Ünal SADE
Hızlı Tren : Demiryollarını Devlet Politikası Haline Getirmek...
Hızlı Tren : Demiryollarını Devlet Politikası Haline Getirmek...
Rahmetli Cumhurbaşkanı Turgut Özal’a atfedilen bir yorum vardır. Özal Karayolunun demokrasiyi, Demiryolunun ise Komünizm’i simgelediği düşünmektedir. Bu sebeple döneminde telekomünikasyon, dış ticaret,turizm gibi pek çok alanda yaşanan gelişmeler Ulaştırma alanında da kendisini Otoyol, köprü eksenli sıçrama olarak göstermiş demiryolu alanında ise ciddi bir yenileşme ve ilerleme sağlanmamıştır.
Özal’ı sevenler böyle bir söz söylemediğini iddia ederler. Türkiye’nin ufkunu değiştiren insanın hata yapmayacağı düşüncesindedirler.
Bu konudaki son sözümüzü yazının devamına bırakıp başka bir noktadan ilerlemek istiyorum.
Cumhurbaşkanı Turgut Özal 21 Mayıs 1990’da İzmir Büyük Efes Otel’de bir konuşma yapar. Türkiye’nin kısa sürede aldığı yolun psikolojisini sorgulayan bu konuşmada çok önemli bir bölümü sizlerle paylaşmak istiyorum:
İstanbul’u ve Ankara’yı New York’la Mukayese Etmek...
“Benim bir talihim oldu. Ben 1950’de üniversiteden mezun oldum. İki yıl sonra da Amerika’ya gönderildim. Tabii, Türkiye’den Amerika’ya o yıllarda giden insanın ne kadar büyük bir şaşkınlığa düştüğünü tasavvur edemezsiniz. Bana bir nevi çocukluğumda okuduğum 0 ‘Baytekin hikayeleri’ gibi geldi. Bizi New York’a götürdüler. New York’la o tarihteki İstanbul’u yahut Ankara’yı mukayese edin.. Bugünkü Ankara, İstanbul değil…
Acaba biz bunlara nasıl yeticeğiz, bu korku benliğimizi sardı. Bunlar yetişilmez insanlardı.
Çok şey öğrenmeye çalıştım. Hep etrafı inceledim. Bunlar nasıl bu işte muvaffak olmuşlar, nasıl Başarlı olmuşlar, niçin böyle yapmışlar?
Kendime göre birtakım sonuçlara vardım. Bir kere şunu hemen belirteyim: Bir ülkenin önündeki diğer ülkelere yetişebilmesi için, öyle yüzlerce seneye ihtiyacı yoktur. Öncelikle bunu kafamızdan silmemiz lazım. Vardığım en önemli kararlardan biri budur. Eğer ülkenin insanları iyi şekilde yönetilir, insanlara iman veren bir yönetim içerisinde yönetilirse ve birbirlerine bağlı olurlarsa, bir şeyler yapma, yarışma arzusu içlerinde olursa, zaman tünelindeki mesafeler öyle 100 yıl değil, 10-15 yıl içerisinde kapatılır kanaatine vardım.”
Belki de bu konuşmayı pek çoğunuz ilk kez okuyorsunuz. Türkiye’nin Özal’lı yıllarda hem kendisinin hem bölgesinin sınırlarını hangi psikoloji ile zorladığını ve nasıl başardığının sırrı bu konuşmada yatıyor.
Turgut Özal’ın yaşadığı psikolojin bir başka insanda ve bir başka ülkede yaşanan başka bir tecrübesini sizlerle paylaşmak istiyorum.
Saatte 486 Km. Hız Hem de Karada...
Çin Aralık ayı başında Dünya’nın en hızlı trenini test etti. CRH380A adlı tren Çin’in kuzeyindeki Zaocuang şehri ile güneydeki Bıngbu şehri arasında test sürüşünde saatte 486 km. Hıza ulaştı.
Oysa Çin’de hızlı tren ağı döşenmeye 2004 yılında başlanmıştı.
Lan Xinzhen Chaına Today dergisinin 2. Sayısında Çin’de hızlı tren tarihini anlattığı “Yüksek Hızlı Değişim” başlıklı yazısında bir anekdota yer verir. Bugün 55 yaşında olan Demiryolları başmühendisi He Huawu 1992 yılında Avrupa’da demiryollarında uygulanan son gelişmeleri yerinde incelemek üzere Avrupa’ya gönderilir.
Avrupa’ya giden He, Turgut Özal’ın 1950 yılında New York’ta yaşadığı şaşkınlığı ve psikolojiyi yaşayacaktır.
He seyahati sırasında, İngiltere ve Fransa’yı birbirine bağlayan Manş Tüneli’nden saatte 273 kilometre hız yapan yüksek hızlı treni test etme imkanı bulur.
Aynı tarihlerde Çin’deki trenler en fazla 120 kilometre hıza erişebilmektedir.
“Bu deneyim He için oldukça heyecan verici olmuş. He, bir yandan Avrupa’da bunları başarabilen zihniyete hayran kalırken, öte yandan Çin’in ne zaman bu gelişmeleri yakalayabileceği ve istese dahi böyle bir demiryolu sistemi kurmanın maddi ve zamansal maliyetinin ne olacağı soruları üzerinde düşünmeye başlamış.”
He’nin Avrupa’ya gitmesinden 18 yıl, Çin’de ilk hızlı tren denemelerinden sadece 6 yıl geçti. Hala komünist felsefe ile yönetilen Çin bugün saatte 468 km. Hıza erişen dünyanın en hızlı trenine sahip.
Bugün Çin’de hizmet veren yüksek hızlı trenlerin toplam hat uzunluğu 6552 kilometreye erişmiş durumda. Her gün ülke genelinde 773 hızlı tren sefer yapıyor ve 845.000 kişilik bir yolcu taşıma kapasitesine sahip.
1856: İlk Tren, 2009: İlk Hızlı Trene Uzanan Bir Demiryolu Öyküsü...
Türkiye’de demiryolu tarihi 1856 yılında başlamıştır. Bir İngiliz Şirketine verilen imtiyazla yaptırılan İzmir-Aydın arasında inşa edilen bu ilk hat 130 km idi. Burada çok geniş bir tarihi özet vermek istemiyorum. Şunu söylemekle yetinelim Osmanlı dönemi –özellikle Sultan II.Abdülhamit’in 33 yıllı saltanatı- demiryollarının altın çağını yaşadığı bir dönem olmuştur. 1922 yılına gelindiğinde yani ilk trenden 66 yıl sonra demiryollarının toplam uzunluğu 8.619 kilometreye ulaştı. Osmanlı’nın maliyesinin en kötü dönemi olan çöküş yıllarında bu gerçekten rekor sayılacak bir büyümedir.
Cumhuriyetin ilk yıllarında tren yolu inşasına önem verilmeye devam etmiş, Osmanlı’dan milli sınırlar içerisinde kalan 4.136 km tren yolu 1950 yılında 7.900 km’ye çıkartılmıştır.
1950’den sonra karayolunun ön plana çıktığını ve demiryollarının kaderine terk edildiğini görüyoruz. Nitekim 1950’de 7.900 km olan demiryolu ağımız 2009’a geldiğimizde 8.686 km’ye ulaşabilmişti. Yani 59 yılda sadece 786 km yeni yol yapılmıştı.
Yazının girişinde bir değini yaptığımız Özal’lı yıllara geldiğimizde Gap, Turizm ve Karayolu yıldız yatırımlar haline gelmiştir. Demiryollarına ait hiç bir projenin yapılmadığı o yıllarda otoyollara yılda 2 milyar doları aşan paralar harcanmıştır.
Demiryolları Tayyip Erdoğan’ın Başbakan, Binali Yıldırım’ın Ulaştırma Bakanı olduğu 59. ve 60. hükümetler döneminde yeniden Devlet Politikası haline getirilmiştir.Demiryollarına ayrılan kaynak ciddi oranlarda arttırılmaya başlanmıştır. 2000 yılında Ulaştırma yatırımları içerisinde demiryollarının aldığı pay % 6 iken 2010 yılında % 48’e ulaşmıştır.
