Naim ÖZGÜNER
Çanakkale Bilinmek İster!..
Şanlı bir geçmişe sahibiz.
Ecdadıyla iftihar eden tek milletiz.
“Şehitlik, şehadet, şehid, şehid kanı” gibi kavramlar bize has kavramdır.
Gözünü kırpmadan, hiç tereddüt etmeden, şehadeti savaşta yudumlamak isteyen tek milletiz.
Dünü olmayanın yarını olmaz.
Dünü unutanların yarını meçhuldür.
İstikbal köklerdedir.
Dalın ucunda ki meyve olgunsa, ağacın köküne bakmak gerekir.
Tarihini unutursan, tarih senden intikamını alır. Kendi çöplüğünde öğütüp yok ederek cezalandırır.
Millet, tarihinden ibarettir. Koparırsanız, geriye, idealsiz, hedefsiz, keyfe-ma yeşa’ bir millet kalır.
“Vatan”, uğruna kan şehit ve gazi kanı dökülen topraktır. “Millet” o toprağa ayaklarıyla şuurlu basan kalabalıklardır.
Çanakkale savaşı, bünyesinde müthiş hatıra hazineleri bırakan muhteşem Tarih hazinesidir.
Bize biçilen “kefen” elbisesini yırtmak için ölüme koşa koşa yürüyen, “Mehmedçik” diye sembolleştirdiğimiz gözü-pek yiğitlerin destanıdır Çanakkale.
Çanakkale’yi ‘modası geçmiş’ diyerek tarihin tozlu sayfalarına hapsedemeyiz.
Unutturulmak istenmesine rağmen, yeni nesillerimize anlatmak mecburiyetindeyiz. Yoksa hem onlara vefa borcumuzu ödememiş, hem de neslimiz aradıkları modelleri gazete sayfalarında, televizyon ekranlarında, sahte kahramanlar arasında aramaya devam edecektir.
Çanakkale, insanlık tarihi boyunca gerçekleşen 14 bin savaştan en büyük ve en kanlı savaşlardan biridir.
Çanakkale, batının ‘hasta adam’ dediği Osmanlının son silkiniş hamlesidir.
Çanakkale, Osmanlıyı tarih sahnesinden silmek isteyen batının yüzünde patlayan ‘Osmanlı tokadı’dır.
Çanakkale, on binlerce Mehmetçiği bağrında barındıran destankaledir, sonkaledir.
Çanakkale, gerçekleşme ihtimali 160 milyonda bir olan kurşunların havada çarpıştığı ve yapıştığı bir ölüm-kalım mücadelesidir.
Çanakkale, sadece bir-iki devletin toprak parçası kavgası değil, Hilal ve haç’ın savaşıdır.
Çanakkale, sömürgeci, hain, kan emici, zalim, katil, barbar batının son ‘haçlı seferi’ hamlesidir.
Şimdi Çanakkale’yi anlamak için önce II. Sultan Abdülhamit dönemine gitmemiz gerekir.
Balkan savaşları, 1. Dünya savaşı, Kurtuluş savaşı, 31 Mart vak’ası, Çanakkale savaşı, II. Sultan Abdülhamit dönemi; bütün bular birbirine yakın dönemlerdir. Hepsi de batının Hasta adam dediği Osmanlının son dönemleridir. Sizce bütün bunlar tesadüfimidir…!!!
Siyonizmin fikir babası Budapeşteli Yahudi olan Theodore Herzl’dir 1896 da Yahudi devleti adlı eser yazmıştır. Bu eserde Yahudi devletini kurabilmek için üç şarttan bahsetmektedir. 1- Bin banka kurulması, 2-Yahudileri birbirine bağlayacak Dünya Siyonist Örgütünün kurulması, 3-Filistin’de toprak satın almak için Yahudi Milli Fonun kurulması. İsviçre’nin Basel şehrinde 17 ülkeden gelen Yahudi zenginleri seferber edilir ve üç şart oluşturulur.
1902 yılına kadar 5 kez İstanbul’a Padişahla ilişki kurmaya çalışırlar. Padişahın yanına gelen heyet dört kişi olup, başlarında da Emanuel Karasso bulunmaktadır. Tek gayeleri Filistin’den toprak satın almaktır.
Herzl’in teklifi hem cazip, hem ilginçtir. Toprak karşılığı 30 milyon sterlindir. Bu teklif Osmanlının bütün dış borçlarını karşılamaya yeter de artar bile. Ama koca sultan teklifi kabul etmez ve “o topraklar bana değil, milletime aittir, satmam” diye reddeder.
Emanuel Karasso“şimdi gidiyoruz, ama bir dahaki gelişimiz farklı olacak” diyecek kadar küstahlık gösterir.
Fakat bu reddin bedeli daha sonra ağır olacaktır.
Hal’den sonra selanike sürgün edilecektir koca sultan.
Biliyorsunuz bir daha ki gelişlerinde ellerinde Hal’ fetvasıyla gelirler.
Ne hüzündür ki 33 sene Padişahlık yapan Koca Sultanın hal’ edilişinde büyük Kur’an müfessirimizin imzası ve fetvası vardır. Zaten kendiside ölünceye kadar bu hüznünden dolayı evinden çıkamayacaktır. Ama hatayı telafi etmez.
Yahudiler, bu red’den sonra avrupa’daki Jön Türklerle temasa geçerler ve padişah aleyhine kampanya başlatırlar. Osmanlı devletini yıkmayı planlarına alırlar.
Yıl 1909 u gösterirken Sultan Abdulhamit tahttan indirilir. Yani Hal’ edilir. Tesbihin imamı yok olunca tesbihin dağılması gibi, Osmanlıya dolayısıyla padişaha ve Şeyhulislama bağlı olan dünya Müslümanları da yavaş yavaş çözülmeye başladılar.
Artık Kurtuluş savaşı, 1.Dünya savaşı ve Çanakkale savaşı kaçınılmaz olacaktır.
Osmanlıyı teslim alamayan Avrupa barbarları, bu savaşlarla başımıza gaileler açmışlardır.
İşte Çanakkale, avrupanın son barbarlığı olacaktır.
Hamilton’un kendi ifadesiyle “Çanakkale bizim için mezar olacak” dedi ve oldu.
Çanakkale durup dururken ortaya çıkmadı. Pusuya yatmış barbar avrupa’nın ve Yahudi zalimin son bir hücumu olarak pusudan çıkıp Osmanlıyı mağlup etme hamlesidir.
Onun için Çanakkale’yi anlamak, Sultan II. Abdülhamit’i bilmekle olur.
Bugün başta Filistin olmak üzere Orta doğunun bütün ülkelerinde ki meydana gelen savaşların hangi biri Osmanlı zamanında vardı. Hepsi Osmanlıdan koparıldıktan sonra yağmalandı ve kanlar artık durmaz oldu. Bundan sonra da duracağını zannetmiyorum. Bu bir kehanet değildir.
Bu raya kadar sizlere bu bilgileri aktardıktan sonra Çanakkale’nin asıl ruh yapısına geçmek istiyorum. Bir sonra ki yazıda bazı gizli ve acı hatıraları paylaşcam.