xxx65566
Esselamu Aleyküm!
Barak Hüseyin Obama. Adı Burak! Adı Hüseyin. O Bir Müslüman. O bir Hristiyan. O bir Yahudi. Bazılarına göre kurtarıcı! Bazılarına göre bir Mesih gibi! Hem beyaz-hem siyah, hem zengin-hem ezilen, hem beyaz Amerika'dan-hem en alttakilerden. Amerikalı, Avrupalı, Afrikalı, Endonezyalı, Kenyalı..
Savaş olmasın, işgal olmasın, nükleer silah olmasın, İsrail saldırmasın, Filistin ezilmesin, İslam dünyasında barış olsun, demokrasi olsun, özgürlük olsun, refah olsun. Yeryüzünde kavga olmasın, ölüm olmasın, acı çekilmesin, kimse kimseye tahakküm etmesin, bütün insanlık kardeş olsun. Ne çok güzel şey duyduk böyle…
Yeryüzündeki tüm mabedleri dolaşacak. İnsanlığı ortak kurtuluşa çağıracak. Bu sefer Kahire'den dinledik. Ezan sesiyle uyanırmış, ABD en büyük Müslüman ülkelerdenmiş, üç kıtada İslam'ı tanımış. Müslümanlarla ABD artık ortakmış. Yeryüzünü birlikte düzelteceklermiş. Amerika her zaman barıştan yana olmuş. Ayetlerden, İslam'ın insanlığa sunduğu hizmetlerden, Müslümanların bilim ve teknolojiye katkılarından, müzikten, mimarlıktan, sanattan ve konuştuğu ülkede sokaktaki insanın havaya sokan her şeyden biriktirilmiş güçlü alıntılarla, iddialı cümlelerle süslenmiş bir konuşma dinledik.
Aynı zamanda; dünyadaki nükleer silahlara karşıyız derken sadece İran'ı kastetmesine, barış isterken Müslümanların bir bölümünü terörist ilan etmesine, işgal ve acımasızlık devam ederken Hamas İsrail'i tanımalı önerisine, masum kadın ve çocukların öldürülmesine karşıyız derken Pakistan köylerinde füzelerle kadın ve çocukların kıyıma uğramasına ne desek! Böyle yüzlerce cümle kurabilir, yüzlerce örnek verebiliriz ama ne anlamı var!
Hiçbir Müslüman liderin söyleyemeyeceği, göze alamayacağı, cesaret edemeyeceği şeyleri söyledi. Dibe vuran Amerikan imajı zirveye fırladı. Ruhlarımız okşandı, mutlu olduk, alkışladık. İnanmak istedik. Ama inandık mı? Gerçekten inandık, ikna olduk mu? Sadece inanmak istedik, istiyoruz. Hepsi bu.
Bütün bunlar, eğer gerçekse, o tam anlamıyla bir devrimci. İnsanlık tarihine geçecek bir isim. Dünyada köklü değişimlere imza atacak, değişimleri zorlayacak, yol gösterecek bir lider. Yüreğinde bunları gerçekten taşıyorsa, başarısız olsa bile bir efsane.
Ama ya öyle değilse? Ya bu bir imaj operasyonuysa? Ya saflığından, Amerika'yı ve dünyayı bilmemesinden bu sözleri sarfediyorsa! Biz böyle bir Amerika tanımadık hiç. Böyle bir dünya yok. O Kahire'de konuşurken kafamızı çevirip şöyle bir baktığımızda ne görüyoruz? Tarihe baktığımızda ne görüyoruz? Batı'nın siyasi geleneğine baktığımızda ne görüyoruz? Son on yıla baktığımızda ne görüyoruz?
Eğer gerçekten samimiyse, bildiğimiz Amerika, bildiğimiz dünya onu sözleriyle baş başa bırakır. Daha kötüsü onu sözleriyle gömer! İyi niyetimizi elbette koruyacağız. Bu sözlerin bir tanesinin bile gerçekleşmesini alkışlayacak, destekleyeceğiz. Ama kesinlikle her şeye inanacak kadar saf olmayacağız. Rüya görmeyeceğiz. Bir süre sonra, bu sözlerin karşılığının ne olduğunu gördüğümüzde şaşırmayacağız.
Dün burada “Obama Müslüman dünyaya hangi masalı anlatacak” başlık lıyazıya kızanlar, “o konuşmada dört tane ayet vardı onlara da masal demiş oldun” diyenlere sözüm yok. Bir zamanlar Afganistan'da Alman İmparatoru'nun Müslüman olduğu ve İslam'ı koruduğuna inanılıyordu. Bir zamanlar İngiliz istihbarat mensubu Lawrence'ın peşine düşenler bağımsızlık, özgürlük ve Müslümanlıklarını koruma telaşındaydı. İngiltere Kraliçesi Müslümanların koruyucusuydu.
Sadece gerçekçi olmayı öneriyorum. Hayallere kapılmamayı, hiç değilse birkaç yıl öncesinden ders almamız gerektiğini, iyi şeyleri desteklemeyi ancak akıllı olmayı öneriyorum. Kafasına ayakkabı fırlatılan bir ABD Başkanı'ndan dünya Müslümanlarının duygularını sözlere aktaran bir ABD Başkanı'na bu kadar hızlı geçişin bir yerlerine şerh düşülmesinin gerekliliğine işaret ediyorum. Ve, sözleri dinlemeye artık ara verip atılan adımları izlemeye davet ediyorum. Eğer, bu sözleri destekleyen adımlar atılırsa her kesten çok destek vereceğimi not ediyorum.
