Recep KOÇAK
Coşku Yüksek Katılım Düşük
Cumhuriyet Mitingleri’nin sonuncusu geçtiğimiz hafta sonu İzmir’de yapıldı. Bir televizyon, miting haberini verirken ekranın alt kısmındaki bantta durumu özetlemiş:”Coşku Yüksek Katılım Düşük”.
Cumhuriyet Mitingleri’ne fazlasıyla önem atfetmek mitingi tertipleyenleri zor duruma düşürecek bir yaklaşımdır.
Mitinglerin yapılmasını yadırgayan, eleştiren, bundan rahatsızlık duyanların rahat olması gerek.
Vatandaşlarımız kendilerini ifade etmeli, coşkularını gösterebilmeliler.
Şiddete başvurmadıkları sürece, ilk Cumhuriyet Mitingleri’nde olduğu gibi açılan pankartlarda hakarete yer vermedikleri ve “öküz altında buzağı arar” bir ruh hali sergilemedikleri müddetçe mitingin eleştirilecek bir yanı bile kalmaz.
Merhum Osman Bölükbaşı’nın siyasi konuşmasına yetişenler onun nasıl coşkulu konuşmalar yaptığını, etkileyici bir hatip olduğunu anlata anlata bitiremezler.
Bir miting sonrasında yakınlarından birisi katılımın iyi olduğunu sevinçle dile getirince, Bölükbaşı, “Hasat iyi de buğday hâsılatı zayıf” mealinde bir karşılık vermiş.
Dinlemeye gelen, alkışlayan çok ama oy az.
Onca sap sürüyorsunuz, elinize geçen buğday azıcık. Çoğu samana gitmiş. Demek ki, başakların önemli bir kısmının içi boşmuş.
Cumhuriyet Mitingleri’nin ünlü konuşmacılarından bazıları Ergenekon Davası’ndan tutuklanınca meydanlardaki kalabalıklar da kayboldu.
Tuncay Özkan’ın, sahibi olduğu televizyon kanalından mitinglere tek başına verdiği desteği küçümseyemeyiz.
Bir dönem konuşma yapmasına izin verilmese de, Türkan Saylan da meydanların dolmasına kendi çapında katkısını esirgemiyordu.
Haber kanalının veciz bir biçimde özetlediği gibi, “Coşku Yüksek, Katılım Düşük”.
Bu durumda bir grup vatandaşlarımızın coşkularını ifade etmesini çok görmemek lazım. Coşkunun bastırılması zaman içinde bir takım yan etkiler doğurur ki, bunu kimse istemez.
* * *
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal memleketi Antalya’da trafik kurallarını peş peşe ihlal etmiş. Kırmızı ışıkta geçmiş önce. Sonra da yasak tabelasının yanı başına aracını park etmiş.
Hayretini gizleyemeyen basın mensuplarına, tabelanın görünen tarafına değil de arka tarafına park ettiğini bunun sakıncası olmaması gerektiğini söylemiş.
Bu cevaba kendisi de inanmamıştır ama tamamen susmaktansa cevap vermiş görünmeyi tercih etmiş.
Deniz Feneri Derneği tarafından mahkemeye verildiğinde de Baykal benzer tutumu sergilemişti.
Deniz Feneri’ne saldırırken Türkiye’deki Derneği tarif etmiş, mahkemeye verilince ise avukatı aracılığıyla, “Biz Almanya Deniz Feneri e.v isimli kuruluşu eleştirmiştik, Türkiye’deki dernek kendi üzerine alınmış” dedi.
Ne var ki, birkaç gün sonra partisinin grup konuşmasında Türkiye Deniz Feneri’ni tarif ederek tekrar hakaretlerini, iftiralarını sürdürdü.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı, bakanlar kurulunu 'Deniz Feneri’ne kamu yararı statüsü verdiniz' diye suçladı.
Baykal bu eleştiride Almanya Deniz Feneri’ni kastediyorsa aslında Almanya Başbakanı Merkel’i mi topa tutmuş oluyor.
Baykal, kural ihlallerine mazeret üretmede iyi görünmüyor. Tabelanın arkasına dolanmak hatalı bir davranışı masum hale getirmiyor.
Mahkemede öyle, dışarıda başka türlü konuşmak bir siyasi parti lideri için ciddi bir kusurdur. Bu çelişkili davranış hali devam ederse, Baykal giderek güven kaybeder, oturduğu zemin yok olur.
Bu durumda Baykal ve arkadaşlarının ruh durumunu şöyle özetleyebiliriz:”Karakolda doğru söyler mahkemede şaşar!”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.