Yüksek Hızlı Tren Az Daha Kazaya Kurban Edilecekti...
Demiryollarına verilen önem “Yüksek Hızlı Tren” hayalini de hayata geçirme fikriyle simgelenmiştir. İstanbul-Ankara arasında “Hızlandırılmış” tren denemeleri bu hayalin ilk mahsulü olmuş ancak 22 Temmuz 2004'de 41 kişinin ölümüyle sonuçlanan Pamukova Tren kazası “rüyaya geçici ara” verilmesine yol açmıştır.
Büyük gazetelerin “Bir şov uğruna öldüler” başlığıyla verdikleri haber sonrası alınacak derslere odaklanmak yerine adeta “kaza” bağlamında “demiryollarının gelişimi” projesi infaz edilmeye çalışılmıştır.
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’a, Bakanında Demiryolları Genel Müdürü Süleyman Karaman’a sahip çıkması devlet politikası haline getirilen demiryolu projesinin devam etmesine imkan sağlamıştır.
Kazanın frenlediği “hızlı tren” projesi 13 mart 2009 da Başbakan Erdoğan’ın da katıldığı ilk seferi ile Ankara-Eskişehir arasında hayata geçmiştir.Bu projenin hayata geçmesiyle Türkiye bu teknolojiyi kullanan 8. Ülke olmuştur.
Saatte 250 km hız yapan bu tren Ankara-Eskişehir arasını şimdilik 1 saat 20 dakikaya indirmiştir.
Ankara-Konya projesi ile devam eden hızlı tren yatırım atağı pek çok proje ile devam imkanı bulmuştur. İçinde bulunduğumuz hafta Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım Konya-Ankara hızlı tren seferlerinin 17 Aralıkta başlanacağını bilgisini kamuoyu ile paylaştı.
Özhan Eren’in “Kara Tren Gecikir Belki Hiç Gelmez” türküsü ile ifadesini bulan Anadolu’nun makus talihi “hızlı tren” projeleri ile de değişmeye çoktan başlamış oldu.
Demiryollarını yeniden “Devlet Politikası” haline getiren Hükümetimiz bu konuda doğru bir tercih daha yapmış ve hızlı tren projelerinde Çin ortaklığını benimsemiştir. Çin Başbakanı Wen Jiabao’nun 8-9 Ekim 2010 da 8 yıl aradan sonra ziyaret ettiği ülkemizde imzaladığı 8 anlaşmadan bir tanesi de “Demiryolları İşbirliği Anlaşması” dır.
Demiryolları “hızlı tren” projeleri ile tekrar hayat buluyor üstelik bu alanda Dünya’da zirve konuma gelen Çin işbirliği ile...
Yazıma girişte bahsettiğim Turgut Özal ve Demiryoluna bakışına ilişkin tartışmaya son verecek bir alıntı ile son vermek istiyorum.
Turgut Özal Türkiye’nin ufkunu aşan vizyoner ve sivil bir Cumhurbaşkanı olarak daima gönlümüzde yaşayacaktır. Ama hiç kimse de hatadan ari değildir. Turgut Özal maalesef demiryolları konusunda doğru bir strateji izlememiş ve demiryollarını modası geçmiş bir ulaşım aracı olarak görmüştür.
Neye dayanarak mı söylüyorum?
Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın Balıkesir Atatürk İlkokulu’nda yaptığı konuşmada( 18 mart 1990)aynen şu ifadeleri kullanmıştır:
“Yollar yapılmadığı takdirde, ekonomi hiçbir şekilde gelişmez. Bunun kesin olarak bilinmesi lazım. Hatta bugün imkânımız olsa, daha fazla yol yaparız. Yol’un bir memleket ekonomisinde en önemli unsur olduğuna inanıyorum. Özellikle karayolunun…Karayolu aynı zamanda ‘hürriyet demektir’ “
Hatadan dönülmüştür. Önemli olan da budur. Hızlı tren ile tüm Türkiye’nin örüleceği günler yakındır.
unalsade@mynet.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.