Özkan KARACA
Dünya Sarayında
dünya sarayında
nice medeniyetlerin ayak izi vurularak
yüksek sütunları dikilerek
anıların ve yarınların bağrında salık verdi
sonra da yerle yeksan kalarak
tarihin aydınlık kuyusunda kayboldu
dünya sarayında
nice insanlığın ruh yükü dokunarak
beden kafesinde misafir olarak
mekanların ve zamanların başında soluk aldı
sonra da yerle yeksan olarak
toprağın karanlık beşiğinde eridi
tarih
çilekeş dünyanın yoldaşıdır
hayatın emzirdiği sırdaşıdır
beden seramiğinin fırınında pişerek
göz vitrininde sergilenen
yarınlardır
yıllar
zaman tezgahında akrep kemirerek
tükenmeye yüz tutan sayfalardır
ömür sermayesinin sınırında biterek
söz imbiğinde seslenilen
anılardır
karanlığın yorganı üzerine çekilerek
geçmişin bataklığında boğularak
kaybolmuş yaşamlar
zamanın ruhunda izleri bulunarak
parçalanan taşlara el sürülerek
sırrını gösteren harabeler
toprağın saklı hikayesinde
sesleri yankılanarak
uzaklığın gümüş yatağında
vesikalarını bırakarak
kum sıcaklığında eriyen
kan nehrinde kapanan
tarihler
dünyanın kireç kaplı taşlı yolunda
ayrılmaz ve dağılmaz iki olgu
biri insan ömrü boyunca sınırları kopan
zamandır...
diğeri zaman üstü zamanların ipi tutulan
tarihtir...
el terinin zerafetinde işlenen takılarla
göz yerinin nedametinde yazılan belgelerle
ateşle kül olan çağın emeğindeki yapılarla
geçmişin bataklığında kaybolmuş toplumlar
tarihin hafızasında yer bularak
anıları ve yarınları çağın ötesine
taşınır
edebiyat fısıltıları
sanat kırıntıları
mimari yıkıntıları
günümüzn zaman ruhunda
kafa odasında
kalb adresinde sergilenir
eski sayfaların günümüze serdiği anısında
ağızdan ağıza süzülen söz çeşmesinin yanıtında
yüzlerce yıldır göz yurduna sürülen taşlı anıtında
nice fırtınaların sesi yankılanmıştır
yaşanmıştır
dünya sarayında
siyah mermerli kıta
bilinmezlere bileklenmişlerdi
vatanlarını, hürriyetlerini, kök tuttukları tarihlerini
hasılı her şeyini
denize gömerek geride bırakmışlardı
kurt iştahlı
vahşi dişlerin çarkında
köle olarak çalıştırılmışlardı
Kuzey Amerika...
Güney Amerika...
siyah tenin alın terinden
nasırlı elin yoğrulmasından
en önemlisi
kan ve gözyaşının üzerinde
yükselmiştir
Sömürgecilik çağından
bu güne
Afrika'nın devasa
yer üstü, yeraltı kaynakları
batılılar tarafından kepçelenerek
durmaksızın
Avrupa'ya
Amerika'ya
taşınmaya devam ediyor
ekonomik çıkarları,
sanayi ihtiyacına ham madde temini uğruna
Afrika'nın sırtına kırbacını şaklatmaya
sürdürüyor...
dünya sarayının
çatlak zemininde yer alarak
gerilimi süren mezhep kavgalarının
alevi saran devlet savaşlarının
ortasında kaynayan
Orta doğu
tarih boyunca
vaat edilmiş topraklar
misyonuna sarılarak
Orta doğunun bağrına bıçak gibi
saplanan İsrail
gövde üstünde baş bırakmayarak
kinlerini kustular
kanlı yıkımlarda bulunarak
her vakit boğazları sıkılarak
gözyaşı döktürerek
hayatını zindana çevirdikleri
Filistin
Özkan Karaca
1.04.2015 İstanbul
ozkankaraca@atlantikmedya.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.