Irak Şam İslam Devleti. Yeni kapı komşumuz. Ortadoğu’daki katliamların yeni aktörü. Kafa, kol, bacak kesen, sivil-asker, kadın-çocuk ayırt etmeksizin önüne çıkan herkesin Azrail’i olmaya ahdetmiş vahşi grup. Yabancı yayın organlarının adını İslam ile birlikte andığı ürkütücü yapılanma. “Esfeli Safilin’in” örnek olarak gösterebileceğimiz en yakındaki somut figürü. Hz Hamza’nın katili (hz)Vahşi ve onu kiralayan (hz) Hind’in günümüz versiyonu. Aynı Allah’a aynı Peygambere inandığımız söylenen, Müslüman kardeşimi öldüren diğer Müslüman(!)

Farkında mısınız bilmiyorum ama son yirmi yıldır İslam coğrafyasında yaşananların ardından en çok dile getirdiğimiz, kullandığımız söz; aslında İslam bu değildir oluyor.

Afganistan’da, Irak’ta, Nijerya’da Libya’da Mısır’da, İslam ile ilişkilendirilen hemen her coğrafyada bir IŞİD mutlaka ki var. İslam deyince resmedilen kara cübbeli, kara çarşaflı insan hayvan karışımı o iğrenç algının üzerimize yaftalanmasını öylece seyrediyoruz. Gerçek İslam diye başlayarak anlattığımız hiçbir olay, hiçbir değerlendirme, bugün yaşananlarla kıyasladığımızda karşılığını bulmuyor. İslam, bir din olarak ortaya çıktığı andan bugüne kadar belki de en kötü yaftaları taşıyor üzerinde. Bir buçuk milyar Müslüman, bir İslam’ı, doğru temsil edemiyoruz.

Nefsi ile davası arasında kalmaktan korkarak, kendisine tükürdü diye düşmanını öldürmekten vazgeçen bir İslam Mücahidi’ni anlatmak istediğimiz çocuklarımızın, Peki ya IŞİD, Taliban, diğerleri sorularına muhatap olmaktan korkuyoruz.

İslam’ın savaş hukukuna ilişkin yaklaşımı ve cihat kavramı bugün yaşananlarla kıyaslandığında masal gibi geliyor dinleyenlerine. İçinde ne yazdığını bilmek yerine, Kur’an dağıtmayı kâfi görüyor, İnsanlığımızın üzerine bir İslam inşa etmiyoruz.

Elbette ki bu olayda kendimizi haklı çıkaracak onlarca sebep bulabiliriz. Sovyet Rusya’nın dağılmasının ardından Batı’nın yeni bir düşman olarak İslam’ı hedef seçtiğini söyleyebilir, NATO’nun düşman sembolünün Kızıl kuvvetler yerine yeşil kuvvetlere dönüştüğünü iddialarımıza ekleyebiliriz. CIA, Mossad, MI6 rahat bırakmıyor, İslam coğrafyasını karıştırıyor diyebiliriz. Çıbanın başını İsrail olarak gösterip sükunet bulabiliriz. Bunların hepsinin haklılık payı var elbet. El Kaide ile ABD yönetimi iç içedir. IŞİD’i onlar kurmuştur, Boko Haram ve Taliban’da onların parmağı vardır v.s.

İyi de bunlar içinizi rahatlatmaya yetiyor mu? Benim yetmiyor. Ben bu algı içerisinde aslında İslam cümleleri kurmaktan yoruldum. Her seferinde kendi hatalarımızı temizlemek zorunda olmaktan, her geçen gün inandırıcılığımı kaybetmekten sıkıldım. Zira benim inandığım İslam’ın savaş hukuku, gördüklerime, bize İslam diye resmedilenlere yer vermiyor. Son dönemde rahmetle hatırladığım sadece üç isim var: Cevher Dudayev, Şamil Basayev ve Aliya İzzetbegoviç.

İslam bu değil demenin ötesinde bir şeyler yapmanın zamanı geldi de geçiyor bile. İslam ahlakını, iman ahlakını ve teslimiyeti tam anlamıyla yerleştirmek gerekiyor. Bir taraftan batının bizi bu savaşlara iten gerçek yüzünü faş etmek; diğer taraftan da One Minute’ları artık kendimize söylemek zorundayız. İslam’ı batının olumsuz algısından ve Müslüman halkı Işid’ların tasallutundan kurtarmalıyız.

Bu düşünce peki kim yapacak bu işi sorusunu akla getiriyor elbette ki. Ya da kim yapmalıydı.

Ekmeleddin İhsanoğlu, Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı olur mu olmaz mı bilinmez ama mevcut görevi içerisinde bu mücadeleyi vermesi gereken en doğru yerde idi. Hem de Elli yedi İslam ülkesini bir çatı altında toplayan İslam İşbirliği Teşkilatı’nın Genel Sekreteri olarak. Beni, Ekmeleddin Beyin Sisi’yi darbeci ilan etmemiş olması ilgilendirmiyor. El Ezher Mezunu olması, Profesör unvanını taşıması, beş dil bilmesi ya da Mısır doğumlu olması da. Beni İslam İşbirliği Teşkilatı’nın iki dönem Genel Sekreterliğini yapmış biri olarak İslam Dünyası’ndaki bu olumsuz algıyı gidermeye yönelik neler yaptığı ilgilendiriyor.

Cevabı derseniz, Cevabı yazının başlığında gizli. Ben de, Ekmeleddin Bey de siz ve dahi neredeyse tüm İslam Coğrafyası da, maalesef hepimiz hala IŞİD’ız.

Bize ulaşın: mkarakoyunlu@hotmail.com.tr