İslami Cemaatlerin Kara Kutusu Muzaffer Deligöz

Haftalık bir dergi bu başlıkla kendisini kapağa çıkarmıştı: İslami Cemaatlerin Kara Kutusu…

Neden bu başlıkla sunmuştu derseniz sanırım dikkat çekmek içindi…

Muzaffer Deligöz bir aktivist idi ve çok yerde hizmet için koşmuştu.

Bu doğru… Kara Kutu mu derseniz bu iki kelime bana sıcak gelmedi…

Ben olsam sanırım başlığın şöyle olmasını tercih ederdim: İslami Camianın Bilgi Bankası.. Ya da hafızası…

Haber, Muzaffer Deligöz 1960’lı yıllarda Nurcularla birlikteydi. 1970’li yıllarda Necmettin Erbakan ve Milli Görüş Hareketi’nin içindeydi şeklindeydi. Devamında ise;  Deligözü'ün hayatında, "Fethullah Gülen’den Mehmet Kutlular’a kadar cemaat liderleri; Salih Özcan’dan Bekir Berk’lere kadar İslamcı hayatın önemli isimleri, Bediüzzaman, Necip Fazıl, M. Zahit Kotku, M. Şevket Eygi, Şule Yüksel Şenler gibi bir zamanlar olaylara damgalarını vuranlar, İsmail Kahraman, Hasan Aksay, Şevket Kazan, Süleyman Karagülle’ye ait sırlar, Rabıta, İslam Bankası, Suudi Arabistan, Kuveyt ve tüm ailesine ilişkin bilinmeyenleriyle Usame bin Ladin'e kadar" deniyordu..

 

Bir de benim tanıdığım Muzaffer Deligöz var. Tanımaktan mutlu olduğum Hacı Muzaffer ağabey…

İsmini duyardım zaman zaman ama önceleri tanımıyordum kendisini.

Elbirliği sisteminin kurucusu Emin Üstün Bey ile çalıştığım dönemlerde bir toplantı için Emin Otomotiv’in Altunizade’deki binasına bulunuyordum. Orada tanıştırıldım.

Ceketin düğmesi ilikli… Heyecanla bir şeyler anlatıyordu. Aklıma gençlik dönemlerini birlikte geçirdikleri yakın dava arkadaşı merhum Ali Gürbüz geldi.

Muzaffer Deligöz, Ali Gürbüz merhum ve Said Özdemir, İsmail Hakkı Ambarlı ile birlikte ilk İslami gazeteleri çıkartan ekiptendi. Bunlar Selam, Zülfikar ve Uhuvvet isimli gazetelerdi.

Ankara, İzmir ve İstanbul’da pek çok zorluk ve mahkemelerle geçen mücadeleli, çileli yayıncılık günleri yaşadılar. Sabahları biri idarehaneye gelmez ise ya hastanede ya da karakollarda ararlarmış. Dinlemeye doyulmayan ve çok ibreti içinde taşıyan bu günleri çok kez kendisinden dinledim. Muzaffer Deligöz umuyorum ki o günleri bir kitap halinde gençliğe sunma imkanı bulur.

Muzaffer Deligöz’ün söylemesi gereken ve yazması gereken çok şey var.

Sitesine girdiğiniz zaman bunu hemen fark ediyorsunuz. (http://muzafferdeligoz.blogcu.com)

Hayatına çok şey sığdıran, hızlı yaşayan çok hareketli bir yapıya sahip Muzaffer ağabey.

Muzaffer Deligöz dendiğinde ilk aklıma gelen heyecandır.

Bitmek tükenmez enerjisi de hemen bunu takip eder.

Her zaman peşinde olduğu bir proje mutlaka vardır. Yorulmak bilmez bir biçimde çalışabilir.

Kendini çalışmaya verdiği zaman aklına ne yemek gelir ne de başka bir şey.

Tamamen işine yönelir ve kendini sonuca kilitleyerek çalışır.

Muhabbet adamıdır Muzaffer Deligöz.

Sohbeti sever ama münazaraya da yatkındır.

Her söyleneni hemen kabul etmez, önce irdeler, analiz eder. Bunların sonrasında akla, mantığa uygun ise o zaman kabul eder ve bundan sonra da sonuna kadar savunur.

Kabul etmediği bir görüş karşısında sessiz kalmayı istemez ve bu konudaki fikrini karşı tarafı rencide etmeden mutlaka söyler.

İslami çevrelerde ne yazık ki eleştiri makbul kabul edilmez.

Eleştirenlerin mutlaka başka hesapları, düşünceleri vardır. Eleştiren kişi için “Sen şu abiden, bu üstattan, o liderden daha mı çok şey biliyorsun? Onların doğru bulduğu ya da bir şey demediği konularda sen nasıl konuşursun” edası takınırlar.

Yapıcı eleştiri ve yıkıcı eleştirinin ayrıştırılamadığı günlerde Muzaffer Deligöz gördüğü yanlışları söylediği, eleştirilerde bulunduğu ve büyüklerin daha sonra onaylasa da o dönemde izin vermediği teşebbüslerde bulunduğu için ona hep mesafeli duruldu. Bir bakıma herkesi tanıyıp irtibatlı olduğu halde bir yandan da yalnız bir insan görüntüsü içindedir.

Çabuk kaynaşır.

Yıllarca görmediği insanlarla karşılaştığı zaman sanki o zaman mesafesi yokmuş gibi samimiyet kaldığı yerden en tatlı biçimiyle devam eder.

Yeni tanıdığı kişiler içinde aynı şey geçerlidir.

Hemen bulduğu ortak konular üzerinden çok yararlı sohbetler gerçekleştirir.

Vefakardır ama kendisine vefa gösterildiğini pek sanmam. Bulunduğu yerlerde ikazlarda bulunduğundan arkasından gereken vefa gösterilmez. Bunun çok çarpıcı örneklerini yaşamıştır ama kendisi aynı katılıkta değildir. Yazı işleri müdürlüğü yaptığı bir gazetede ayrıldıktan sonra yaşadığı buna dair çarpıcı örnekleri vardır. Eşi Huriye abla da aynı özellikleri taşıyan bir insandır. Yararlı olmak ve hizmet duygusundan başka bir şey gözetmez.

Muzaffer Deligöz ile eski milletvekillerinden Vahidettin Karaçorlu’yu hastanede ziyarete gitmiştik. Ne kadar da sevinmişti bu ziyarete Vahidettin Bey. Yine Ali Gürbüz’ün eşini İstanbul Kanarya’da evinde ziyaret etmiştik. Birkaç kez Süleyman Karagülle’yi hem anlattıklarından istifade etmek için hem de görmek maksadıyla ziyarete gitmiştik. Mustafa Özdamar’a da birlikte hem daha önce hem de bir hafta önce tekrar gittik. Zaman zaman ziyaretlerimiz oluyordu yakın döneme kadar.

Muzaffer abi ne zaman aransa hemen cevap verir. Davet edilse gelir. Ciddi şekilde rahatsız olsa bile mazeret üretmeye tenezzül etmez.

İyi bir dinleyicidir, itiraz etmez. Önce dinler sonra varsa ilave etmesi gereken bir husus o zaman konuşur.

Bildiklerini gizlemez.

Ona sorduğunuz şey bildiği bir şey ise, ben bu konuda günlerce araştırma yaptım o da uğraşsın demez tüm bildiklerini ardı ardına aktarmaya başlar.

Hatta mevzu edilen konuda kendini yeterli görmüyor ya da bilgileri eskimiş ise ben bunu tetkik edeyim der bunun üzerine de erinmeden günlerce çalışabilir.

Mütevazıdır. Yüksek sesle konuşur ama yüksekten konuşmayı sevmez. Herkesi değerli bulur ve dinler. İlginç bir şey duyduğunda da mutlaka not alır.

Kendisi bir dönem siyaset ile de yakından meşgul oldu.

Bir partinin Bolu İl başkanlığını yaptı ve o partinin ileri gelenleri ile yakın teması ve çalışması oldu. Bunları kendi sitesinden bulmak sanırım mümkün olacaktır.

Bende kendisi ile Emin Yatakları’nda Pazarlama Müdürlüğü yaptığım sırada tanıdım.

Önce Emin Bey tarafından denetim yapmak üzere gönderilmişti fabrikaya ama kendisinden yararlandığımız için muhasebe müdürü Yener Bektaş, fabrikanın şefi Kemal Özkan ile devam etmesinin iyi olacağını düşünmüştük ve bu ortak çalışmamız uzun süre devam etti.

Sabahları almama izin vermez kendisi minibüsle Ziverbey’e kadar gelir buradan beraber gider akşamda yine birlikte dönerdik.

Daha sonra Muzaffer ağabeyin önderliğinde Çağdaş Tüketim Kooperatifinin kurulması ve çalışması aşamalarında beraber olduk. Bu çalışmanın neler getirdiğini yaptığımız ziyaretlerle pek çok müteşebbise anlatma imkanı bulduk.

Daha sonra yine Emin Beyin talebi üzerine Muzaffer abi ile Üsküdar Fm’in tekrar yönetimine ve Yayın Yönetmenliği görevine döndük. Burada en büyük destekçim günlük dilde kendisine hitap ettiğim şekilde söyleyecek olursam “Hacı abi” oldu. Çamlıca dönemlerimizde de yakın destekçimdi. Radyo Çağ dönemlerinde ve tekrar Bağlarbaşı’na avdet ettiğimiz günlerde de. Kendisinden istifade edemediğim tek husus pek çok kişi de muvaffak olmama rağmen Hacı ağabeyi mikrofona taşıyamama konusundadır.

Mikrofon her nedense Muzaffer Deligöz’e sıcak gelmemiştir.

Halbuki anlatabileceği ne kadar çok şey vardır.

Muzaffer abi bana her yanı bilgi ve tecrübeyle dolu bir fanus gibi gelir.

Kendiliğinden dışarıya pek açılma heveslisi değildir ama siz o fanusa dahil olduğunuzda içiniz ve gözünüz ışıltılarla dolar.

Sevgili Muzaffer Deligöz üstadım, ışığın, heyecanın, aşkın daim olsun.

Başkaları seni kara kutu olarak tanımlayabilirler.

Benim için sen sırrı hiç tükenmeyen gönül kutususun.

İyi ki varsın!

HABER NAME/ 10.03.2012 canbolatugur@gmail.com/ https://twitter.com/ugurcanbolat 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum