Lütfi AYHAN
David Beckham’ı 12 Saat Kuyrukta Bekleten Kültür
David Beckham’ı 12 Saat Kuyrukta Bekleten Kültür
Gözü yaşlı, vicdanı yaralı, gönlü, gördüğü acı manzaralardan dolayı biteviye kanayan Milli Şairimiz merhum Mehmet Akif, hezimetlerin artarda yaşandığı, Balkanlarda, Afrika’da, milyonlarca metrekare vatan toprağının kaybedildiği dönemde, milyonlarca Osmanlı vatandaşının başta İstanbul olmak üzere Anadolu’ya hicret edip muhacir olduğu günlerde; yalnızlıktan, vefasızlıktan, çaresizlikten bıkıp usandığı devirde milletin sesi olarak çok güzel mısralar yazmış. Art Arda yaşanan mağlubiyetlerin ardından perişan olmuş bir ruh hali içinde, kadın, çoluk, çocuk, hasta, yaşlı Müslümanların düştüğü çok acıklı manzaralar karşısında, benliği adeta bir volkan olup cayır cayır yanarken, o ateşin içinden çıkan kelimelerle adeta ölümsüz tabloları çizmiş maziye, hale istikbale;
“…Vatansız, hânümansız bir garîbim... Mültecâ yok mu?
Bütün yokluk mu her yer? Bâri bir "Yok!" der sadâ yok mu?...”
…...
“…Azıcık kurcala toprakları, seyret ne çıkar:
Dipçik altında ezilmiş, paralanmış kafalar!
Bereden reng-i hüviyyetleri uçmuş yüzler!
Kim bilir hangi şenâatle oyulmuş gözler!
"Medeniyyet" denilen vahşete lâ'netler eder,
Nice yekpâre kesilmiş de sırıtmış dişler!
Süngülenmiş, kanı donmuş nice binlerle beden!
Nice başlar, nice kollar ki cüdâ cisminden!
Beşiğinden alınıp parçalanan mahlûkat;
Sonra, nâmûsuna kurbân edilen bunca hayat!
Bembeyaz saçları katranlara batmış dedeler!
Göğsü baltayla kırılmış memesiz valideler!
Teki binlerce kesik gövdeye âid kümeler.
Saç, kulak, el, çene, parmak ... Bütün enkaz-ı beşer!
Bakalım, yavrusu uğrar mı, deyip, karnından,
Canavarlar gibi şişlerde kızarmış nice can! …”
Koca şair 1913 lerde yazdığı bu mısralarda o gün ve bugün peşinden gittiğimiz çağdaş! Medeni! Modern! İnsancıl! Milletlerin vahşetlerini nasıl da güzel dile getirmiş. Milli Şairimiz bu şiiri (tükürün şiirini) muhtemelen büyük Balkan bozgunundan sonra yazmış.
I. Dünya savaşındaki toprak ve insan kayıplarını ise daha sonraki şiirlerinde (mesela Çanakkale Şiirinde ) de çok acıklı ve pek azap verici bir şekilde dile getirmiş.
Şu mısralara bakar mısınız?
“…Ölüm indirmede gökler, ölü püskürtme de yer
O ne müthiş tipidir: Savrulur enkaaz-ı beşer...
Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak,
Boşanır sırtlara, vadilere, sağnak sağnak.
Saçıyor zırha bürünmüş de namerd eller,
Yıldırım yaylımı tufanlar, alevden seller….”
Bu mısraları ve bu yazıyı okurken sakın ; ”Yahu bunlar mazide yaşanmış gelmiş geçmiş olaylar, biz bu güne bakalım.” derseniz yanlış düşünmüş olursunuz. Çünkü Milletlerin karakteri, halkların kültürleri öyle kolay kolay değişmez. Bunun ispatı günümüzde yaşadıklarımızda görünmüyor mu? Azgın Batı, Kudurmuş Batıl fırsat bulduğu anda yine aynı vahşeti işlemekten çekinmemekte. İşte Afganistan, İşte Irak, işte Suriye, işte Libya, işte Afrika, işte Sincan Uygur, işte Ukrayna, işte Tayvan…
ARSENAL MAÇINI SEYREDERKEN
Bunları niçin yazıyorum. Birkaç gün önce Tv den Brentford – Arsenal maçını seyrediyorum. Maç normal devam ederken anlam veremediğim görüntüler ortaya çıktı. Şaşırdım. Tüm seyirciler ve saha kenarındaki insanlar uzun süren bir alkışlama eylemi yaptılar. Ben, “ bir şey mi kaçırdım” diye düşünürken kamera Skorboardu gösterdi. Kraliçenin gençlik ve yaşlılık resimleri yansıtılmıştı oraya. Şaştım kaldım. 21. Yüzyılda, bilimin bu kadar geliştiği, teknolojinin bu kadar şaha kalktığı, ilerlemenin coştuğu bir dönemde modern, çağdaş, medeni, demokrasinin beşiği, hukukun eşiği bir ülkede, 96 yaşında, 70 yıldır Kraliçe olarak hüküm süren II. Elizabeth’in ölümü anılıyormuş meğer. Türkiye vatandaşları olan bizlerin anlayamayacağı bir manzara vardı karşımda. Niye? Çünkü bizde saltanat, padişahlık, hilafet, ağalık, paşalık, beylik, sultanlık adına ne derseniz deyin eski yönetimi ve ölmüş bile olsalar eski sultanları hayırla anmak pek rastlanır bir şey değil. Kendi kendime düşündüm, ”Bu İngilizlerin başını çektiği Batı Medeniyeti değil miydi bize, “ en iyi yönetim Cumhuriyettir, Demokrasidir. Krallık, sultanlık, padişahlık yönetimleri ve onlara ait her şey çağdışıdır. Zinhar bu yönetimleri ve eskiye ait padişahlar dâhil her şeyi ya unutun ya da onları kötülükleri ile anın “ Bize bunları telkin eden İngiltere, hala sembolik de olsa Sarayı, Kraliçeyi saygıyla anıp Kraliçenin naaşına büyük hürmet gösteriyor. Meğer bu emperyalist batılılar bize talkım verirken kendileri salkımları yemeye devam ediyorlarmış.
İnternetten Cenaze ile ilgili bilgilere bakınca şaşkınlığım iyice arttı. Meğer Kraliçenin ölümü sadece Birleşik Krallığı değil tüm dünyayı etkilemiş. Bazı maçlar ile İngiltere, İskoçya, Galler ve Kuzey İrlanda parlamentolarındaki yasama faaliyetleri ertelenmiş, Birçok devletin başkanı Tören için Londra'ya gitmiş. Kraliçenin tabutunu ziyaret edebilmek için saatlerce kuyrukta bekleyenlerin sayısı belli değilmiş. Mesela eski futbolcu David Beckham, İngiltere Kraliçesi II. Elizabeth’in başkent Londra'daki Westminster Hall'de ziyarete açılan tabutunu görebilmek için 12 saat kuyrukta beklemiş.
“Bir Kraliçemiz Bile Yok”
Tüm bunları öğrenince kendi kendime dedimki; “Ölünce ardından ağlayacağımız, siyahlar giyeceğimiz, milletçe ağıt yakacağımız bir kraliçemiz bile yok!?. Sade Kraliçemiz mi? Hayır. Kraliçemiz de yok Kralımızda, Padişahımız da yok Sultanımız da, Hakanımız da yok Kağanımız da, şehzademiz de yok veliahdımız da, Hanım sultanımız da yok Hatunumuz da. .. Hunlar, Göktürkler, Uygurlar, Karahallılar, Gazneliler, Selçuklular Osmanlılar… Asırlarca dünyaya hükmettiler, cihanı adaletle yönettiler. Onlardan kalma unvanlar , makamlar, sıfatlar niçin yaşamıyor bu günkü dilimizde, hayatımızda? Batılı çağdaş! Devletlerden bizim neyimiz eksik ki biz bunlardan mahrumuz?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.