Sebahattin BİLGİÇ
HİÇ NAZ ETME A GÜZEL!
Masamda çalışırken eskimeyen musikimizden bir şeyler dinlemek istedim. Sağ olsunlar arkadaşlarım beni umutrehberi.com’a eklemişler. Siteyi açtığımda harika bir ney taksimiyle beraber Semih Sergen’in sesinden Mevlana Hazretlerinin bir şiiri okunmaya başlandı. Dinlediğim eser beni benden aldı doğrusu. Gözlerimin önünde semazenlerin harika tasavvuf musikisi eşliğinde ahenk ve tevazu ile dönüşleri canlandı. Ne müthiş bir anlatım, ne müthiş bir mana, bütün çağlara uzanan harika tespit ve de harika bir seslendiriş. Burada sizinle sadece şiiri paylaşabilirim.
biz gittik, kalanlar sağ olsun;
doğan, eninde sonunda ölür.
gökkubbede oturanlar iyi bilir,
damdan bir taş atıldı mı düşer.
hırsı bırak, kendini boş yere harcama.
şu toprak altında çırak da bir, usta da.
hiç naz etme a güzel,
bu mezarda ne şirinler var, ne şirinler,
ferhat gibi yok olup gittiler.
direği yelden yapı, a güzel,
dayansa dayansa, ne kadar dayanır.
kötü idiysek geçtik gittik kötülüğümüzle,
iyi idiysek, hayırla anın bizi.
zamanın tek eri olsan bile
bir gün gidersin sen de tek tek gidenler gibi.
yok olmayı istemiyor musun,
iyi şeylerden evladın olsun.
iyiliklerin bükülmüş ipliğidir kalan,
odur dünyaya direk olanların canı… sağ olsun;
Bilmem hiç Mesnevi sohbeti dinlediniz mi? Ehlinin yüreğinden dile gelen bir mesnevi sohbeti şüphesiz en lezzetli sohbet meclislerindendir. Çocukluğumdan beri bir çok sohbet halkasına katıldım. Burada en haz duyduğum sohbet meclislerinden birinin Mesnevi dersi olduğunu sizinle paylaşmak isterim. Allah ömrünü uzun ve bereketli kılsın Hasan Gümüş Hocam uzun bir süre yüzlerce beyit okuyarak bizi Mesnevi’nin lezzetli ve ruhu besleyen manalı dünyasında dolaştırdı.
Çok az insan bu dünyadan göçmekle yok olmuyor. Hiç şüphesiz ki Mevlana Hazretleri ahrete irtihallerinden bu yana yedi yüz otuz altı yıl geçmiş olmasına rağmen daha da canlanarak tesirini devam ettirenlerden. Asırlardır müminler Mesnevi okuyarak ilahi aşkı tattılar, nice müminler vecd içinde; “semâ safa, cana şifa, ruha gıdadır” diyerek semada kendinden geçtiler. Mevlana hep müminlere rehber oldu, mesnevi hep gönülleri sulayan bir çeşme oldu. Yahya Kemal’in güzel bir tespiti vardır. Kendisine Osmanlının Viyana önlerine nasıl gittiği sorulduğunda; “Osmanlı Viyana kapılarına bulgur pilavı yiyerek ve Mesnevi okuyarak gitmiştir.”der.
Mevlana Hazretlerinin tesiri şüphesiz sadece İslam dünyasında değildir. Modern hayatın karmaşık, karanlık dalgaları arasında hayat süren batı dünyasında İslam’la müşerref olan batılılar, başta Mevlana Hazretlerinin gönülleri mest eden, yollarını nurlandıran tarzı olmak üzere, İbn-i Arabi Hazretlerinin ve diğer ehl-i tasavvufun etkileri çok büyüktür. Nitekim ihtida eden batılılar tarafından kurulan sufi derneklerinin çoğunluğunun Mevlana ismiyle kurulduğu bilinmektedir.
Bir hususu da belirtmekte fayda görüyorum. Ülkemizde son yıllarda düğünlerde, derneklerde davetlilere sema gösterisi sunulmaya başlandı. Kendisini semazen olarak gören birtakım kişiler folklorik bir gösteri gibi davetlileri eğlendiriyor. Davetliler de akabinde alkışlarla onları tebrik ediyor. Bilinmelidir ki Nakşilerde hatme-i hace neyse,Kadirilerde devran neyse Mevlevilerde sema odur.Yani sema bir ayindir,bir zikir meclisidir. Bir zikir meclisinin düğünlerde, derneklerde, konserlerde bir eğlence olarak sunulması, ne Mevlana’ ya hürmettir ne de edebe sığan bir davranıştır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.