Meltem KAVAK
Derdim Dert mi Bilemedim
İnsanın en yakını en zor zamanın da kimdir diye sorsak elbette ki şüphesiz Allah(C.C.) deriz.
Küçükken “anne anne” diye ağlayan bizler bugün başımıza bir şey geldiği vakit. Allah’ın adını zikrediyoruz. “Azze ve Celle”
Sizi bilmiyorum ama ben Allah’ın isimlerini ve salavatı şerif zikrederken bir rahatlama hissiyatına erişen biriyim. En zorlu geceler de tek sahibim Allah olduğuna inandığım için olsa gerek.
Dilimden ve aklımdan çıkan kelimelerin başın da Allah(C.C.) ismi şerifleri ve peygamber efendimizi zikretmek geçiyor.
Depremde de dikkat ettim her müslümanın dudaklarından Allahın ismi şerifi ve salavatı şerif zikretmesi dikkatimden kaçmadı. Öyle bir hal vardı ki minicik çocuklar bile Allah Allah diye sesleniyordu.
Rabbime sığınmak ne güzel bir tevekküldü.
Deprem de o kadar ders çıkacak konular vardı ki!
Minicik evladımız ona uzatılan yiyeceklerden yetinmeyi bilip, yeteri kadarını alıyor fazlasını almaktan utanıyor.
Diğer insanların hakkına geçmekten utanıyor! En büyük terbiye bu değil mi?
Bir Müslüman diğer Müslüman kardeşinin hakkına girerse eğer cennete girebilir mi? Bir anne baba bunları evladına öğretmez ise yarın mahşer de evladı ile ayrı düştüğü vakit üzülmeyecek mi?
Küçük yaşlar da eğitilen çocuklar yarın ilerleyen zamanlar da ahlaklı bir birey olarak karşımıza çıkacaklardır.
Hem toplumun hem de ailenin gururu olacaklardır.
Bir diğer tarafta da hak etmediği yiyecek içecekleri gasp eden sahtekarlara şahit olduk, olacağız da…
İnsan ürperiyor bunları yazarken inanın. Cesedin kolundan, boynundan zinet eşyaları gasp etmek!
Bu mu insan olmak!
Koyun can derdin de kasap et peşin de misali yaşam.
Emin olun bu insanlar akbaba gibi hala evlerin etrafın da dolanıyorlardır.
Dualar vardır hani Rabbim vatana millete hayırlı evlat etsin diye! Bazı çocuklar işte bu duaları almadan büyüyen şimdinin hırsızlarıdır.
Bir evladımız da hastane odasın da ayağının tekini kaybetmiş ve büyük bir metanet ile ailesinin ve kendisinin sağ olmasından yana şükrediyordu Yaradana…
Deprem her birimize dertlerimiz ile yüzleşmemizi öğretti. Aynanın karşısına geçip sivilcelerim çıkmış diye haykıran genç kız ile sevgilim beni terk etti diye kasvetli takılan gence ve daha nice nice genç ve orta yaşlı insanlara ders niteliğin de oldu.
Yukarı da sıralanan dertler dert mi şimdi ben bilemedim?
Rabbim ölmüşlerimize rahmet, geri de kalan vatandaşlarımıza sabır versin.
Tek yürek olmak, ben buradan tüm vatandaşlarımıza tüm il ve ilçelerimizden sorumlu amirlerimize sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. 10 ilin aynı anda yara alması kolay bir şey değil!
Herkes elinden gelenin en iyisini yaptı, yapıyor yapacakta elbette. Ülke olarak yaralarımızı saracağız inşallah.
Kelimelerimin kifayetsiz kaldı zaman dilimin de üstad Yahya Kemal Beyatlı anlatacak duygularımı sizlere…
DÜŞÜNCE
Ülfet belâlı şey, fakat uzlet sıkıntılı,
Bilmem nasıl geçirmeliyim son beş on yılı?
İnsanlar anlaşıldı. Cihânın da sırrı yok,
Kalsaydı terkeşimde bugün tek bir altın ok
En tatlı bir hayâl için atmazdım ufkuma.
Dalsın yakında gözlerim artık son uykuma!
"Yalnız duyan yaşar" sözü, derler ki, doğrudur
"Yalnız duyan çeker" derim, en doğru söz budur.
Gördüm ve anladım yaşamak mâcerâsını,
Bâkiyse rûh eğer dilemezdim bekasını.
Hulyâsı kalmayınca hayâtın ne zevki var?
Bitsin, hayırlısıyla, bu beyhûde sonbahar!
Ölmek değildir ömrümüzün en fecî işi,
Müşkül budur ki ölmeden evvel ölür kişi.
Yahya Kemal Beyatlı
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.