İnci KAYAR
İKİNCİ KİTABA MERHABA
Her yazar için kitapları evlatlarıdır. İlk evladım Pelwaşen ile Baran'dı. İkinci evladım Neyla ile Neyla oldu. Çok ama çok heyecanlıyım çok ama çok mutluyum.
22 Nisan Cuma gününden itibaren tüm kitapçılarda...
Baran oğlumuz da Neyla kızımız da yalnız kalmak istemiyorlar. Her birinizin ilgisine ve sizin yanınızda olmak istiyorlar.
Gelecek neslimizden sadece iki evlat bunlar.
Sizinle olmak onlara güç verecek yaşama sizin desteğinizle daha bir sarılacaklar. Ne duruyorsunuz her iki kitabımızda kitapçılarda artık.
NEYLA TANITIM BÜLTENİNDEN
Nice yaşamlar vardır ki rengi siyahtır ya da gridir. Nice yaşamlar vardır ki beyaz iken grileşir ya da siyaha döner. Nice yaşamlar vardır ki çaresiz naçar kalmış bireylerden oluşur. Bir el uzatılmasını beklerler öyle sessizce. Nice yaşamlar vardır ki hep maviyi, beyazı, pembeyi ararlar lakin gördükleri hep fludur. Yaşamın hangi yola gideceğini kişinin iradesi tayin ederken ayakları, elleri parçalanmasın diye korundukça o ayakları, elleri yaralanır, paralanır. En çok yara alan kalbidir, diğer yaralar geçer gider... Kötülüklerden korunmak için çabalar durur; yollar hep çakıllı, hep taşlıdır. Kimileri de bilmez başkalarının kendi yaşamından çaldığını; asıl yaşamının bu olmadığını bilmeden kaderimmiş, deyip yaşar gider. İnsanlığın utanç anlarında kendini bulmaya çalışan bireyler... Bari evladım kurtulsun, diye çaba gösteren o insanlar bir uçurumun kenarında dolaşır dururlar biçare... Umut ederler, beklerler; renkleri hep gri, siyah olsa da herkesin içinde bir gökkuşağı yelpazesi vardır. Sönmesin o renkler, hep canlı kalsın... Her yaşam bir imtihan, bir umuda yakarış. Her yaşam örnek ya da ibret. Ne yaşarsak yaşayalım, çocuklarımızın geleceğini aydınlık renklerle döşeyebilmeliyiz.
PELWAŞEN TANITIM BÜLTENİNDEN
Baran henüz 10 yaşına yeni girmişti o zamanlarda. Babasının anasının yağız delikanlısı idi o. Dört kız kardeşi; Dilan, Zilan, Berfin ve Berivan?ın canlarıydı o.
Anacığı Zelal 14 ünde babası Ziver 'e aşiret kararıyla "artık bu kızın evlenme çağı geldi denilerek" çocuk gelin olarak verilmişti kucağında bez bebeğiyle. Ziver aşiret evladı bir birey olarak Zelal?i görmüş 28 yaşında olmasına rağmen aradaki yaş farkına bakmadan istetmişti küçük Zelal?i. Zelal?e sorulmadı bile aile ve aşiret büyükleri uygun gördükten sonra gerisi boştu. Oyun oynar gibi gelinlik giymi?ti 14 ünde Zelal. Oyundu onun için herşey. Büyük bir düğün kuruldu Zelal ve Ziver?e. Öyle bir düğün ki tüm komşu aşiretlerin hazır bulunduğu, takı için yarıtıkları, halay halkasının büyüdükçe büyüdüğü, kaç davul kaç zurnanın sayısının bilinmediği, kazan kazan yemeklerin pitiği, Zelal?in takılardan yürüyemediği, masallardaki gibi 3 gün 3 gece süren muhteşem bir düğündü.
Havaya silahlardan fütursuzca atılan ateşler o kadar çoktu ki o coşkuda atılan mermiler kovanlar nereye gidiyor hesaplanamıyordu. İşte o kör kurşun denen kurşunun biri 8 yaşındaki Avaşin?e gelecekti. O coşkuda fark edilmeyen durum sessizlik çökünce fark edilecek ve sessizliği yırtan bir ananın feryadı gecenin sessizliğini yırtarcasına alanı çınlatacaktı. Düğünün son günüydü herşey bu kadar güzel iken hak etmemişti hiç kimse böyle bir finali. Hele küçük Avaşin hiç hak etmemişti. Küçücüktü daha, artı bunca güzelliğin sonu bu olmamalıydı verilecekti.
(Tanıtım Bülteninden)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.