Uğur CANBOLAT
Hadi Gel Çay İçelim!..
Hadi gel bir çay içelim…
Sık kullandığımız cümlelerimiz arasında yer alır…
İsteğimiz sadece çay içmek midir? Elbette hayır! Kastımız sana gelmek istiyorumdur çoğunlukla…
Zamanın var mı? Bana vakit ayırabilir misin demek istiyoruz…
Bu cümlenin bana kalırsa başka alt metinleri de vardır…
Sana ihtiyacım var. Seni görmek bana iyi gelecek… Bunaldım, daraldım… Seninle serinlemek, ferahlamak istiyorum…
Bunları kast ediyoruz genellikle bu cümleden…
Bu kadarla mı sınırlı? Cevabım yine hayır olacak…
Yani alt metnin bir alt metni daha vardır. Onlarda şunlardır:
Yalnızım, çoğalt beni…
Dardayım, genişlet beni…
Sıkındayım, ferahlat beni…
Bunaldım, kurtar beni…
Bunları söyleriz aslında…
Bu cümleler kime kurulur derseniz eğer benim kanaatim sadece dosta kurulur… Belki arkadaşlarına da insan söyleyebilir ama ilerlemiş, sıkıntılarla test edilmiş, selin gidip kumun kaldığı arkadaşlıklarda söylenebilir. Belki…
…
Hadi gel çay içelim demenin bende çağrışımları bunlarla da sınırlı değildir.
Ötesi var, fazlası mevcut…
Çay muhabbetle içilir. Muhabbet ehliyle içilir.
Muhabbet ederek içilir.
Söz yumağı açılır açıldıkça…
Geçmiş günlere gidilir, elemeler yapılır, ayıklamalara tabi tutulur mazi…
Kadife kundakların açılması gibi insana huzur verir… Bazı noktalarda mola verilir. Hatıraların dibinde gölgelenilir.
Rüzgar alınır.
Hasret giderilir. Ya da yumak haline getirilir yaşanamamış duygular.
…
Hadi gel çay içelim demek, gel kalp kalbe verelim demektir biraz da…
Yüreğe yürek gerektir… Kalp mukabil bir kalp arar!..
Canın candan bir can araması gibidir bu çağrı…
Vuruşlarındaki âhengi fark eden rikkatli bir yürek arar kişi çay bahanesiyle… O vuruşları hisseden ve bu vuruşların hızını arttıracak bir göz arar…
Bakınca sûreti değil, sîreti yani içini gören sevdalı bir kalp arar!
Ve çay ancak lezzetini o zaman bulur.
…
Hadi gel çay içelim demek önemlidir. Zira herkese denmez. Denemez!
Herkese de gidilmez. Bin davet gelse de…
Herkesin çayı içilmez. Eskilerin bir kişiye güvenlerini ifade etmek için, ‘Çayı içilir, ekmeği yenir’ demeleri ne kadar anlamlıdır.
Aynı sofrayı, aynı masayı paylaşmak… Yüz yüze bakarak muhabbetle çayı yudumlamak kolay iş değildir.
İki lafın belini bükebileceğiniz, güvenle, huzursuz olmadan kendinizi açabileceğiniz kaç dostunuz var dersiniz?
Düşünün şaşıracaksınız!
Hiçbir tereddüt göstermeden, davetinize farklı anlamlar yüklemeyecek ve geleceğinden emin olduğunuz kaç kişi bulacaksınız hayatınızda bakalım!
…
Dostlar!
Çay ikramdır, dostluktur, zaman ayırmaktır, değer vermektir, bulmaktır hatta…
Dostun dosta sevgiyle yolculuğudur.
Köprüler kurmaktır. Kurulan köprülerden güle eğlene şakıyarak geçmektir.
Derdi, sıkıntıyı, tasayı atmaktır. Ötelemektir.
Çay gerçek tadını maskesiz, riyasız, art niyetsiz kişilerle içtiğiniz zaman verir.
İşte o nedenle bardaklar arka arkaya tazelenir durur.
Semaverler o nedenle kaynar. Bir bakmışsınız bitiverir ve siz ne zaman bitti diye şaşırıverirsiniz.
Çay biter, semaverde su kalmaz ama dostluk harlanır. Yeniden canlanır, renklenir.
Can dolar dostun canından size…
Ferahlarsınız.
…
İrfan sohbetlerinde de çayın önemli oluşu bundan mıdır acaba? İlk gençlik yıllarımda gittiğim bir mânâ sohbetinde güzel sesli bir hafız; ‘Doldur aşık çay doldur, aşk elinden pay doldur’ şeklinde dizlerin yer aldığı bir ilahi okumuştu.
Hatırladıkça hâlâ etkilenirim.
Aile olarak dedem misafir evin eşiğinden adımını atar atmaz çayı ocağa koyun işareti verirdi. Şimdiler de bu adeti babam sürdürüyor.
Tüm bunlardan mıdır bilmem hayatımın her döneminde çayın önemi çok oldu bende…
Onsuz gündüz eksik, onsuz gece renksiz… Öyle inanırım.
Dostlarımla da çay içmeyi pek severim…
Hangi dostumu arasam acaba?
Hadi gel çay içelim kime desem ki?..
Buldum. Hemen arıyorum.
Siz de arayın!..
HABER NAME/ 13.06.2012 canbolatugur@gmail.com/ https://twitter.com/ugurcanbolathttps://www.facebook.com/iyibakkendine
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.