xxx444
İhbar mektubu
Ergenekon savcısı Zekeriya Öz, “İrtica ile Mücadele Eylem Planı”nda imzası bulunan Albay Dursun Çiçek'i tutuklanması talebiyle mahkemeye gönderirken; albayı “Ergenekon örgütü üyesi olmakla” suçlamıştı.
Öz'ün altı maddede topladığı suçlamalardan en çarpıcı olanı “TSK içinden gelen bir ihbar mektubu”ydu.
İhbar mektubunda, Albay Çiçek'in Ergenekon üyesi olduğu ve cuntacı gruplarla çalıştığına dair bilgiler yer alıyordu.
Albay Dursun Çiçek'in Ergenekon savcılarına ifade vermesinden bir gün önce e-mail yoluyla gönderilen ihbarda...
Karargahta “komuta kademesinin bilgisi dışındaki örgütlenme” isim isim anlatılıyor.
*
Star'ın haberine göre, Çiçek Eylem Planı'nı “cuntanın emriyle” hazırlamış.
Albay Çiçek'in kod adının “XX” olduğu vurgulanan ihbar mektubunda, cunta içindeki muvazzaf subayların adları ve ekipteki görevleriyle ilgili ayrıntılı bilgiler sıralanıyor.
Mektupta, Hurşit Tolon'la irtibatlı cuntanın Çiçek'e sahip çıkılması için kampanya yürüttüğünden bahsediliyor.
Cuntanın, Genelkurmay Başkanı Başbuğ'un bilgisi dışında hareket ettiğine dikkat çekiliyor.
İhbar mektubundaki bu bilgi, “belgenin emir komuta zinciri dışında hazırlandığı” gerçeğini teyit eder nitelikte.
Bir başka deyişle, kirli belge olayıyla ilgili başından beri yazdıklarımızı doğrulayan bir gelişmeden söz etmiş oluyoruz.
*
“İrtica ile Mücadele Eylem Planı”nı hazırlayan “cunta” TSK'daki Ergenekon kalıntılarıdır.
Belgeyi hazırlayanlar aynı zamanda Genelkurmay Başkanı'na karşı bir hareket içine de girmişlerdir.
Ergenekon kapsamında ilk kez muvazzaf subaylara yönelik gözaltı ve tutuklamaların Org. İlker Başbuğ'un Genelkurmay Başkanı olmasıyla birlikte başladığını hatırlatmamız boşuna değildi.
*
Belgenin kısa süre içinde deşifre edilmiş olması, TSK içindeki cuntacı faaliyetlere/Ergenekon kalıntılarına yönelik tasfiye operasyonlarının bir sonucudur.
“TSK içinden” gönderilen ihbar mektubunun ne anlama geldiğini –bu tasfiye çerçevesinde- çok iyi düşünmek gerekir.
Kirli Belge'nin basına sızdırılmak suretiyle gün ışığına çıkarılmış olmasını da bu bağlamda değerlendirmeliyiz
Öz'ün altı maddede topladığı suçlamalardan en çarpıcı olanı “TSK içinden gelen bir ihbar mektubu”ydu.
İhbar mektubunda, Albay Çiçek'in Ergenekon üyesi olduğu ve cuntacı gruplarla çalıştığına dair bilgiler yer alıyordu.
Albay Dursun Çiçek'in Ergenekon savcılarına ifade vermesinden bir gün önce e-mail yoluyla gönderilen ihbarda...
Karargahta “komuta kademesinin bilgisi dışındaki örgütlenme” isim isim anlatılıyor.
*
Star'ın haberine göre, Çiçek Eylem Planı'nı “cuntanın emriyle” hazırlamış.
Albay Çiçek'in kod adının “XX” olduğu vurgulanan ihbar mektubunda, cunta içindeki muvazzaf subayların adları ve ekipteki görevleriyle ilgili ayrıntılı bilgiler sıralanıyor.
Mektupta, Hurşit Tolon'la irtibatlı cuntanın Çiçek'e sahip çıkılması için kampanya yürüttüğünden bahsediliyor.
Cuntanın, Genelkurmay Başkanı Başbuğ'un bilgisi dışında hareket ettiğine dikkat çekiliyor.
İhbar mektubundaki bu bilgi, “belgenin emir komuta zinciri dışında hazırlandığı” gerçeğini teyit eder nitelikte.
Bir başka deyişle, kirli belge olayıyla ilgili başından beri yazdıklarımızı doğrulayan bir gelişmeden söz etmiş oluyoruz.
*
“İrtica ile Mücadele Eylem Planı”nı hazırlayan “cunta” TSK'daki Ergenekon kalıntılarıdır.
Belgeyi hazırlayanlar aynı zamanda Genelkurmay Başkanı'na karşı bir hareket içine de girmişlerdir.
Ergenekon kapsamında ilk kez muvazzaf subaylara yönelik gözaltı ve tutuklamaların Org. İlker Başbuğ'un Genelkurmay Başkanı olmasıyla birlikte başladığını hatırlatmamız boşuna değildi.
*
Belgenin kısa süre içinde deşifre edilmiş olması, TSK içindeki cuntacı faaliyetlere/Ergenekon kalıntılarına yönelik tasfiye operasyonlarının bir sonucudur.
“TSK içinden” gönderilen ihbar mektubunun ne anlama geldiğini –bu tasfiye çerçevesinde- çok iyi düşünmek gerekir.
Kirli Belge'nin basına sızdırılmak suretiyle gün ışığına çıkarılmış olmasını da bu bağlamda değerlendirmeliyiz