'Görev tamamlanmıştır'

Hasan Cemal, dün şunu yazdı: "(İlker Başbuğ) Paşa'yı Oruç Reis Firkateyni'nde gördüğüm günden beri avucum kaşınıyor. Kaç gündür de direniyorum. Hadi bu seferlik pas geçeyim dedim. Ama olmuyor işte."

"Yazılacak zaten çok konu var, hadi bu defa Paşa'nın açıklamasını pas geçeyim" diyormuş kendi kendine, ama avucu kaşındığı için yazmadan duramıyormuş…

Benim ise geceleri uykum kaçar böyle durumlarda. Nitekim Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ'un 17 Aralık günü Trabzon'a kadar giderek Oruç Reis Firkateyni üzerinden mesaj verdiği günden bu yana uyumakta zorlanıyorum.

Genelkurmay Başkanı'nın 'birlik ve bütünlük' mesajıyla, ya da başında bulunduğu kuruma yönelik eleştirilere cevabında bir sorun görmüyorum. Hatta yargıya ve kamu yönetiminde bulunanlara "Üzerimize gelmeyin" demesi de yeni bir durum değil Org. Başbuğ için...

Keşke bu tür konuşmalar yapmak yerine, mesajlarını anayasal muhatapları aracılığıyla gönderse...

Benim takıldığım iki nokta var konuşmasında... İlki, böyle bir açıklamayı Trabzon'da yapması... İkincisi de, basın toplantısını Oruç Reis Firkateyni güvertesinde yapma ihtiyacını duyması...

Konuşmanın ilk bölümüyle ilgili satırları okuyalım: "Trabzon'da sizlerle birlikte olmaktan ve Trabzon'u ziyaret etmekten çok büyük mutluluk duyuyoruz. Karadeniz insanı, zor koşulların insanıdır. Mücadele azmi yüksek, zeki, pratik ve çalışkandır. Her şeyden önce millî konulara duyarlıdır. Ülkesi için fedakârlıktan hiçbir zaman kaçınmaz. Böyle bir yerde bulunmaktan kıvanç duyuyoruz. // Biraz sonra Trabzon'da Trabzon halkıyla da beraber olacağız ve biliyorum ki aynı sevgi ve saygıyı, belki de daha büyük boyutta hep beraber yaşayacağımıza inanıyorum."

Trabzon'da 'Karadeniz insanı' diye andığı bir özel tipe hitap ettiğini görüyoruz Org. Başbuğ'un... 'Zor koşulların insanı' imiş Karadeniz insanı... 'Mücadele azmi yüksek, zeki, pratik ve çalışkan' imiş... Her şeyden önce de 'milli konulara duyarlı' imiş... 'Ülkesi için fedakârlıktan, hiçbir zaman kaçınmaz' imiş...

Mesleğin eskileri gençlere "Aman, yazında özellikle bir grubu methediyorsan, bunu başka grupları üzecek biçimde yapma" diye uyarırlardı. "Övgülerin gerçeği yansıtsın, ama şımartmasın" diye de eklerlerdi. Org. Başbuğ'un konuşması hem bu yönden sorunlu, hem de Trabzon kentimizin son yıllarda hiç hak etmediği halde odağı yapıldığı 'talihsiz' olayları akla düşürmesinden...

McDonalds'ın bombalandığı, Rahip Santori'nin öldürüldüğü, Hırant Dink'e suikastin planlandığı bir kent Trabzon; herhalde bu durumdan Türk Silâhlı Kuvvetleri de mutlu değildir, Org. Başbuğ da...

Böyle düşündüğüm ve "Mesajı vermek için Trabzon'u neden seçmiş olabilir Org. Başbuğ?" sorusuna cevap veremediğim için uykularım kaçıyor...

TCG Oruç Reis Firkateyni Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'nın komutan gemisiymiş... Basın toplantısını o gemide yaptı Org. Başbuğ ve bunu 'özel bir anlamı' olduğu biçiminde açıkladı. İsterseniz o bölümü de aynen aktarayım: "Türk Silahlı Kuvvetlerine karşı yürütülmekte olan asimetrik psikolojik harekâta ilişkin bazı hususlara değinmek istiyorum. Bugün, bu konulara özellikle üzerinde olduğumuz TCG Oruç Reis Firkateyni'nde değinmemin özel bir anlamı var. Herhalde herkes, açıkça ne demek istediğimi anlamaktadır."

Herhalde benden çok daha zeki insanlar için tasarlanmış bir jest olmalı Oruç Reis Firkateyni'nin seçilmesi; çünkü konuşmanın yapıldığı günden beri 'özel bir anlam' çıkarmada zorlanıyorum ben...

Konuşmanın o bölümünden bazılarının çıkarttığı 'özel anlamlar' ise bana hem 'özel' gelmiyor, hem de yorumları 'anlamlı' bulmuyorum. Ergenekon'dan tutuklu askerlerin çoğunun Deniz Kuvvetleri Komutanlığı (DKK) bünyesinden oluşu, 28 Şubat'tan ve Ora. Güven Erkaya'dan beri demokrasiye müdahalenin DKK'da planlanması iddialarına meydan okumayı Org. Başbuğ'un yapması ne derece anlamlı geliyor size?

Benim zihnimde Oruç Reis güvertesinde Org. Başbuğ görüntüsü farklı bir çağrışım uyandırdı. Zihnim hemen 2003 yılına, Beyaz Saray'da George W. Bush'un oturduğu, Irak'a savaşın başladığı ve Saddam'ın devrildiği günlere koştu. 2 Mayıs 2003 günü, Bush, USS Abraham Lincoln uçak gemisine çıktı ve 'Başkomutan' sıfatıyla konuştu. Kendi kafasına göre 'demokrasi güçlerini' temsil ediyordu Bush ve bu anlamda amacına erişmişti.

Konuşmasını yaptığı gemi köşesine 'Mission accomplished' (Görev başarılmıştır) pankartı açılmıştı. O pankart ile Bush'un sırtındaki askeri mont görüntüsü belleklere o gün kazındı. Aradan geçen şunca yıla rağmen unutulmuyor o görüntü.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.