En has vatanseverler

Eski DEP milletvekili Hatip Dicle'nin İçişleri Bakanı Beşir Atalay hakkında mahkemede söylediği söz yüzünden, CHP mal bulmuş mağribi gibi hemen gensoru kozunu kullanarak AK Parti'yi etkisizleştirmek istedi ve siyasi bir rant elde edeceğini düşündü.

Gel gör ki evdeki hesap çarşıya uymadı ve CHP, AK Parti'yi vuracağı yerden tam da kendisi vuruldu. Gensoru görüşmeleri sırasında BDP'li Sırrı Sakık sahneye çıktı ve CHP'nin 1999 seçimlerinde HADEP'le ittifak yapmak istediğini ve 20 PKK militanını da listelerinden seçilebilecek yerlerden aday gösterebileceklerini kendilerine ilettiklerini ifade etti.

Dicle'nin mahkemedeki iddialarını ciddiye alan ve doğru kabul eden CHP, bu defa meclis kürsüsünde konuşan Sakık'ın iddialarını gerçek dışı bularak inkar etti. Dicle'ye inanıp Sakık'a inanmamak CHP için normal, sıradan bir durum olabilir; Fakat kamuoyu bu iddiaların muhataplarıyla da basın yoluyla bilgilendirildi bir şekilde.

Demokratik açılımlara şiddetli muhalefeti nedeniyle toplumun bir kesimince ülkede yaşanan gerginliklerin kaynağı olarak gösterilen CHP'nin tutarsızlığı MHP'yi de etkilemiş olacak ki sürecin aleyhinde sürdürülen tüm kampanyalarda CHP paralelinde beyanatlarda bulunuyor.

30 yılı aşkın bir süredir akan kanların, boşa harcanan milyar dolarların birilerini iktidarda tutabileceği, yine birilerinin de varlık sebebi olarak algılanabilirliği  toplum kesimlerinde ciddi ciddi söylenegelen iddilardan.

Hal böyle iken hala bu kirli savaşın sürmesini istemek, süreci akamete uğratacak çalışmaların içerisinde yer almak, özellikle CHP mantalitesine yakın durmak, kendilerini “en has vatansever” olarak görenlere de yakışmıyor doğrusu.

Hele ki bu “en has vatansever”lerin, ülkeye barış getirmek isteyenler için kullanmaktan hiç çekinmedikleri “vatan haini” gibi sıfatları da sıradanlaştırması toplum vicdanında nasıl karşılık buluyor diye düşünmemeleri kendileri açısından tam bir paradoks olsa gerek.

Muammer Aksoy, Uğur Mumcu, Bahriye Üçok, Abdi İpekçi gibi isimlerin ölüm yıldönümlerinde “aydınlık” çağrısı yapanların ve her fırsatta bunların suçunu inançlı, müteddeyin insanlara yıkan ve bugün ulusalcı geçinen çevrelerin de, şimdilerde “en has vatansever” kesilmeleri; mahkeme iddianameleri ile az da olsa yakılan ışığın altında cevapların izlerine ulaşılma ihtimali yüksekken ülkeyi tekrar karanlığa sürüklemeye çalışmaları toplum vicanında nasıl karşılık buluyor diye düşünmek işlerine mi gelmiyor acaba?

28 Şubat'ı hepimiz hücrelerimizi titretircesine yaşadık, 12 Eylül mağdurlarının bir çoğu hayatta. Antidemokratik bu dönemler heba olan yitik kuşakların acı hikayesi değil midir? Hatta 28 Şubat süreci öncekilerden farklı olarak sadece gençlerin değil, çocuk ve kadınlarından da üzerlerinden paletlerin geçirildiği bir dönem olmadı mı?

Kaosun ironik havası aralandığında, hazanda solmuş yapraklar gibi nerelere savrulduğu, bilinmez rüzgarlara kapılan kayıp kuşakları, “en has vatansever”ler ve Ulusalcı geçinip demoratik açılımlara karşı duranlar göremiyor mu?

O karanlık dönemlerin uygulayıcıları bugün hatırlanmadığı gibi döneme seyirci kalan veya destek veren siyasetçiler siyasi tarihin tozlu raflarında ki yerlerini çokta aldı. Sayın Demirel, Mesut Yılmaz ve bir anda yüzde Bir!e inen oy oranıyla Ecevit, Çiller bu dönemlerden nasibini alan siyasetçiler. Diğerlerini saymaya gerek bile yok yazsak ta hatırlamayacak kimse zaten.

Bugün demokratik açılımlara karşı duruş sergileyen siyasetçilerin de yakın tarihte tozlu raflarda yer alacağını söylemek kehanet olmasa gerek. Siyasi rantı demokrasi karşıtı güç odakların da aramanın bedelini yine demokrasi yanlısı ülkenin kahir çoğunluğu sandığa gömerek gösterecektir. Hep böyle olmadı mı?

Dicle'ye inan, Sakık'ı yalancılıkla suçla, ETÖ iddianemelerinde avukatlığa soyun, barış adına yapılan tüm açılımlara kayıtsız şartsız karşı çık, devleti merkeze oturtan vesayet dönemi Anayasa'sının sivilleşmesine karşı çık, otoriter Cumhuriyet mantalitesini savun ve halka dönerek “biz demokrasi mücadelesi veriyoruz” de. “En has vatanseverler”de alkış tutsun.

Millet'te yesin!!!!

mail: trntoprak@hotmail.com

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum