Recep KOÇAK
Çad’da açılan su kuyuları hayat veriyor
Cuma gününden beri Çad’dayız. Bir Orta Afrika ülkesi olan Çad’ın denize kıyısı bulunmuyor. Ülke adını Afrika’nın ikinci en büyük gölü iken şimdi normal büyüklüğünün yüzde 10’una kadar küçülmüş bulunan Çad Gölü’nden alıyor. Bu yüzden bazı yazarlar Çad’ı “Afrika’nın ölü kalbi olarak nitelemişler.
Çad bir dönem Fransız sömürgesi iken 1960 yılında bağımsızlığına kavuşmuş. 15 milyona yakın nüfusun yaşadığı ülkede Müslümanların oranı yüzde 60. Geri kalan kısmı ise Hristiyan ve animist topluluklar.
Yeraltı kaynakları zengin olmasına rağmen dünyanın en fakir ülkelerinden birisi olan Çad, eski batı sömürgesi diğer Afrika ülkeleriyle benzer bir hikâyeye sahip. Kaynaklar çıkarılıyor, işleniyor ama gelir çoğunlukla batılı şirketlerin kasasına akıyor.
2000’li yılların başından itibaren Çin de tüm Afrika ülkeleriyle yakından ilgileniyor. Çad, Çin’in ilgilendiği ve faaliyet yaptığı, ihaleler aldığı bir ülke.
Ülkenin yüzölçümü 1 milyon 284 bin metre kare. Ancak bu arazinin üçte ikisi çöl. Çad dünyanın en fakir ülkelerinden birisi. Ülkenin fakirliğini her alanda görmeniz mümkün. Altyapı hizmetlerinin yokluğu, eğitim alanındaki mahrumiyetler ve halkın yüzde 85’nin tarım ve hayvancılıkla uğraşıyor olması durumu anlatmaya yeter.
Kısa bir süre önce Çad’ın 100 köyünde 100 içme suyu kuyusu açmayı hedefleyen Deniz Feneri Derneği açtığı ve bağışçısını bulduğu kuyu sayısını 69’a ulaştırdı. 100 kuyu hedefinin fazla uzak olmayan bir gelecekte geçileceği görülüyor.
Çad seyahatimizde Deniz Feneri uluslararası İlişkiler Sorumlusu Yavuz İnan, Yeryüzü Mühendisleri Derneği’nden Jeofizik Mühendisi Uğur Sürmeli ve Kanal 7 Medya Grubu’ndan Mustafa Yıldız’la birlikteyiz.
Deniz Feneri’nin ilk kuyularını açtığı bölgeye gitmek için sabah saat 03’te otelden hareket ettik. 150 kilometrelik yolu üç saatte kat edebildik. Ziyaret ettiğimiz ilk kuyu Aysel ve Şerif Fındıkkaya adına oğlu Mehmet Fındıkkaya’nın açtırdığı kuyu idi. Kuyunun başına vardığımızda saatler 06.05’i gösteriyordu ve güneş henüz doğmamıştı. Geldiğimizi gören köylüler kısa sürede kuyunun başında toplandılar.
Türkiye’den bağışçılarımızın, gönüllülerimizin selamını götürdüğümüz Çadlı kardeşlerimizden bütün Türkiye’ye selam var. Hepsi şükranlarını sundu ve çok dua etti.
Gün içerisinde 20 saat boyunca bir köyden diğerine koşarcasına gittik. Zira vaktimiz azdı ve biz bu seyahatimiz süresi içerisinde Deniz Feneri’nin açtırdığı bütün kuyuları görecek, suyun aktığını görüntüleyecektik. Kuyular açıldığında ilk görüntüler elimize ulaşmıştı. Ancak ilk kuyudan son kuyuya kadar son durumun dernek yetkilileri ve gönüllülerimiz tarafından kontrol edilmesi, işler durumda olduklarının bir kez daha kayıtlara geçirilmesi hedeflenmişti. Arıza ya da bir eksiklikle karşılaşılırsa bu vesileyle tespit edilecek ve kuyuların hizmete devamı sağlanacaktı.
Köyler arasında yol yoktu ama şükür ki iz vardı. Gün boyunca iz sürerek ulaştık bir köyden ötekine. Yanımızda bölgeyi bilen bir rehber olmasa onu da yapamazdık.
Gün bitti, 20 köyde 20 kuyuyu ziyareti tamamlayıp otele döndüğümüzde saatler 23’ü gösteriyordu. 20 saat boyunca kesintisiz devam ettirdiğimiz çalışmalar her birimizin yüreğine su serpmişti. Zira bütün kuyularımız çalışır durumdaydı. Bağıcılarımızın sadakayı cariye hükmündeki hayır kapıları sonuna kadar açıktı ve ülkemizden binlerce kilometre uzaktaki Afrikalı kardeşlerimize hizmet devam ediyordu.
Kuyunun açıldığı her köyde özellikle de kadınlar, çocuklar ve yaşlılar kilometrelerce uzaktan yağmur birikintisi su taşımaktan kurtulmuştu. Açılan kuyular köyün merkezi haline gelmiş, suyun olduğu her yer canlanmıştı.
Seyahatimiz boyunca Çad’da Deniz Feneri’nin açtırdığı son kuyuya kadar ziyarete devam edeceğiz inşallah. Türkiye’den selamları iletecek, Çadlı kardeşlerimizin selam emanetlerini ve dualarını da biriktirip sahiplerine ulaştıracağız.
Çad insanı “Selamün aleyküm”le başlayan selamlaşmayı içine sindirmiş, yaygınlaştırmış. “Aleyküm selam” dedikten sonra onların ilk sözleri “elhamdülillah” oluyor. Hepsinin yüzleri gülüyor ve hep hareket halindeler. Çevreleriyle, hayvanlarıyla meşgul oluyorlar.
Gece saat 20’de son kuyuyu ziyarete gittiğimizde köyde bir grup çocuğun yaktıkları ateşin başında bir şeylerle meşgul olduklarını gördük. Sonra da ne yaptıklarını sorduk. Elektriği olmayan köyde, ateşin aydınlığında Kur’an-ı Kerim okuyorlardı. Gördük ki, yaşlı çocuk onların hepsinin Kur’an-ı Kerim’le bağları çok güçlü. (Onlara yardım gönderen, götüren bizler bu yönümüzü gözden geçirmeli, durumumuzun muhasebesini ciddi ciddi yapmalıyız.)
Çad’a dair ilk izlenimlerimizi ve paylaşımlarımızı burada noktalayalım. Ekip arkadaşlarımızın iyi haberlerini sevdiklerine iletiyorum. Bütün Deniz Feneri bağışçılarına ve gönüllülerimize Çadlı kardeşlerinden çok selam ve dualar var. Ne mutlu onlara. Adlarını bilmedikleri, yüzlerini görmedikleri kardeşleri onları hayır dualarında anıyor.
Çad, diğer kardeş coğrafyalar gibi gönül coğrafyamızın baş köşesindeki yerini hep korumalı. Bu ülkenin fakir ve yetim çocukları her daim aklımızda ve yüreğimizde olmalı.
Vesselam.
recep.kocakk@gmail.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.