Hakkı ERÇETİN
Ekmek
Ekmek…
İki heceli bir destan…
Ekmek demek hayat demek…
Ekmek demek mücadele demek…
Helalinden bir lokması itikad demek, iman demek…
Bir lokmasını paylaşmak ihsan demek, yardım demek, kardeşlik demek…
Tarihi insanlık tarihi kadar eski olan ekmek özellikle bizim toplumumuzda köklü bir yere sahiptir. Bu nesneye bizde olduğu kadar diğer özellikle batı toplumlarında mana yüklemesi yapıldığı görülemez.
Rivayet odur ki; Adem babamız ile Havva anamız cennetten çıkarıldıktan sonra affedilip dünyada buluştukları zaman cennetten yanında getirdikleri tahıl tohumlarını ekmişler ve bundan ekmek yapmışlardır.
Ekmeğin macerası tahıl tohumunun toprağa atılmasıyla başlar. Bir ana rahimi gibi toprak bu tohumu bünyesinde büyütür ve bire on, bire yüz olarak geri verir.
Olgunlaşan tohumlar hasat edilir. Hasat edilen tohumlar harman edilir. Tohumlar sapından kabuğundan ayrılır. Kısaca ifade ettiğimiz bu aşamaların her birinde ciddi bir emek ve alınteri vardır. Günümüz ziraatinde makinalaşma olmasına rağmen yine de ciddi bir emek vardır.
Harman edilen tohumlar değirmene girer ve öğütülerek un haline gelir. Unlar yoğurulur ve hamur olur. Hamur bekletilir ve kıvama gelince somunlara bölünerek fırına verilir. Fırının nârı somunları pişirip mis gibi taam haline getirir.
Ekmek özellikle kırsal kesimde hayatın tam ortasında yer almaktadır. Mesela, günün yemek öğünleri kahvaltı, öğlen ve akşam yemeği olarak adlandırılmaz. Sabah ekmeği, öğle ekmeği ve akşam ekmeğidir öğünlerin adı kırsalda. Esas olan ekmektir diğerleri onun yanında katıktır.
Bir somun ekmeğin arkasındaki emeğin ne olduğu bilindiği için ona hürmeten olsa gerek ekmek üzerine yemin edilecek kadar kutsallaştırılmıştır. Yine o emeğe saygı gereği kırıntısının bile israf edilmesine göz yumulmaz. Ekmeğin yere düşmesine gönüller razı olmaz ve yerden alınarak özür babında öpülüp başa konarak yüksek bir yere bırakılır ki kuşa kurda gıda olsun ama yeter ki israf olmasın.
Ekmek hayat demektir demiştik. Hayat mücadelemizi onun üzerinden özetleriz. Davamız "ekmek davası"dır. Hayat mücadelemiz ekmeğimizi kazanmak içindir. Bu mücadele yeri, alanı "ekmek teknemiz"dir. Ekmek teknesini kirletmek, ona ihanet etmek olmaz.
İmanımız gereği ekmeğimizi helalinden kazanırız ve ona haram katmamaya azami özen gösteririz. Neslimizin sıhhati ve selameti için "haram lokma" yedirmeyiz.
Bir meslek veya beceri sahibi olunca "ekmeğimizi elimize almış" oluruz.
Gün gelir şerefimiz ve namusumuz için "ekmeğimizi taştan çıkartır" ama yine de kimseye minnet etmeyiz.
Şartlar zorlaşıp "ekmek aslanın ağzında" olsa bile mücadelen vazgeçmeyiz ve onu helalinden elde etmek için her türlü zorluğa katlanırız.
Gün gelir ekmeğimizi paylaşarak kardeşlik ve dostluk bağlarımızı güçlendiririz.
Birbirinin ekmeğini yiyip suyunu içenlerin birbirine düşmanlık etmemesini âdet ediniriz.
Kırıntısını bile israf etmekten kaçınıp harama düşmekten sakınırız.
Yedirilen bir dilimin hakkını yani "tuz ekmek hakkı" gözetmeyene nankör deriz.
Ancak "gavurun ekmeğini yiyen gavurun kılıcını çalar" deriz. Yani kimin ekmeğini yiyorsan onun tarafında yer alırsın.
Başkasının sırtından geçinip yaşayana "ekmek elden su gölden"dir.
Birisinin işiyle, geçimiyle uğraştığımız zaman onun "ekmeği ile oynarız".
" Birisinin ekmeği ile oynayanın ekmeği ile oynanır" der adalet bekleriz.
Kolay ve masrafsız bir şeyi tarif ederken "ekmek istemez su istemez" deriz.
Bu örnekleri çoğaltmak mümkün olsa da maksadın hasıl olması açısından yeterli olduğunu düşünmekteyim.
Hayatımızda bu kadar çok yer etmiş bir nesneyi bugünlerde düşman olarak görmeye başladık. Bizi şişmanlatan ve hasta eden bir düşman…
Özellikle açgözlü batılı toplumlar daha fazla kazanma hırsı ile tohumların fıtratı yani genetiğiyle oynayana kadar böyle bir düşmanlıktan söz etmek mümkün müydü? Tohumlar kendini bozan insanoğlundan onu bozarak intikamını alıyor ancak burada asıl suç kimin dersiniz?
Hayatımızda ve kültürümüzde bu kadar köklü bir yere sahip ekmeği düşman görmek yerine onun fıtratını koruyup dostluğumuzu pekiştirmek gerekir diye düşünüyorum.
Diğer bir husus, günümüzdeki ekmek israfıdır. Bu israfı yapanların, bu nimetin sofralarına gelene kadar harcanan emeği tekrar düşünmelerini ve buna saygı göstererek kırıntısını bile israf etmemeye gayret etmelerini öneririm. Zira yüce Yaradan bile buna razı olmamış ve israfı haram kılmıştır.
Rabbim bizleri bu dünyada helalinden ekmek sahibi olanlardan ve ekmeğini başkalarıyla paylaşıp israf etmeyenlerden eylesin inşallah.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.