Dört maddede avanta kömür

BİR: Kömür dağıtımını hayırseverlik motive etmiyor...

Öyle olsa seçime az bir süre kala kömür TIR'ları, en agresif bir şekilde varoş mahallelerine dalar mıydı?

Öyle olsa seçime az bir süre kala bu abanma hali ortaya çıkar mıydı?

"Kömür torbalarının seçmen davranışında oynadığı rol" konusunda bir tereddüt oluşsa, kaz gelecek yerden tavuğu esirgememesiyle maruf Melih Gökçek Beyefendi, bu işe zırnık yatırım yapar mıydı?

Demek ki neymiş?

Motivasyonun kaynağı hayırseverlik değil, seçmen kafalama imiş...

* * *

İKİ: Kömüre giden para milletin parasıdır...

Şu rakamlara dikkat lütfen:

5 yılda 8 milyon aileye kömür dağıtılmış... Bu 6 milyon ton kömür demekmiş... Maliyeti ise 1.1 milyar YTL tutuyormuş...

O zaman soralım:

Başbakan Erdoğan, kişisel servetiyle mi alıp dağıtıyor bu kömürleri?

Melih Gökçek, oğullarının açtığı "araba yıkama servisleri"nden gelen paralarla mı tedarik ediyor kömürü?

Ne gezer?

Halktan topladıkları vergilerle alıyorlar kömürü...

BOTAŞ'a taktıkları borçlarla alıyorlar kömürü...

Bu durumda soralım:

"Kömür dağıtan Tayyip Erdoğan" ile "kömür dağıtamayan Deniz Baykal" arasındaki oy farkının hesabını kim verecek?

Bu haksız rekabet değilse nedir?

Madem pek hayırseverler...

Kişisel servetlerinden yapsınlar yardımı...

Hadi diyelim ki mal canın yongasıdır, bu yüzden pamuk eller ceplere gidemiyor...

O zaman duble yol müteahhitlerini harekete geçirsinler...

* * *

ÜÇ: Yardım edilsin edilmesine ama...

Bazıları diyor ki:

"Fakire yardım edeceğine fakirliği ortadan kaldır."

Tamam, bu görüşü fazla idealist bulalım...

Tamam, "fakirlik ortadan kalkıncaya kadar fakirin durumu ne olacak" meselesine de kafayı takalım...

Tamam, ekonomi düzelene kadar yoksula yardımı öngörelim...

Ama bugün yapılan, bunu aşan bir durum değil mi?

Fakirlikten yararlanarak, fakirin oyunu kapmaya çalışmak ile fakirin derdine içtenlikle çare olmak arasında ince bir fark yok mu?

Gazetelerin birinci sayfalarını süsleyen kömür kamyonu fotoğrafları, bu ince farkın çok kaba bir şekilde aşıldığını ortaya koymuyor mu?

* * *

DÖRT: Halkımız masum değil...

Tamam, halkımızın bir kısmının göbeğini kaşımak gibi bir özelliği olduğunu "siyaseten doğruculuk" adına ifade etmeyelim...

Halkımıza kıymayalım...

Halkımızın "bir çuval kömüre oy satmayacağı"nı haykırıp duralım...

Ama şunu da unutmayalım:

Halkımız Cem Uzan denilen bir adamın beleş verdiği "döner / ayran"a karşılık olarak, o mübarek oyunun yüzde 7.5'ini vermişti...

Cem Uzan parasız kalıp döner ayran dağıtamayacak hale gelince de...

Oyundan zırnık koklatmamıştı...

Demek ki neymiş?

Avanta, en azından seçmenin bir kısmının oy vermesinde etkili olabiliyormuş...

Yüzde 47'nin tarifi

Bana göre...

"Yüzde 47" dediğimiz büyük oy miktarı...

Şu türden bir "sihirli" karışımın eseridir:

Bir ölçek "Kasımpaşalılık / delikanlılık" alınır...

İki ölçek "geçmişte iş başında olanların olayı ellerine yüzlerine bulaştırması" ilave edilir...

Bu ikisi hafifçe çalkalanır...

Ardından...

Üç ölçek "mağduriyet acısı" eklenir...

Ortaya çıkan karışım "AB sosu" ile kısık ateşte 3 yıl pişirilir...

Üstüne bolca "türban / çarşaf tozu" serpiştirilerek...

Servise hazır hale getirilir...

"Kömür yardımı" ise...

Bu enfes yemeğin iştah açıcısıdır...

Yemeğin müziği ise şudur: "Duble yollarla donattık ana yurdu dört baştan."

Ne diyelim? Afiyet olsun...

Önceki ve Sonraki Yazılar