Aslan DEĞİRMENCİ
Ekmel'den kontrgerillaya mesaj!
Emperyalist devletler çözüm sürecine karşılar. Çünkü sınırları çizenler sınırlarını aşmayan bir Türkiye istediler hep… Ancak son beş yıldır sınırlar Anadolu yürüyüşü ile zorlanmaya başlandı. Bu yürüyüşe siyaset sahip çıkınca çözüm süreci başladı. Tamamen yerli bir proje olan süreç yol aldıkça önüne setler kuruldu. Algı operasyonları denendi.
7 Şubat krizi, İmralı görüşmelerinin sızdırılması, Roboski/Uludere saldırısı, Paris suikastı, Gezi kalkışması ve 17-25 Aralık darbe denemesiyle hedeflenen Çözüm Sürecini rafa kaldırmaktı. Ansızın çözümsüzlük için bir ittifak kuşatması ile karşı karşıya kaldık. Öyle ki düşman kardeşler bile çözüm süreci sona ersin diye ittifak içerisine girdi. (Marjinal ulusalcılar ve paralel medyanın eş zamanlı çözümü hedef alması buna en iyi örnektir.)
Sürecin mimarları içeriden ve dışarından hedef alındı.
Ama yılmadılar.
20 aydır bölgeden kötü haber gelmiyor. Silahlar susunca bizler konuşmaya başladık. Silahlar konuşurken biz konuşsak ta silahların sesinden sesimiz duyulmuyordu. Birkaç kendini bilmeyen maskeli, kardeşliğimizi zehirlemeye çalışsa da milletin 35 yıllık özlemi karşısında yalnız kaldı. Diyarbakırlı anaların feryadı, “Yavrumu geri ver” çağrısı ise vicdanları harekete geçirdi. PKK’nın bile öngöremediği bu talep süreci taçlandırdı.
Şimdi yeni bir sürecin içerisindeyiz. Kardeşlik için atılan her adım Meclis’e gelecek ve şeffaf olacak. Hükümet siyasilerle görüşecek. Çözüm yasasının yürürlüğe girmesi ile birlikte PKK’ya nihai olarak silah bıraktıracak aşamaya geçilecek. Ve adım adım sadece Türkiye’ye değil tüm bölgeye örnek olacak bir kardeşlik sürecinin içerisine girilecek.
Gelinen noktada akan kanın durması, iki yıldır cenazelerinin gelmiyor oluşuna bağlı olarak, anaların yüreğine ateş düşmemesi ve gözyaşlarının akmaması oldukça önemli. Cumhurbaşkanlığı seçimi ise bu açıdan çok önemli.
Cumhurbaşkanı merhamet projesi olan çözüm sürecini himaye edecek, buna öncülük ve liderlik yapacak biri olmalıdır. Türkiye’ye dayatılan bir Cumhurbaşkanı adayı lider olamayacağı gibi sorunlara çözüm üretmek yerine eski devletin “inkâr” politikasını yeniden hayata geçirerek, sınırları çizen ülkelere topuk selamı verebilir. Daha şimdiden bunu gözlemleyebiliyoruz. Çatı adayı, İsrail’in haklarından söz ediyor, kanayan yaramız olan Filistin meselesine tarafsız yaklaşılmasını öneriyor. Sipariş olarak kaptığı adaylığı hakkı ile yerine getirmek için çırpınıyor. Aslında vazifesini yerine getiriyor. Mavi Marmara ile kan kardeşimiz olan Gazze için tek cümle kuramayan Ekmel, adaylığının arka planını deşifre ediyor, Suriyeli kardeşlerimize kapıların açılmasının hatalı olduğunu iddia ederek açılımlarını sürdürüyor. İsrail selamı ile Neo-Con'lara, Baas selamı ile Neo-Bolşeviklere şirin gözüken Ekmel, ırkçı Türk Solu dergisiyle birlikte verdiği pozla da kontrgerillaya "Hazırım!" işareti veriyor. İki gün içerisinde hem küresel emperyalizmi hem küresel Ergenekonu hem de kontrgerillayı memnun eden açıklamalara imza atarak "Türkiye'yi yeniden 90'lı yıllara götürmenin formülü benim. Benden daha iyi kart-kurt sesi çıkartacak birini hatırlamıyorum!" diyor. Gerçekten de doğru söylüyor. Kendisini köşke atamaya çalışanlara yapabileceklerini şimdiden anlatıyor. Yani seçim çalışması değil küresel zulümleri perdeleyerek, toplum mühendisliği yapıyor.
www.twitter.com/aslandegirmenci
degirmenciaslan@gmail.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.