xxx444
Galiptir bu yolda mağlup
İngilizlerin unutulmaz futbolcusu Gary Lineker "Alman milli takımı efsanesi" hakkında şöyle demişti: "Futbol basit bir oyundur. Top bir oraya bir buraya gider gelir ve sonunda Almanlar kazanır." Lineker, bu sözleriyle bir yerde "Siz onlara karşı ne kadar iyi oynarsanız oynayın, sonuçta Almanlar kazanıyor" demeye getiriyordu
İngiltere milli takımının, İtalya'da düzenlenen 1990 Dünya Kupası'nda çok ihtiyacı olduğu bir Almanya zaferine ramak kala penaltılarla finalden uzaklaştığı karşılaşma, Lineker'in "havlu atmış" hissi veren o esprili cümlesini en iyi örnekleyen maçlardan biriydi
O müsabakanın neredeyse tıpkıbasımını İngilizler altı yıl sonra hem de ev sahibi sıfatıyla Avrupa Şampiyonası'nda yaşayacaklar; Almanlara karşı yine yarı finalde yine penaltılarla kaybedeceklerdi.
A Milli Futbol Takımımız, Euro 2008'de her defasında geriden gelerek "son dakika" zaferleriyle üç çok zor maçta tarih yazmayı başardı, böylesine bir "İnanılmaz Olaylar Serisi" şimdiye kadar hiçbir turnuvada yaşanmamıştı:
Buna mukabil, Alman milli takımının hiç umulmadık anlarda maçları çevirmesi, özellikle de "son dakikacılığı" futbol tarihinde adeta genetik bir hadisedir!
Büyük turnuvaların, finallerin takımı Almanya; bugüne kadar tam yedi defa final oynadığı Dünya Kupası'nı üç kez, beş defa final oynadığı Avrupa Kupası'nı ise üç kez kaldırmayı başarmıştı
Önceki gece bizi doksanıncı dakika golüyle yenerek altıncı kez final oynamaya hak kazandılar: Bu istatistik, Almanya'nın Avrupa kupaları tarihinin en başarılı milli takımı olduğunu anlatmaya yetiyor.
Öyleyse biz de şöyle muzip bir genelleme yapabiliriz:
"Almanlar kötü oldukları vakitler final oynarlar, iyi dönemlerinde ise kupayı kaldırırlar!"
İşte biz önceki gece böyle bir Almanya'ya karşı finali kaybettik
Üstelik turnuvanın en iyi maçını oynadığımız, ilk yarıda Alman panzerlerinin tozunu attığımız, bitime dört dakika kala 2-2'lik beraberliği de yakaladığımız bir müsabakadan mağlup ayrıldık:
Kısmet değilmiş
Maç esnasında, milli takımımızı "finalde oynarken hayal ettiğimiz" iki zaman aralığı vardı
İlkinde, Uğur Boral'ın "kapıdan almazsanız bacadan girerim" tadındaki golüyle öne geçtikten, beraberlik golünü yediğimiz ana kadar geçen dört dakikalık süre içinde "Viyana'daki finalde" yerimizi alıverdik
İkincisinde, Semih Şentürk'ün "kendi saatinde ve her zamanki yerinde" Lechmann'ı avladığı sahneden üçüncü golü yiyene kadar olan "gaflet anı"na kadarki yine dört dakikalık süre zarfında Hırvatistan maçındaki gibi bir "muhteşem geri dönüşü" hatırlayarak "final rüyası" gördük
Öncelikle kaleci Rüştü'nün hatalı çıkışı sayesinde artı normal şartlar altında stoperde oynamaması gereken ancak "neredeyse bir takım otobüsü dolusu" eksik oyuncumuz nedeniyle o mevkide oynamak zorunda kalan kıymetli Mehmet Topal'ın Klose'ye kafa vurdurması sonucu yediğimiz ikinci gol aslında "Maçın Almanlara Döndüğü An"dı.
Almanya maçı gösterdi ki, biz bu turnuvada finale de çıkarmışız, şampiyon da olurmuşuz
Asıl kazanç ise şudur:
Artık Türkiye için Avrupa ve Dünya Kupası finallerinde "kritik eşik" aşılmıştır
Yani? Uzun yıllar boyu bizi futbol gezegeninde pranga mahkumu olarak dolaştıran "Biz Yapamayız /Biz Olamayız" düşüncesi "bir daha inşa edilmemek üzere" parçalanmış durumdadır.
Final: Galiptir bu yolda mağlup!