Avazımız çıktığı kadar “Eli silâh tutanları hapse atın, elinde kalem bulunanları değil” diye burada bağırıyoruz, ama galiba yanlış bir zamanda bunu yapıyoruz. Baksanıza, ‘demokrasinin beşiği’ bilinen ülkelerde de ‘gazeteci’ tutuklamaları gırla gidiyor. Sadece gazeteci tutuklamakla da kalmıyor, kanıt arama bahanesiyle gazeteleri de basıyor polis...

Geçen hafta İngiltere’de dört gazeteci tutuklandı, o gazetecilerin şimdi veya vaktiyle çalıştıkları ‘Sun’ gazetesi polise rüşvet verildiği kuşkusuyla basıldı...

Sun ülkenin en yüksek tirajlı gazetesi. Sabah ile atv’yi satın almak isteyenler arasında adı geçen Rupert Murdoch’un ‘News Corp.’ adlı şirketi çıkartıyor Sun’ı... Murdoch’un daha fazla satan haftalık News of the World (NoW) gazetesinin çok sayıda yöneticisi, yasadışı yollarla bilgi toplamak, başkalarının mahremiyetine tecavüz etmekle suçlanıp tutuklanmıştı geçen yıl; Murdoch da NoW’ü kapatmak zorunda kalmıştı.

O yetmiyormuş gibi şimdi de Sun... Tutuklananlar Sun’ın eski yayın yönetmeni Graham Dudman, onun yardımcısı Fergus Shanahan, şu anda haber merkezini yöneten Chris Pharo ile güvenlik haberleri sorumlusu Mike Sullivan...

Yaşları 50’ye dayanmış, kıdemli, tanınmış gazeteciler...

Hayatta kimsenin özgürlüğünün elinden alınmasını istemem; hele gazetelerin kapanmasını arzu etmek benim işim değil. “Titanik battı, aman ha, gemiler batabilir” deyince herhangi bir geminin batmasını mı istemiş olurum? Hayır, tam tersine, gemi yolcularını uyarmış sayarım kendimi.

İngilizler medyanın yanlışları konusunda bizden daha ciddi. Amerikalılar da öyle. NoW’ün sonradan cesedi bulunan kayıp bir kız çocuğunun telefonuna yasal olmayan yollardan ulaştığı ortaya çıkınca, haberi yapan muhabir, onu yönlendiren editör ve teknik donanım sağlayan başkaları gözaltına alınıp tutuklanmıştı İngiltere’de. ABD’de ise ‘dünyanın ikinci en büyük medya grubu’nun patronu olan Conrad Black yanlış yapınca soluğu cezaevinde aldı.

Hâlâ içeride Conrad Black... NoW ile Sun’da yanlış işler yapmış gazeteciler de öyle...

Tutuklamalar için talep nereden gelmiş olabilir? Cevabını vereceğim, ama isterseniz sorum üzerinde biraz düşünüp yazıyı okumaya öyle devam edin; çünkü en ilginç nokta burası: İngiliz polisi NoW skandalını soruşturmaya devam ederken Grup’un bir başka gazetesinde de yasadışı yollara başvurulduğu kuşkusuna kapılmış; ancak esas bilgiyi ‘News Corp.’ içerisinde yanlışlıkları araştırsın diye kurulan bir komite sağlamış...

Yani, başka gazeteciler yanlış yapanları kulaklarından tuttukları gibi polise teslim etmişler; gözlerinin yaşına bakmadan...

Rebekah Brooks her iki gazetenin de yayın yönetmeniydi, sonradan News Corp.’un yönetimine getirilmişti. Bizim ‘pop sosyolog’ ile aslında Bild gazetesinin yayın yönetmeni olduğu halde Murdoch’tan da maaş alan Kai Diekmann’ın da yakın arkadaşıdır. Üçlü bu yıl Davos’ta buluşamamışlar; Rebekah doğum yaptığı için...

‘Pop sosyolog’ da çıktığı Davos Dağı’ndan çabuk indi bu yıl; Türkiye övgülerine dayanamamış olmalı...

Acaba Murdoch’tan sonraki en büyük medya patronu Conrad Black’ın âkıbetini takip eden var mıdır? 2007 yılında kendisinden Kulis’te sıkça söz etmiştim. O yıl bir ABD mahkemesi tarafından 6,5 yıl hapis cezasına çarptırıldı Black... Usta avukatları 2010’da kendisini hapisten çıkardılar, ama bir başka mahkeme kendisini yeniden cezaevine gönderdi. 29 ay yatmıştı, 13 ay daha hapis yatacak...

Durum hiç iyi değil arkadaşlar; başkalarının hayatlarına dokunanlar gazeteci de olsalar peşlerine düşülüyor bugünün dünyasında. Sadece muhabirler değil, yöneticiler de... Yöneticiler neyse de, patronlar bile cezaevine girebiliyor... Gazeteci gazeteciyi kollar, değil mi? İngiltere’deki son tutuklamalar gazetecilerin peşine düşen gazetecilerin polise sağladığı kanıtlarla gerçekleştiğine göre, kollamıyor...

Kimsenin başına bir iş gelmesini istemem de, herkes bunları da bilsin isterim...