Tahirhan GÜL
FRANSADA TERÖR VE ÖTESİ
Dostlar bugün Fransa’daki terör olaylarının nedenlerini daha doğrusu ta 11 Eylülden başlayan İslam dünyasını baskı altına alma çabalarını detaylı olarak anlatacağım. Doğrusunu söylemek gerekirse son onbeş yirmi yıldır batı çok ciddi sıkıntılar yaşıyor. Hristiyan batılı nüfus önemli ölçüde azalıyor. Ne kadar misyonerlik faaliyetleri sayesinde devşirme hristiyanlar avrupaya göç etsede (afrikadan gelenler ve Kore örneği gibi) bu yeterli gelmemektedir. Özellikle batılı Hristiyan ailelerde evliliğin neredeyse bitme noktasına gelmesi, cinsel sapmalardan dolayı farklı eğilimler, çocuk sahibi olmak istemeyen bayanlar gibi nedenler nüfusu durma noktasına getirmiştir. Ama batıya göç eden göçmenler ile daha önce üç beş kuşak önce gidip yerleşim izni ile vatandaşlık almış Müslüman nüfus hızla artmaktadır. Birde bunların iletişimde olduğu Hristiyanlardan Müslüman olanlar düşünüldüğünde durum batı için ürkütücü olmaktadır. Örneğin İngiltere’de Pakistanlı ailelerin beş altı çocuğu varken İngilizler bir iki çocukta kalıyor. Özellikle Almanya İngiltere ve Fransa da Müslüman nüfus denilenin çok ama çok üstündedir.
Bu nedele derin Avrupa harekete geçmiştir. Şunu biliyorlar ki önlem almadıkları takdirde beli bir zaman sonra batı ülkelerinde Müslüman nüfus Hristiyan nüfusu geçecektir. Bunu değiştirmek için çeşitli denemeleri olmadı değil. Örneğin ucu alman derin devletine dayanan dönerci cinayetleri ve Türk ailelerin evlerinin kundaklanması Yine farklı dini unsurlara mensup toplulukların ( özellikle Müslümanlar) özgürlüklerini kısıtlayan parlamentolarında çıkardıkları yasaklar. Amaç Müslüman nüfusa yaşadıkları yerleri yaşanmaz hale getirip geldikleri yerlere göndermek ya da asimile edip dönüştürmek. Yetişen yeni gençlik Avrupada ben Müslümanım diyemeyeceği hale gelsin istiyorlar. Ve son aşama 11 Eylül olayı ve son Fransa saldırıları. 11 Eylülü başka bir zaman işleriz İnşallah ama onla ilgili Michael Moore’un Fahrenheit 9/11 filmi izlemenizi tavsiye ederim.
Gelelim son olaylara. Malum Suriye krizi nedeniyle Avrupalı liderler göçmenleri almak zorunda kaldılar. Özellikle son günlerde denizlerde ki kazalardan dolayı basına yansıyan boğulma sahneleri iç kamuoylarının onlar üzerinde baskı kurmasını sağladı. Her ne kadar batılı liderlerin çoğu anlamasa da batı kamuoyu duyarlıdır. Sonuç olarak Müslüman nüfusa ilaveten yenileri ekleniyordu. Ekonomik krizde olan Avrupa için bu yeni sorunlarla baş başa kalmak demekti. DEAŞ zaten en önemli insan kaynaklarını batıdaki üçüncü nesil kimlik bunalımına girmiş Müslüman gençlerden alıyordu. Bu batı için bulunmaz bir fırsattı. Hem sorunlu eğitimi yarım kalmış bu gençlerden kurtuluyordu. Hem de kendi toplumuna Müslümanlar böyledir diyordu. Bundandır batıdan DEAŞ’a katılımlar bizzat batılı istihbarat elemanları vasıtasıyla yapılıyordu. Türkiye’de yakalanan DEAŞ’lı militanların hangi batılı istihbaratçılar vasıtasıyla getirildiği gecen aylarda deşifre olmuş basında yer almıştı. Tarladaki farenin bile takibini yapabilecek uydu sistemi varken DEAŞ militanlarının düz çöl arazisinde görülmek istenmemesinin asıl nedeni de bu oluşumun batıya hizmet etmesindendi. Ve son olaylar. Düşünün Alman Fransız maçı ki dünyada en çok izlenecek maçtır. 7 ayrı yer perşembeyi cumaya bağlayan yani 13 cumaya gelen günde ( Hristiyanlar için 13 Cuma en uğursuz gün kabul ediliyor)oluyor. İlk anlarda teröristten çıkan Suriyeli pasaportu ( bizim Suruçta hemen bulunan kimlik gibi) ki Pariste elinizde plastik bıçakla gezseniz anında paketlenirsiniz. Kısaca sorular sorular sorular ne diyelim güçlü olalım bir olalım akıllı olalım yoksa kedinin fareyle oynadığı gibi oynarlar insanla
Hikayename
Bugün ki hikâyemiz ziya adında bir vatandaşımızdan. Üstün zekâdan dolayı zihinsel rahatsızlığı olan bu vatandaşımız kendi halinde mazlum biridir. Sadece bazı aylarda ilaç almadığında durumu kötüleşir fakat normal zamanlarda konuştuğunda çok önemli bir bürokrat izlenimi vermektedir. Ziyanın ilçesine yeni bir posta müdürü atanır. Tesadüf bu ya ziyanında postanede işi vardır. Müdür ilk günün heyecanı her işe karışır. Oradakilerin ziyayla sohbetini görünce kızar ziyayı da azarlar. Bizim ziya içlenir kendine dert eder olayı. ziya bu zeki başlar müdürü takibe. Bir ay sonra mesai sırasında bizim müdürün tanıdığı biri gelir. Birlikte belediye lokaline inerler lokalin içinde okey masaları varken bahçesi çay bahçesi türündedir. Bizim müdür ve arkadaşı bahçede çaylarını yudumlarken ziya telefona sarılıp Ankara’yı arar ( üstün zekâdan olsa Ankara’daki birçok bakanlıktaki üst düzey bürokratların numarası ziyanın ezberindedir.) PTT’nin üst düzey bir bürokratı çıkar telefona tabi ziya yine müthiş bir diksiyonla başlar konuşmaya ‘’ beyefendi der bize posta müdürü diye kumarbazı göndermişsiniz şuan iş saati kumarhanede okey oynuyor der’’ bunu duyan yönetici hemen müdürü arar müdür bey merdesin der oda şuan çay bahçesindeyim der. Orada okey masaları var mı diye sorulunca bizim müdür içerde var deyince ipler kopar. Yani bir iki dakikalık hata garibana yapılan bilmeden de olsa kabalık müdür beyin bir ay boyunca uğraşıp durumu düzeltmeye çalışmasına strese girmesine sebep olur. Neyseki doğru sonradan anlaşılır. Güler yüz sadakadır onu kimseden özellikle garibanlarda esirgemeyin
Selam ve duayla
Tahirhan gül tahirhangul@hotmail.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.