Taha Fırat DENİZ
Biz Demiri İndirdik
وَاَنْزَلْنَا الْحَد۪يدَ ف۪يهِ بَأْسٌ شَد۪يدٌ وَمَنَافِعُ لِلنَّاسِ (Hadid/25)
(Biz demiri de indirdik ki onda büyük bir kuvvet ve insanlar için faydalar vardır.)
Ayette biz demiri indirdik demesi çok manidardır. Çünkü zahire baktığımızda demir inmiyor, aksine yeryüzünden çıkartılıyor. Fakat malumdur ki dünyada bulunan atomlar ve elementlerin ekseriyeti yıldızlarda oluşup dünyamıza inmiştir. Carl Sagan’ın da dediği gibi: ‘’DNA’mızdaki nitrojen, dişlerimizde ki kalsiyum, kanımızda ki demir ve bir elma kekinde ki karbon; yıldızların içinde üretilmiştir. Yıldızlarda ki malzemelerdir yapımızda var olan…’’[1]
Demir atomunun/madeninin oluşabilmesi için de yüksek derecede bir sıcaklığa ihtiyaç vardır. İhtiyaç duyulan bu sıcaklık, Dünya’da olmadığı gibi Güneş’te de mevcut değildir. Güneş’in 6000 santigratlık bir yüzey ısısı ve 15 milyon santigratlık bir çekirdek ısısı vardır. Bu ise demirin oluşumu için yeterli bir sıcaklık değildir. Demir, ancak Güneş’ten çok daha büyük yıldızlarda, birkaç yüz milyon dereceye varan sıcaklıklarda oluşabilmektedir. Nova veya Süpernova olarak adlandırılan bu yıldızlardaki demir miktarı belli bir oranı geçince, artık yıldız bunu taşıyamaz hale gelir ve patlar. İçinde demir bulunan bu parçalar uzaya dağılır, gök cisimlerin çekimine yakalanarak çekilinceye kadar boşlukta dolaşırlar. Yani kısacası demir madeni, dünyada oluşmamış olup, milyonlarca yıl önce süpernovalardan taşınarak dünyaya indirilmiştir. Bu minvalde bütün astronomik bulgular, Dünya’daki demir madeninin dış uzaydaki dev yıldızlardan geldiğini ortaya koymuştur.[2]
Resimde görüldüğü gibi süpernova yıldızlarının patlaması sonucu ortaya çıkan parçacıklar, Dünya'nın kendi etrafında ve Güneş etrafında dönerken yörüngesindeki bu küçük parçacıkları toplayarak süpürmesi ve bu şekilde bir toz tanesinden dev bir Dünya haline gelmesi gösterilmiştir. İşte Dünya'yı oluşturan bu küçük parçalar bol miktarda demir içermektedir. O zaman net olarak görmekteyiz ki; Demir, Dünya’ya uzaydan indirilmiştir. Ayette çok bariz bir şekilde ‘’Biz demiri de indirdik’’ demesi büyük bir hakikate işaret etmektedir.
Bu ayeti eleştirenlerden bazıları şu iddiayı ortaya atmaktadır. Ayette kast edilen ‘indirdik’ kelimesi, ‘bahşetmek’ manasındandır, fiziki bir indirme kastedilmemektedir, nitekim bu zamana kadar ki tefsirlerde böyle bir manaya rast gelinmemiştir.
Öncelikle, Arapça-İngilizce sözlüklere baktığımızda (أَنزَلْنَا) enzelna kelimesi kökü olan (نزل) inmek kelimesinin manası, faal bir şekilde aşağı düşme, yani fiziksel açıdan inme olarak alınmıştır. Nitekim Kur’an’da bazı ayetlerde enzelna kelimesi bu manada kullanılmıştır. Mesela: *Ve gökten bir su indirdi de onunla sizin için meyvelerden / ürünlerden bir rızk çıkardı. (2:22) *Gökten suyu kim indirdi (29:63) *Gökten su indiren de O'dur (6:99) gibi ayetlerde açıkça görülüyor ki enzelna lafzı ile ‘’fiziki olarak indirmek’’ manası kastedilmiştir. Binaenaleyh, bazı ayetlerde indirmek kelimesi, ikincil bir manada da kullanılmaktadır. Mesela: *Ayetler indirdik (2:99) *Güven verici bir uyku indirdi. (3:154) **Gökten bir rızık indiriyor. (4:13) gibi ayetlerde de ‘bahşetmek’ anlamında bir indirmeden söz edilebilir.
Demirin gökten indirilmesi ise birincil manada fiziki bir indirmektir, zaten demirin yer yüzünde oluşmayıp dışarıdan dünyaya indiği, şuan malum bir durumdur. Böyle bir hakikat varken ve Kur’an’da buna enzelna’l hadid (demiri indirdik) diyerek bariz bir şekilde bahsetmişken, -bu indirmeden kasıt bahşetmektir, onun için ayette bilimsel bir gerçeklik yoktur ve fiziksel bir indirmeden bahsedilmemiştir- şeklinde zorlama bir yorum ve teville bu hakikati örtmeye çalışmak komik bir durumdur.
Mezkûr ayetle ilgili önceki tefsirlere baktığımızda, İslam aleminin muteber alimlerinden Fahrettin el-Razi (ö. 1209), açık bir şekilde bu ayette kastedilen birinci mananın, demirin Allah tarafından gökten indirmesidir demiştir.[3] O zaman ki bilimsel durumun zıttı olarak -herkes demiri çıkıyor olarak bilmesine rağmen- bu ayeti bu manada yorumlamıştır. Çünkü ayette ki indirmek manası gayet açıktır. Ayrıca Tantavi Cevheri’nin de bu ayete yorumu, el-Razi ile aynı minvaldedir.[4]
Mezkûr ayette ki ‘indirmek’ lafzını ‘bahşetmek’ manasında tefsir edenler ise ekseriyetle şu şekilde izah yapmışlardır. “Topraktan çıkartılan demirle ilgili olarak ‘indirdik’ kelimesinin kullanılması onun ne büyük nimet olduğunu insanlara sezdirmek içindir. Zira büyük nimetler yukarıdan gelmektedir.” ‘’Rahmet hazinesi ise elbette yüce ve yukarı ve manen yüksek mertebededir. Elbette nimet yukarıdan aşağıyadır ve muhtaç olan beşerin mertebesi aşağıdadır.[5] Yani büyük bir nimet olan demir, manevi olarak yukarıdan aşağıya inmiştir şeklinde bir tefsir yapılmıştır.
Demirin indirilmesi ile ilgili yapılan bu iki mana ve izahta doğrudur. İkisi de büyük bir hakikati ihtiva eder. Nitekim Kur’an bir ayetinde tek bir mana değil binler manalar barındırabilir. Netice itibariyle demir hem fiziki olarak hem de nimet olma ciheti ile ‘’yukarından aşağıya indirilmiştir’’ ve insanların kullanımına sunulmuştur.
Bu surede şöyle bir mucize daha vardır. Arapça da her harfin bir sayı değeri vardır, buna ebced değeri denir. Bu minvalde bu ayeti yorumladığımız zaman şunları görmekteyiz: Herkesçe malumdur ki ‘’Fe’’ simgesi ile ifade edilen demirin atom numarası 26 ve izotop değeri ise 57’dir. Hadid (demir) kelimesinin harflerinin sayısal değeri toplamı 26 olup demir elementinin atom numarasına denktir. El-Hadid (belli bir demir) kelimesinin sayısal değeri de 57 olup demirin belli bir izotopunun atom ağırlığına eşittir. Kuşkusuz, bunu, Kur’an’dan da önce var olan Arapça dilinin ilginç bir rastlantısı olarak değerlendirenler olacaktır. Ne var ki Hadid (Demir) ismi ile zikredilen bu surenin sıra numarasının da 57 olması Kur’an’ı düzenleyenin bu rastlantıdan haberli olduğuna işarettir. 57 izotop numaralı demir atomunun husuş bir yönü daha vardır. Demirin Dünya’da en sık bulunan formu demir 56 izotopudur. Demir 57 izotopu 2.12% olarak bulunmaktadır. Demir 57 izotopunun işaret edilmesinin mucizevi bir yönü ise;
Ayette ‘’…onda büyük bir kuvvet ve insanlar için faydalar vardır’’ demektedir. Gerçekten de insan kanını oluşturan hemoglobin molekülünün en önemli unsuru demirdir. Hemoglobin kanda oksijenin taşınması için gereklidir. Dünya Sağlık Örgütünün (WHO) raporuna göre demir eksikliği dünyadaki en sık beslenme bozukluğudur. 5 yaş altı çocukların %47,4’ünde, okul çağı çocuklarının %25,4’ünde, gebe olmayan kadınların %30,2’sinde, gebe kadınların %41,8’inde, erkeklerin %12,7’sinde, yaşlıların %23,9’ünde demir eksikliği vardır. Demir vücudumuz için vazgeçilmez bir metaldir.[6]
Ayette demir 57 izotopuna dikkat çekmektedir. Demirin 57. izotopunun insanlar için en yararlı istikrarlı izotoplardan birisi olduğu bilinmektedir. Daha düşük dozlarda daha etkili olmaktadır. Demir eksikliği için verilen demir ilaçlarında demirin 57. izotopu tercih edilmektedir.[7]
Ayrıca, Hadid suresinin başından ‘’Biz demiri de indirdik ki onda büyük bir kuvvet ve insanlar için faydalar vardır’’ cümlesine kadar toplam 26 Allah lafzı geçer ve mezkûr ayet Hadid suresinin besmele dahil olursa 26. ayetidir. Binaenaleyh, ayette الْحَد۪يدَ ف۪يهِ hadid (demir) lafzından sonra demirin simgesi olan Fe harfinin gelmesi ve Fe harfinin bu ayetin tam merkezinden bulunması da ilginç bir tevafuktur. Bu kadar rastlantının denk gelmesinin tesadüfi olmasına imkân yoktur. Bu sebeple bir surede ve ayette demir ile ilgili bu kadar çok irtibatın bulunması, akıllara bunun kasdi bir iş olduğunu getirmektedir.
Tabi ki bu dünya bir imtihan yeridir, akla kapı açılır fakat ihtiyar elden alınmaz…
1400 yıl önceden demirin dünyaya indirildiğini haber veren ve buna sayısal olarak da işaret eden bir kitap, kesinlikle sıradan bir kitap olamaz. Evet, zaman ihtiyarladıkça Kur’an gençleşiyor…
[1] Carl Sagan, ‘’Kozmos Evrenin ve Yaşamın Sırları’’, Altın Kitaplar Yayınevi, s. 232.
[2]https://tr.wikipedia.org/wiki/Demir, Ömer Çelakıl, ‘’Kur’an-ı Kerim’in Şifresi’’, Sınır Ötesi Yay., İstanbul 2002, s. 177
[3] Süleyman Gezer, “Enzelna El-Hadid” [El-Hadid 57/25] İfadesinin Tercüme Ve Yorumları Üzerine Bazı Değerlendirmeler’’, Hitit Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, c. V, sayı, 10, 2006, s. 100.
[4] Gezer, a.g.m., s. 102.
[5] Gezer, a.g.m., s. 105. Osmalıca Lema’alar, s. 295.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.