deniz Feneri ülke sathında milyonların gönlünde taht kurmuş, bir insani yardım kuruluşu olarak inanılması zor rekorlara imza atmıştı. Öyle ücra köyler vardı ki, oralara bir devlet bir Deniz Feneri ulaşabilmişti bugüne kadar.
Deniz Feneri, Ramazan ayında çıktığı kutlu iyilik yolculuğuna devam ediyor. Yardımlarla dokunduğu ve sürur koyduğu yürekler ülkemizde ve dünyanın dört bir yanında artık milyonları buldu.
Deniz Feneri Derneği gibi kuruluşlarımız sayesinde kendini iyiliğe adamış fedakâr yürekler çığ gibi büyüyor. O yüreklerden yükselen ışık, son yıllarda sadece ülkemizin gönlü kırık insanlarına ulaşmakla kalmıyor, dünyanın mazlum coğrafyalarının yaralarına da merhem oluyordu.
Yüreklerine dokunulan insanlar dünyanın öbür ucunda Türkiye’deki siyasi gelişmeleri yakından takip ediyorlar. Filipinler’de bir lokantada hesabı ödemek üzere kasaya yöneldiğinde gazeteci Adem Özköse’ye, “Sizin hesabınız Davos’ta Recep Tayyip Erdoğan tarafından ödendi” deniyor, para alınmıyor.
Yine Adem Özköse’ye gezi olayları sonrası gittiği Tanzanya’da, kendilerini arabasıyla otele götüren Zanzibarlı Faruk yolda Türkiye’deki durumların nasıl olduğunu soruyor. Neden Türkiye ile bu kadar ilgilendiğini sorması üzerine Özköse’ye, “Biliyor musun, Erdoğan’ın Türkiye’si Zanzibar’da yüzlerce yetime bakıyor. Zanzibar yok olsa inanın ümmete hiç bir şey olmaz. Fakat şu an Türkiye’ye bir şey olsa ümmetin geleceği mahvolur” diyor.
Yardım kuruluşlarımızın yüreklerine dokunduğu mazlum coğrafyalarda bugünlerde Türkiye’de kurulacak hükümet konusu yakından takip ediliyor. Onlar, Türkiye’nin yükselişini sürdürmesi ve tüm mazlumlara kucak açmaya devam etmesi için dua ediyorlar.
Onlar için Türkiye herhangi bir ülke olmadığı gibi Erdoğan herhangi bir lider, Davutoğlu sıradan bir Başbakan değil.
…
Deniz Feneri bu yıl 20. Ramazanını idrak ediyor. Deniz Feneri iyilik hareketini 20 yıl önce başlatanları ve bugüne kadarki yürüyüşünde destek veren herkesi yürekten tebrik ediyorum. Allah hepsinden razı olsun.
Türkiye’nin “veren ve mazlumların dertleriyle dertlenen ülke” olması için gecesini gündüzüne katıp kelle koltukta koşanları ve onlara güç katanları da selamlıyorum. Allah yardımcınız olsun. (Koşanlarla aynı safta görünseler de sadece konuşanların ise, 7 Haziran sonrası yapılacak muhasebe ile devre dışı bırakılacağını umuyorum.)
recep.kocakk@gmail.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.