Esra GÜNDÜZ
Dünya’nın en zor işi; işsizlik
"Çalışamayacak olana kadar çalışacağız." Çehov
Sözlük anlamı olarak işsizlik; bir ekonomide çalışmak istediği halde iş bulamayan yetişkinlerin (15 yaş ve üstündekiler) olması halinde, söz konusu ekonomide işsizlik var demektir. O halde, çalışmak istediği halde iş bulamayan yetişkinlere işsiz deniyor.
Türkiye'de, 2009 yılı Mart ayında, işsizlik oranı bir önceki yılın aynı dönemine göre 4.8 puan artarak yüzde 15.8'e yükseldi. 2008 yılı Mart ayında işsizlik oranı yüzde 11 düzeyinde bulunuyordu.
TÜİK: işsiz sayısı 3 milyon 776 bine çıktı
Türkiye'deki işsiz sayısı, Mart 2009 döneminde, bir önceki yılın aynı dönemine göre 1 milyon 244 bin kişi artarak, 3 milyon 776 bin kişi oldu.
Yukarıda belirtilen rakamlara bakarsak işsizlik sayısı günden güne artış gösteriyor. Gerçek işsizlik rakamları aslında kayıt dışı olanlarla birlikte belirtilenden çok daha fazla. Ülkemizde sigortasız olarak çalışan, çalışmak zorunda olan o kadar çok işçi var ki.- bizzat tanıdıklarımdan biliyorum.- Krizle birlikte işsizliğin artması ne yazık ki iş verenler tarafından kullanılıyor. Yaşamak için çalışmak zorunda olan insanlar yok pahasına sömürülüyor. Çalışanlara işine gelmiyorsa çalışmak isteyen çok sen bilirsin mesajı veriliyor. Hem maddi anlamda hem manevi anlamda ezilen insanların hali her geçen gün daha da kötüye gidiyor.
Üniversiteyi kazanmak için yıllarca çalış, çabala. Okulu kazandıktan sonra da maddi manevi bir sürü emek verip bitir. Peki onca emeğin sonunda ne oluyor? Sadece kocaman bir hayal kırıklığı. Mezun olunca da yarış devam ediyor.
“Ne iş olsa yaparım abi!” demek zorunda bırakılıyor insanlar. Eğitimini aldıkları işle hiç alakası olmayan işlerde çalışmayı kabul ediyorlar. Tercihler değil de zorunluluklar şekillendiriyor hayatları. Meslekler yeteneklere göre değil de tercih edilir olma oranlarına göre belirleniyor. Sevmediği işi yapmak zorunda olan mutsuz insanlar topluluğu oluyoruz.
Hepimizin çevresinde iş arayan yakınları mutlaka var. Onlar için bir şeyler yapmak istesek de dua etmekten fazla bir şey yapamıyoruz. İmkanlarımız kısıtlı ne yazık ki. Çünkü çalışan kesiminde beklentilerinin tam olarak karşılandığı söylenemez.
Kriz ortamında işli olmakta, işsiz olmak da zor. Çalışanların üzerinde de bir baskı var. Sürekli ya çıkarılırsam ne yaparım korkusuyla her şeye boyun eğmek zorunda hissettiriliyorlar. Yaşadığımız ülkede ayrımcılık hat safhada bulunduğundan durum daha da zorlaşıyor.
Haber programları, gazetelerin üçüncü sayfa haberleri geleceğe hep karamsar baktırıyor.
Haberleri izlemek bile yeterince bunalıma sürüklüyor insanı. İş yerlerini kapanması, krizden dolayı işçi çıkarmayı çözüm yolu olarak seçen işverenler, birkaç kişinin alınacağı memuriyetlere yüzlerce kişinin başvurması gibi bir sürü haberi izliyoruz.
Korkularımızdan umutlarımıza yer kalmıyor. Hepimiz sürekli şikayet ediyoruz. - İnsanoğlu doğası gereği hep daha iyisini istiyor.-Çalışanlar da olumsuz örnekleri gördükçe ya benimde başıma gelirse diye yerinden kıpırdayamıyorlar. Genç nesil olarak özgüvenimizi kaybediyoruz.
İnançlıyız ki her şeye rağmen var gücümüzle idare etmeye çabalıyoruz. Asgari ücretin biraz üstünde bir maaşla 4 kişilik bir aile geçinmeyi başarıyor. Zor ve gittikçe zorlaşan hayat şartlarında Allah(c.c) hepimizin yardımcısı olsun.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.