xxxx855
Emperyalizmin rant oyunu
Diplomasi bir satranç oyunu gibidir. Hangi taşı nasıl oynayacağınızı, nereye oynayacağınızı ve neye karar vereceğinizi çok iyi analiz edeceksiniz. Hangi taşı kaybedeceğinizi, hangi taşı feda edeceğinizi ve karşılığında neyi kazanacağınızı da çok iyi tahlil etmelisiniz. Diplomatik hamleleriniz, kazanacaklarınızın kaybedeceklerinizden daha fazla olması tezi üzerine kurulmalıdır.
Son günlerde Türkiye'de dış politikayla ilgili olarak en çok konuşulan konu Ermeni soykırımı iddialarıyla ilgili yasa tasarısının ABD Temsilciler Meclisi'nin Alt Komisyonu'nda kabul edilmesi konusu. Bu gelişme ani bir şekilde ortaya atılmış, sürpriz bir gelişme değil. Her dönemde ısıtılıp ısıtılıp sofraya getirilen temcit pilavı gibi, Türkiye'nin elini ayağını bağlamaya matuf bir diplomatik hamle. Yıllardır Ermeni lobileri sadece Amerika'da değil, Avrupa ülkelerinde de bu konuyla ilgili sözde soykırım iddialarını kabul ettirecek lobi ve baskı çalışmaları yapıyorlar. Buna karşın etkilerinin ne olduğunu bilemediğimiz Türk dernekleri ve sivil toplum örgütleri ise bu lobi çalışmalarına anti tepki olarak faaliyetlerde bulunuyorlar. Peki, her dönemde başımızı ağrıtan bu meseleyle ilgili olarak hükümetimiz ne tür bir faaliyette bulunuyor? Satranç deyimiyle, Ermenilerin elindeki kozları yok edecek ne tür girişimlerde bulunuyor? Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Ermenistan'da maç izlemesi, bazı protokollerin imzalanması, gümrüklerin açılmasıyla ilgili altyapı çalışmalarının yapılması, demek ki Ermenilerin dünyada soykırım iddialarının tanınmasıyla ilgili eline geçecek kozdan çok daha etkili gelişmeler değil.
Birkaç gündür sözde Ermeni Soykırım tasarısının Temsilciler Meclisi Alt Komisyonunda nasıl kabul edildiği, milletvekillerine baskı yapılarak 23-22'lik bir sonucun çıkarıldığı, bunun da Amerikan demokrasisine yakışmadığına dair yorumlar yapılıyor. Yakıştı veya yakışmadı, eninde nihayetinde Ermenistan Devleti ve Ermenistan Hükümeti, Türkiye'yi köşeye sıkıştıracak bir kozu elde etmedi mi? Bazı aklı evvel yazarlarımız da diyorlar ki, "Bu sonuca üzülmeyelim. Türkiye de elinden geleni yapmıştır. Fazlaca kafaya takmamıza gerek yok"
Biz hiç de böyle düşünmüyoruz.... Dünyanın jandarması Amerika'nın sözde Ermeni Soykırımı tasarısını kabul etmesi, Türkiye'ye verilmiş çok önemli bir mesajdır. Nedir bu mesajın içeriği: Sen benim stratejik müttefikim olabilirsin, ama, gündeme ne gelirse gelsin, bölge aktörleriyle olan ilişkilerini ben belirlerim. Bölge aktörleri üzerinde senin hiçbir tasarrufun olamaz.
Bu oylama, dünyanın jandarması Amerika'nın dünyaya vermeye çalıştığı nizamatın ipuçlarını ortaya koymaktadır. Amerika, dünyanın neresinde olursa olsun, yapılacak savaşları, çıkarılacak karışıklıkları, iktidarların belirlenmesine kadar ortaya koyan ve dünya ülkelerini kukla gibi oynatan, emperyalist bir ülkedir. Amerika'nın emperyalizm sınırları belli değildir. Kesinlikle, ABD'nin dostluğuna, stratejik müttefikliğine güvenmeyeceksiniz. Ve elinizi sürekli güçlü kılacak satranç hamlelerini yapacaksınız. Ermenistan gibi irapta mahalli olmayan bir ülkenin, 100 yıl önce tarihin kara sayfalarına gömülmüş bir olaydan siyasi rant elde etmeye çalışmasına Amerika'nın destek vermesinin ardında dünyaya nizamat verme amacındaki emperyalizmin ahtapot kollarını aramak gerekir.
Ne diyordu Milli Görüş Lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan: Feraset, basiret, dirayet...
Son gelişmeler sonrasında Türkiye'nin dış politikasının acziyeti ortaya çıkmıştır. Dost ve stratejik müttefik olarak yutturulan Amerika'nın da emperyal amaçların merkezi olduğu anlaşılmıştır. Türkiye, yeri geldiğinde sırtı sıvazlanacak, yeri geldiğinde kulağı çekilecek, yeri geldiğinde -İncirlik Üssü gibi- imkanları sömürülecek, yeri geldiğinde ise Ortadoğu'ya Ilımlı İslam Projesini yutturacak kukla bir aktör olmamalıdır.
Bu yalnızlaştırma politikası Türkiye'yi hangi karanlık kapıya çıkaracak?
Bekleyip göreceğiz...