xxx135
Halk iradesini önce siyasiler içlerine sindirmeli!
Değişim ve demokratikleşme deyince genellikle TSK içindeki bazı grupların ile bazı kurumların yönetime müdahalesinden ülkenin kurtarılması akla geliyor. Bu elbette gereklidir. Demokrasinin olmazsa olmaz şartlarından birisi halkın iradesinin hakim olması, halkın seçimle işbaşına getirdiklerinin yine seçim yoluyla gerekirse iş başından uzaklaştırılmasıdır. Ancak, bu arada çok önemli bir husus daha var ki o da halkın iradesinin Parlamento'ya aynen yansımasının sağlanmasıdır. Bunun yolu da seçim ve siyasi partiler yasalarında yapılması gereken yeni düzenlemedir.
Şu andaki seçim kanununa göre yüzde 33 oy alan bir partinin Parlamento'da yüzde 66'lık bir sandalyeye sahip olabiliyor. Yani halkın değişik partilere verdiği oylar yüzde 10'luk baraj sebebiyle başka bir partinin milletvekili çıkarmasına yarıyor. Bir diğer ifade ile seçimlerde kullanılan oyların yüzde 40'lık kısmı boşa gidiyor. Parlamento'ya milletvekili olarak yansımıyor. Bu durum istikrar sağlamak adına ortaya çıktı.
Siyasi partilerin demokratikleşmeyi dillerinden düşürmedikleri şu günlerde öncelikli olarak bu adaletsiz temsile son verecek bir çözümü gündeme getirmeleri gerekir. Bunun için de halk iradesine saygıyı öncelikli olarak siyasi partilerimiz içlerine sindirmek durumundadırlar. Bunun yolu da Parlamento'da her görüşün temsil edilmesinin ortaya çıkartacağı koalisyonları peşin olarak kabullenebilmelerinden geçiyor. İstenildiği kadar yeni bir anayasa yapılsın, bir takım antidemokratik anayasa maddeleri ile yasalar değiştirilsin siyasi partilerimiz halk iradesine saygıyı içlerine sindiremedikleri sürece demokratikleşme tam olarak sağlanamaz. Halk iradesine saygının yolu da temsilde adaletin sağlanmasından geçer.
Temsilde adaletin bir başka ifade ile her görüşün Parlamento'da temsilini sağlamak çok kolaydır.
Bunun başında barajın indirilmesi gelir. Sanıyorum barajın yüzde 5 ya da 7'ye indirilmesi adaletli temsil için ilk adım olabilir. İkincisi ise 550 milletvekilinden 100'ünün Türkiye milletvekili olarak belirlenmesi , her partinin illerdeki milletvekillerini belirlerken bir de Türkiye milletvekili adaylarını belirlemeleri gerekir. Bu yüz Türkiye milletvekili partilerin aldıkları oy oranına göre dağıtılabilir. Böylece bir parti yüzde 1 oy almış ise 1, yüzde 3 oy almışsa 3 milletvekili Meclis'e göndermiş olacaktır. Bunun yanında belirlenmiş barajı aşan partilerde illerden gelecek milletvekilleri ile Meclis'teki sandalye sayılarını artıracaklardır.
Seçim yasasında bu yönde bir değişiklik hem bir partinin aldığı oy oranının çok üzerinde milletvekili çıkarmasını engellenmiş olur hem de bir takım sivil vesayet iddialarını da gündemden çıkarır. Çünkü özellikle barajın indirilmesi daha seçim öncesinde partiler arasında bir uzlaşma ve ortak hareket arayışını gündeme getirecektir. Mademki demokrasi bir uzlaşma rejimidir öncelikli olarak buna siyasi partilerin kendilerini hazırlamaları gerekir. Seçim öncesi uzlaşma ve ortak hareket arayışlarının önünün açılması içinde yasal düzenlemeye ihtiyaç vardır. Bu değişiklikler yapılabildiği ve sonuçlarına tüm siyasi partiler katlanabilirlerse başlatılmış olan demokratikleşme süreci istenen sonucu verebilir. Siyasi partiler böyle bir değişimi içlerine sindiremedikleri sürece siyaset dışı odakların demokratikleşmesi sağlanmaya çalışılırken partilerin kendilerini unutmaları söz konusu olur ki çok geçmeden yeni sıkıntılar kapımızı çalacaktır.
Artık partiler seçimlere tüzel kişiliklerini koruyarak ama anlaşma sağladıkları parti yada partilerle birlikte girebilmelidirler. Israrla girmek için çaba sarf edilen AB ülkelerinde bu söylediklerimiz uygulanmaktadır ve hiçbir sorun da yaşanmamaktadır. Ortak hareket sanıldığı kadar zor da değildir. Bugün ülkemizde partilerin sayısı 50'yi geçmiştir. Bunlar arasında her konuda olmasa bile bazı konularda benzer görüşleri savunan partiler vardır. İşte bu partiler birlikte paylaştıkları konularda ortak hareket edeceklerini seçimlerden önce kamuoyuna açıklayabilirler ve seçime de birlikte girerler. Seçimlerden sonra ortaya çıkacak tabloya göre de gerekirse bir koalisyon oluşturulabilir. Koalisyonlardan istikrarsızlık oluşuyor diye kaçarken temsilde adaletsizlik ortaya çıkıyor. Bu ise seçimlerde azımsanamayacak oy almış bazı partilerin Meclis dışında kalmasına sebep oluyor. Bu arada milletin verdiği desteğin iki misli güçle Meclis'e gelen partinin ise ister istemez zaman zaman ayaklarını yerden kesebiliyor.
Bu bakımdan demokratikleşmenin önce siyasi partilerimizden ve siyasilerimizin anlayış değişikliğinden başlatılması gerekiyor.