Uğur CANBOLAT
Fazla Lokma ve Türküler!
İsraf konusunda hepimiz hemfikir sayılırız.
“Yiyiniz, içiniz, israf etmeyiniz”emrini de biliriz. Genellikle sofra dualarında da okunur.
Aşinayız yani.
İki aydır bir sağlık sorunu nedeniyle ‘Hacı Babam’ İstanbul’da… Hem sağlık problemlerini çözüyor hem de evlatlarına daha önce ayıramadığı zamanı ayırıyor.
Ama bir taraftan ‘Sıla’ya yani köyüne özlem var. Dilinden düşürmüyor hiç. Bir türkü gibi her bulduğu fırsatta ‘Havalandırıyor’.
O ‘Sıla’ hasreti bize vurduğunda biz de türkülere vuruyoruz. Beceremiyor olsak da hakkını verebiliyor olmayı yine de kendimizi yaslıyoruz âşıkların o müthiş dizelerine…
İşe yarıyor mu?
Bir miktar yarıyor evet! Nefes aldırıyor.
Kimi zaman coşturuyor. Kimi zaman hüzne buluyor. Kimi zaman da acının zehrini yudumlatıyor.
Biz böyleyiz işte. Kendini şarkıların türkülerin dizelerinde bulan bir milletiz.
Kendi duygularımızı onlara söyletiriz.
Onlarla söyleşiriz. Halleşiriz. Halvet ederiz.
İşte size üzerinde günlerce söz edilebilecek bir dize:
“Bülbülüm Bağ Gezerim
Aşığım Dağ Gezerim
Yüz Yerde Yüz Yarem Var
El Sanır Sağ Gezerim”
Bu türkü aslında pek çoğumuzun hâlini de deşifre etmiyor mu birazda…
Tam da hayatın içinden seslenmiyor mu bize? Tutup çekmiyor mu içine bizi?
…
Seyahatler, arabada dost gezintiler beni nedense hep türkülerin şefkatli kucağına atıverir.
Atıverir de bular beni bu ezgiler geçmişle bugün arasında sevda tozuna…
Çık çıkabilirsen.
İşte size bir dörtlük daha… İçinden siz çıkın çıkabilirseniz. Karışmam hiç.
“Evlerinin önü zerdali dalı
Pencereden gördüm kınalı eli (o nazlı yari)
Benim sevdiceğim tomurcuk (domurcak) gülü
Sensiz lokmaları yiyemez oldum (yutamaz oldum)
Sensiz odalara giremez oldum (yatamaz oldum)”
…
Türküleri anladık ama fazla lokma neyin nesi diyenleriniz varsa hemen söyleyeyim.
‘Hacı Babam’la Pazar günleri ‘İstanbul’u Turlama’ günümüz. Baba oğul yârenlik ediyoruz işte. Türkülerin eşliğinde.
Her Pazar başka bir mekânda ‘Gönül demliyoruz’ becerebildiğimiz kadarıyla.
Kaçırdığımız günlere inat muhabbet kazanını kaynatıyoruz. Geçmiş günleri eliyor âdeta hatıraların kolunda salıncak kurduk orada sallanıyoruz. Bir o yana bir bu yana…
Bir keyifli ki, sormayın.
Çıtır çıtır közlerin başındaymış gibi sözlere har veriyoruz. Biz de ısınıyoruz tabi…
Bu arada lezzet durağında sadece durmayı başaramıyor, çeldiricilere direnemiyoruz. Ben direnemiyorum daha doğrusu. Benim bu konuda zaafım var zaten… Yöresel lezzetler çağırdığında pek duramam.
Bu Pazar günü de öyle oldu. Antep yöresi lezzetleri çağırdı.
Gitmemek olmaz dedim, yine direnemedim.
İşte tam bu sırada ‘Hacı Babam’ın beni sarsan sözü geldi.
‘Fazla Lokma Haram’dır.
Nasıl tuhaf olduğumu anlatamam. Yazının başında kısaca anlatılan tüm konuları her zaman hatırda tutup bilmeme rağmen nedense bu denli etkilenmemiştim. O ikazları ve düsturları genel uyarılar gibi düşünmüş, sanırım yeterince üzerime alınmamışım.
Bu cümle çok titretici geldi. Üzerinde düşünmemiz gereken bir konu.
‘Fazla Lokma Haram’ise durumumuz gerçekten gözden geçirmeye değer. Hatta zorunlu.
Belki işin lokma tarafına fazla odaklanmadan ‘Fazla’ tarafına ağırlık vermemiz gerekiyor.
Fazla olan her şey üzerinde biraz durmalıyız. Düşünmeliyiz. Muhasebe yapmalıyız. Kendimizi gerekiyorsa sorguya çekmeliyiz.
…
Bugün sabah toplantısına giderken İstanbul trafiğinin keşmekeşine düştüm doğal olarak.
Radyolar arasında kendime uygun bir şey ararken 101.2 Semerkand Radyo’da Grup Vefa’nın bir yorumuna takıldım. Sözlerini bulup bastım. Öğlen yemekte mırıldanıyordum. Lokantacı İsmail abi “Hayırdır müdür bey bugün farklı bir durum var herhalde” dediğinde fark ettim. Evet evet farklı diyebildim.
Daha sonra Pazartesi günleri ÜLKE TV’deki programın ‘İyi Bak Kendine’yi musiki ile tatlandıran Maltepe Musiki Eğitim Derneği’nin Lavta Hocası Caner Özer’i aradım. Bu eserden bahsettim. Biraz mırıldandım. Sevgili Caner Özer repertuara alacağı sözünü verdi. Cumartesi günleri dernekte icra edilen Tasavvuf/ Sanat Musikisi meşkinde dinlemek de inşallah nasip olur.
Erzurum’lu Alvarlı Efe Hazretlerine ait olduğunu sandığım bugün dilime takılıp gönlümü mest eden nefesin sözleri şöyle:
“Bir gün olur perdeyi yar kaldırır
Hüsn-ü cemal ile seni güldürür
Bir gün olur dare çeker bend eder
Bir gün olur lütfüne dayandırır
Bir gün olur kuyine koymaz seni
Bir gün olur buseden usandırır
Bir gün olur cahe atar lütfiy’i
Sonra mısır şahlığına aldırır…”
…
Bir tuhaf mıyım bugün?
Kesinlikle. Bende kendime öyle geldim.
Yazı da yazı olmadı zaten. Bir oradan bir buradan gönül çekiştirdik biraz. Havada yağmurlu ve karanlık zaten…
Sizi de yormuş olabilirim.
Bağışlayın.
10.12.2012 canbolatugur@gmail.com/https://twitter.com/ugurcanbolat https://www.facebook.com/iyibakkendine7
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.