xxx135
Fırsat özellikle kaçırıldı
Cumhurbaşkanı Sayın Gül Hindistan yolunda gazetecilerle sohbet ederken toplumsal mutabakata rağmen yeni bir anayasa fırsatının kaçırıldığını belirterek, "Şimdi parça parça ne yapabilirler bilemiyorum" sözleriyle de fazla bir şey yapılamayacağına dikkat çekiyor. Bu noktada toplumsal mutabakata rağmen yeni bir anayasa niçin yapılamadı? sorusunun cevabı önem kazanıyor.
Bu sorunun cevabını doğru tespit edersek sanıyorum bundan sonra nelerin yapılıp yapılamayacağını da tespit etmiş oluruz. Hemen belirtelim ki yeni bir anayasa yapılması hususunda kesin niyet ve lokomotif görevi üstlenmek iktidar partisine düşerdi. Ne var ki iktidar partisi zaman zaman yeni bir anayasa yapılması hususunda niyetini dile getirirken kararlı bir tavır sergilemedi. Bir yandan yeni bir anayasa taslağı hazırladıklarını belirtip tartışmaya açtılar ama kısa bir süre sonra "Yeni anayasa için partilerarası mutabakat gerekli" diyerek geri çekildiler ve hazırlanan taslak da bir daha gündeme gelmedi. O günlerde, "Muhalefet ile mutabakat arayışına kaldığı takdirde bırakın yeni bir anayasa yapılmasını yasal düzenlemeler bile imkansız hale gelir" demiştim. Çünkü, şu anda Meclis'te bulunan CHP ve MHP iktidar ile mutabakat sağlamamak hususunda aralarında mutabakata varmışlardır. Böyle olunca iktidar gerçekten yeni bir anayasaya ihtiyaç olduğuna inanıyorsa yeni anayasa taslağı hazırlanıp kamuoyuna sunacak, gerekli tartışmaların ve katkıların ardından Anayasa değişikliği Meclis'e getirilecekti. Burada da her türlü teklif gündeme gelecek makul bulananlar kabul edilerek yeni anayasa hazırlanmış olacaktı. Elbette böyle bir durumda CHP ve MHP oylamalarda aleyhte oy kullanacaklar ve olayı bir emrivaki gibi takdim edeceklerdi. İktidar partisi işte bunu göze alamadı. Ortamı germek istememek şeklindeki bir gerekçeyle bu göze alamayış ifade edildi.
Halbuki yeni bir anayasa yapılmamış olmasına rağmen ortam yine gerildi. Ve bu gerginlik seçime kadar da süreceğe benziyor. Madem ki böyle bir gerginlik yaşanacaktı, yeni bir anayasa konusunda CHP ve MHP ile mutabakatı şart koşmadan iktidar partisi tek başına bunu yapamaz mıydı?
Bu soruya farklı cevaplar vermek mümkündür. Bir taraf, "Mümkündü ama iktidar partisi 7 yıldan beri olduğu gibi yine gerilim olmasın diyerek buna yanaşmadı" diyebileceği gibi, bir başka tarafta, "Siyaset sorumluluk üstlenmektir. Bu hususta en büyük sorumluluk da iktidar partisine düşer" diyebilir. Hangisinin haklı olduğu üzerinde tartışma açmak niyetinde değilim. Çünkü verilecek cevabın şeklini bakış açısı ve sahip olunan konum belirleyecektir.
İktidarlar için zaten atılan her adım bir sorumluluk üstlenmek anlamına gelir. Bazı sorumlulukların zamana yayılması da yine siyaset gereği olabilir. Ancak o zaman iki de bir yeni bir anayasaya ihtiyaç olduğu tartışmalarını gündeme getirmenin anlamı yoktu. Bir iktidar bir şeyin yapılmasında ülke ve gelecek açısından zorunluluk duyuyorsa meseleyi enine boyuna değerlendirir gerekli hazırlığı yapar mesele böylece sonuçlandırılır. Ama, bir yandan yeni bir anayasanın özellikle demokratikleşme açısından şart olduğunu ifade edeceksiniz, aynı zamanda demokratikleşme için birtakım adımlar atacaksınız ondan sonra da yeni anayasa konusunu unutulmaya terk edeceksiniz. Bu tutarlı bir davranış olmaz. Bu arada muhalefetin mutabakata yanaşmadığını söylemek de inandığınız hususları bir kenara itmeye sebep olamaz. Çünkü, bu ülkede yaşayan herkes bilir ki özellikle CHP her zaman iktidardan gelen tekliflere karşı çıkmayı siyasetinin esası haline getirmiştir. MHP ise CHP ile ayrı düşmemeye dikkat eden bir politika izlemektedir. Buna rağmen iktidar partisi hala mutabakat arayışını sürdürecekse bu ülkede bugünkü Meclis aritmetiğine göre yeni bir anayasa yapmak hatta ciddi değişiklik de söz konusu olamaz. Bu tür değerlendirmeleri Başbakan Sayın Erdoğan "Gaz verme" olarak nitelendiriyor ama hemen belirteyim ki böyle bir niyetin olmadığı gibi, ülkeyi yönetme sorumluluğunu üstlenmiş kişilerin gaza gelmeyeceklerini biliyorum. Ancak, 7 yıldan beri yaşanan bir çelişki vardır o da iktidar partisi bir yandan yeni anayasaya ihtiyaç olduğundan söz ediyor öbür yandan da muhalefet ile mutabakat olmadan bu işi yapamayız diyor. Bu çelişkidir. Çünkü, muhalefet ile mutabakat mümkün görünmüyor. O zaman tek başınıza anayasayı değiştirecek çoğunluk istiyorsunuz demektir ki AK Parti'ye millet ilk döneminde bu çoğunluğa da vermişti. Yani Cumhurbaşkanı Sayın Gül'ün ifadesine göre "Sil baştan anayasa fırsatı kaçtı". Kaçıran da iktidar oldu.