Ahmet Müfit KUTLU
ASKERDE TOKAT YEMEYEN VAR MI ?
ASKERDE TOKAT YEMEYEN VAR MI ?
Medeni bir toplumda dayak, şiddet,küfür en ayıp karşılanan ve suç sayılan fiillerdendir. Medyada sık sık kadına şiddet konusunun dile getirildiğini görürüz ama ne hikmetse silahlı kuvvetlerimizde yaygın bir hastalık olan küfür ve dayağı çok az gazeteci gündeme getirir. Zaten o gazeteci dahil evde karısını döven erkek de dahil, asker ocağında bu şiddete maruz kalmıştır. Nedense insanlarımız kışlayı tabu, küfür ve dayağı doğal kabul ederek ,hayatları boyunca hafızalarından silinmeyecek olan delikanlılık dönemindeki bu şiddeti kanıksamışlardır.
Disiplinin esas olduğu , itaat etmenin zorunlu olduğu bir ocakta üst olan bazı yeteneksiz, âciz kişiler biraz da bu zayıflıklarından etkilenerek astını ezmek gibi sadistçe bir duyguya kapılır.
Askerden gelip evlenen ve komşumun evinin alt katında barınan, bahçıvanlık ve bekçilik yapan pehlivan yapılı gençle sohbet ediyorum. Konu askerlik hatıralarından açıldı. "Ahmet Amca,dedi. Askerliği çok seviyordum.Görevimi güneydoğuda komando olarak yaptım. Arkadaşlarım gözümün önünde can verdi. Askere gitmeden önce uzman olarak orduda kalmaya niyetliydim. Ama daha ilk defa eğitim alanına çıktığımızda komutanlardan biri "Burada Allah yok,Peygamber yok" diye bağırınca sanki bağrıma bir hançer saplandı. Daha sonra güneydoğuda bir yemek duasını " Allah'ımıza hamdolsun" diye yaptırınca dayak yedim . Askerlikten soğudum "
Şöyle bir sohbet edin,askerlik hatıralarına bir girin bakalım arkadaşlarınızla, kendilerine bir sorun bakalım. Küfürün sunturlusuna, eşeklikten, hayvanlıktan, muhtereme validesine yapılan dest-i izdivaç(evlenme) (!) taleplerine kadar neler dinleyeceksiniz. Zaten disiplin eğitiminde şoklanarak, hakkını arayamayacak kadar pasifize edilmiş ve sindirilmiş bu genç insanlara yapılan insanlık dışı muamelelerde "üst daima haklıdır, haksız dahi olsa daha da haklıdır"sloganıyla kapılar kapatılmıştır. Elsiz, dilsiz, savunmasız bu gençlerin şeref ve haysiyetleriyle oynamak hangi kitapta yazılıdır ?
Disiplin çok önemlidir ama bunu sağlamanın yolu şiddet ve küfür değildir. Askeri ceza yasa ve yönetmeliklerinde her suçun cezası en ince ayrıntısına kadar yazılıdır. Onların inanç ve şereflerine hakaret ederek yetkilerini kötüye kullanan komuta unsurlarının da kontrol altında tutulması ve cezalandırılması mutlak sağlanmalıdır. Astlar yasal görevlerini yaparken ihmal ve gevşeklik gösterilirse bunu düzeltmenin yolu küfür ve dayak olmamalıdır.
Son on yılda ordumuzda intihar eden gençlerin sayısı bine yaklaşmış olup şehit olan asker sayısını geçmiştir. Bu çok vahim bir tablodur. Asker ocağına bin bir annenin doğurduğu ve toplumun her kesiminden farklı yapıda insanlar gelir. Şiddet ve kötü muamele bu genç insanların ruh dünyalarında şiddetli tahribat yapar. İntihar denilen olgu korkunç bir sondur . Genç insanları intihara götürecek, yaşama zevkini yok edecek her olay bir faciadır. Buna sebep olanlar da katildirler. Sevgi ve saygının, adaletin yok olduğu yerlerde disiplin denilen şey, korkuya dayanan içi kof bir görüntüdür.
Ben bu yazımda ordumuzun içindeki bu hastalığın acı ve çirkin örneklerini vermekten kaçındım. Ama şu bir gerçek ki bir hastalığın teşhisinin(tanı) konması da yarı yarıya tedavi sayılır. Genelkurmay Başkanımızın bu konuya parmak basması ve gerekli incelemelere başlatması hayırlı bir başlangıçtır. Genel Kurmay Başkanlığından yapılan açıklamaya göre 10 yıl öncesi ( 2002 yılında ) binde 32 olan intihar oranı en son rakamlara göre binde 15’e düşmüş. Bu oran bile üzüntü vericidir.Ayrıca Silahlı Kuvvetlerde üçyüzü aşkın rehberlik ve danışmanlık servisi hizmet veriyormuş ve “Can Dostu” proje uygulaması devam ediyormuş. Bunlar sevindirici gelişmeler. Psikolojik rahatsızlıkları tetikleyen şiddet ve sertlik devam ettiği sürece intihar eğilimleri hemen tedavi edilebilecek basit bir hastalık değildir. Komuta kadroları onbaşıdan generale kadar yasal sınırlar içinde hareket etmeye zorlanmalıdır. Ve eksik olan insan psikolojisi eğitimi,inanç,sevgi ve adalet duyguları komutanlarımıza aşılanmalı,uymayanlar ayıklanmalıdır.
Yoksa vatan için,namus için, tüm kutsal değerlerimizin korunması için savaş eğitimi verilen ve milletin devletimize emanet ettiği bu genç yavrularımıza sahip çıkamayız.
Emanete riayet etmemek ise en büyük ihanettir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.