Ve Aleyküm Selam…
Savaş olmasın, işgal olmasın, nükleer silah olmasın, İsrail saldırmasın, Filistin ezilmesin, İslam dünyasında barış olsun, demokrasi olsun, özgürlük olsun, refah olsun. Yeryüzünde kavga olmasın, ölüm olmasın, acı çekilmesin, kimse kimseye tahakküm etmesin, bütün insanlık kardeş olsun. Ne çok güzel şey duyduk böyle…
Yeryüzündeki tüm mabedleri dolaşacak. İnsanlığı ortak kurtuluşa çağıracak. Bu sefer Kahire'den dinledik. Ezan sesiyle uyanırmış, ABD en büyük Müslüman ülkelerdenmiş, üç kıtada İslam'ı tanımış. Müslümanlarla ABD artık ortakmış. Yeryüzünü birlikte düzelteceklermiş. Amerika her zaman barıştan yana olmuş. Ayetlerden, İslam'ın insanlığa sunduğu hizmetlerden, Müslümanların bilim ve teknolojiye katkılarından, müzikten, mimarlıktan, sanattan ve konuştuğu ülkede sokaktaki insanın havaya sokan her şeyden biriktirilmiş güçlü alıntılarla, iddialı cümlelerle süslenmiş bir konuşma dinledik.
Aynı zamanda; dünyadaki nükleer silahlara karşıyız derken sadece İran'ı kastetmesine, barış isterken Müslümanların bir bölümünü terörist ilan etmesine, işgal ve acımasızlık devam ederken Hamas İsrail'i tanımalı önerisine, masum kadın ve çocukların öldürülmesine karşıyız derken Pakistan köylerinde füzelerle kadın ve çocukların kıyıma uğramasına ne desek! Böyle yüzlerce cümle kurabilir, yüzlerce örnek verebiliriz ama ne anlamı var!
Hiçbir Müslüman liderin söyleyemeyeceği, göze alamayacağı, cesaret edemeyeceği şeyleri söyledi. Dibe vuran Amerikan imajı zirveye fırladı. Ruhlarımız okşandı, mutlu olduk, alkışladık. İnanmak istedik. Ama inandık mı? Gerçekten inandık, ikna olduk mu? Sadece inanmak istedik, istiyoruz. Hepsi bu.
Bütün bunlar, eğer gerçekse, o tam anlamıyla bir devrimci. İnsanlık tarihine geçecek bir isim. Dünyada köklü değişimlere imza atacak, değişimleri zorlayacak, yol gösterecek bir lider. Yüreğinde bunları gerçekten taşıyorsa, başarısız olsa bile bir efsane.
Ama ya öyle değilse? Ya bu bir imaj operasyonuysa? Ya saflığından, Amerika'yı ve dünyayı bilmemesinden bu sözleri sarfediyorsa! Biz böyle bir Amerika tanımadık hiç. Böyle bir dünya yok. O Kahire'de konuşurken kafamızı çevirip şöyle bir baktığımızda ne görüyoruz? Tarihe baktığımızda ne görüyoruz? Batı'nın siyasi geleneğine baktığımızda ne görüyoruz? Son on yıla baktığımızda ne görüyoruz?
Eğer gerçekten samimiyse, bildiğimiz Amerika, bildiğimiz dünya onu sözleriyle baş başa bırakır. Daha kötüsü onu sözleriyle gömer! İyi niyetimizi elbette koruyacağız. Bu sözlerin bir tanesinin bile gerçekleşmesini alkışlayacak, destekleyeceğiz. Ama kesinlikle her şeye inanacak kadar saf olmayacağız. Rüya görmeyeceğiz. Bir süre sonra, bu sözlerin karşılığının ne olduğunu gördüğümüzde şaşırmayacağız.
Dün burada “Obama Müslüman dünyaya hangi masalı anlatacak” başlık lıyazıya kızanlar, “o konuşmada dört tane ayet vardı onlara da masal demiş oldun” diyenlere sözüm yok. Bir zamanlar Afganistan'da Alman İmparatoru'nun Müslüman olduğu ve İslam'ı koruduğuna inanılıyordu. Bir zamanlar İngiliz istihbarat mensubu Lawrence'ın peşine düşenler bağımsızlık, özgürlük ve Müslümanlıklarını koruma telaşındaydı. İngiltere Kraliçesi Müslümanların koruyucusuydu.
Sadece gerçekçi olmayı öneriyorum. Hayallere kapılmamayı, hiç değilse birkaç yıl öncesinden ders almamız gerektiğini, iyi şeyleri desteklemeyi ancak akıllı olmayı öneriyorum. Kafasına ayakkabı fırlatılan bir ABD Başkanı'ndan dünya Müslümanlarının duygularını sözlere aktaran bir ABD Başkanı'na bu kadar hızlı geçişin bir yerlerine şerh düşülmesinin gerekliliğine işaret ediyorum. Ve, sözleri dinlemeye artık ara verip atılan adımları izlemeye davet ediyorum. Eğer, bu sözleri destekleyen adımlar atılırsa her kesten çok destek vereceğimi not ediyorum.
Ve Aleyküm Selam…