Ulvi SEVECEN
FARKLI BİR SENARYO GAYRETİ “EŞREFPAŞALILAR”
Eşrefpaşalılar filmi, altı ay aradan sonra ikinci defa ülkemizde gösterime girdi.İlk defa mart ayının ilk haftasında sinema severlerle buluşan film, yoğun film trafiğinden kaynaklanan salon yetersizliğinden bir çok insan izleme fırsatı bulamamıştı. 24 Eylül'de başlayan gösterimler, yirmi yedi ilde bir hafta boyunca devam edecek.
Eşrefpaşalılar, kriminal hadiselerin yoğun yaşandığı bir mahalle hayatı ve sonrasında vazifesi gereği mahalleye gelen bir imam, onun gayretiyle olayların olumlu gidişatı ve büyük değişimleri anlatan bir film.
Türkiye'de ilk gösterime girdiğinde farklı senaryo gayretiyle merak uyandıran filmin galasına başta başbakan olmak üzere toplumumuzun bir çok kesiminden katılan insanlar, büyük ilgi göstermişti. Gala sonrası en ilginç açıklamalar ise sayın başbakandan gelmişti:
“ Bana hiç yabancı gelmedi.Ben de Kasımpaşa'lıyım.”
Gerçekte Kasımpaşalılar ve Eşrefpaşalılar bir birinden farklı değiller. Eş değer bir hayat yaşayan insanlar.Suça yönelik hadiselerin sıkca yaşandığı benzer mekanlarda yaşayan insanlar onlarak bilinirler. Şiddetin hayatlarının her anını sarmaladığı düşünülen o insanlar, gün gelmiş, insani değerleri tekrar hatırlatma adına önemli gayretlerde bulunmuş insanlarla (sayın başbakan da onlardan biri) birlikte olup, her biri birer gönül insanı haline gelmişlerdir.Onlar, içlerinde iyilikler barındıran fakat çaresiz kalmış kötüler gibiydiler. Aslında uzatılacak eller bekliyorlardı...
Şimdilerde aralarından çıkan yüzlerce insan, “ delikanlılık adam yaralamak değil, yaraları sarmaktır” diyerek kendilerine sahip çıkanlara vefalarını göstererek, kardeşlerini, dostlarını yanlarından ayırmayıp, geleceğe güzel bakmanın yansıması olan ruhlarındaki değerleri onlara akıtıyorlar. Samimi gayretleri ve fedakarane yaşantıları tiyatro ve sinemaya ilham kaynağı oldu ve “Eşrefpaşalılar” filmi ortaya çıktı. Onların ki bir gönül hikayesi...
Ülkemizde dört yıl boyunca tiyatroda sahnelenen, daha sonra beyaz perdeye aktarılan filmin içeriğine gelince; yukarıda anlatılan perspektifte hazırlanmış bir senaryo çalışması. Farklı bir bakış açısı seçilmiş. Kötüden güzele yöneliş gösterilmekte izleyicilere. Sahne sıralaması buna göre hazırlanmış. İlk sahnelerde şiddet içeren aletler var. Kulak kesme, çay devirme, bıçaklı düello gibi örnekler ise yönelişi gösterebilmek için gerekli sahneler olarak düşünülebilir. Bu sahneler özendiricilikten öte, kötü davranışların vurgulanması hissi uyandırmaktadır.
Filmin dikkatimizi çeken diğer bir yönü, sinema severlerin ailece gelip izleyebilecekleri şekilde tasarlanmış olması. Küfürsüz bir komedi, vahşet sınırlarından uzak küçük şiddet sahneleri ve sınırları konmuş bir aşk hikayesi ortaya konmuş. İzleyicilerin memnuniyyetini celbeden böyle bir çalışmanın bu yönüyle diğer filimlere örnek teşkil etmesi en büyük temennimiz.
Eğitim camiasından da tam not alan film, sadece ülkemiz değil, Avrupa'da İngiltere, Hollanda ve Belçika'da, ABD'de New York'ta bulunan, dünyanın en saygın film akademisinde gösterime girdi. 43. Uluslararası Houston Film Festivali'nde “Drama ve En İyi Konu Filmi” dalında jüri özel ödülünü kazanması ise Türk sineması adına ayrıca övünülecek bir başarı.
Özelde bizi ilgilendiren yönüyle bu noktaya ulaşmak hiç de kolay olmadı tabii ki. Bir dönem, bundan 20-25 yıl öncesine kadar sahip olduğumuz, bütün dertlerimizin reçetesi inanç kaynaklı insani hakikatleri toplumumuzla buluşturma adına böyle bir imkan veya vesileyi gündeme getirmekten çok uzaktık. Önemini yeterince kavrayamamıştık besbelli. Ancak 90'lı yılların başlarında başlayan değişim ve akabinde bazı senaryolar film olarak beyaz perdeye aktarıldı.O dönemde ilk defa izlediğimizde büyük keyf aldığımız Minyeli Abdullah, Sürgün ve Reis Beyörnekleri hala hafızlarımızda tazeliğini korumakta. Daha sonraki yıllarda bu örneklerin sayısı artmış, günümüzde ise bir sektör haline gelerek ortaya konan ürünler, bu alanda örnek alternatif halini almıştır. Gerçekleştirilen çabalar, bu ürünlerin sayısının daha da artacağının haberci.
Eşrefpaşalılar, bir sevgi filmi. Sevgi ile insanların, hatta dünyayının bile değişebileceği gerçeğini bizlere hatırlatmaktadır. “Bir değişim isteniyorsa ve altında sevgi varsa, dünya da değişebilir” bakış açısını düşünce dünyamıza kazandırmaktadır.
Bir insan isterse, isteğinde samimi ve ciddi olursa, üstün gayretleriyle çok şeyi değiştirebilir.
İyi seyirler...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.