xxx95
Biz ne yapıyoruz, neler yapmalıyız?
Her şey düşünme, tasarlama, planlama ve çalışma ile başlar.
Biz genel olarak ne yapıyoruz, neleri tasavvur ediyor, neleri çalışıyoruz?
Biz öncelikle "düşünüyor", "tasarlıyor", "tasavvur ediyor" ve "çalışıyoruz"...
Biz şimdi "Adil Düzen"i ve "Adil Ekonomik Düzen"i düşünüyor ve "tasavvur" ediyoruz. O düzen kurulduğunda gerçekleşecek olan nimetli, bereketli, saadetli ve adaletli hayatı düşünüyor ve tasavvur ediyoruz; kırk yıldır bunun ilmî çalışmalarını yapıyoruz...
Ama o düzen geldiği zaman ayrıca bizim bugün tasavvur edemediğimiz daha başka pek çok nimetlerle karşılaşılmış olunacaktır.
Nasıl 2000'li yılların hayatı geçmişe göre tamamen farklıysa, bundan yüz sene evvel kimse bugünkü dünyayı tasavvur edememişse; bugünden gelecekteki genel olarak "Adil Düzen" ve özel olarak "Adil Ekonomik Düzen"in ekonomik, siyasi ve sosyal hayata yapacağı değişimi ve katkıları da tam olarak tasavvur edemiyoruz.
Anlattığım meseleyi biraz daha açarak örneklerle açıklamaya ve anlamaya çalışalım.
Mesela, bundan yüz-yüz elli sene önceki hayatı ve bugün ulaşılan seviyeyi düşünelim.
- Yüz, yüz elli sene kadar önce, insanlar bulundukları yerin en çok 500 metre ötesine seslerini duyurabilirlerdi. Şimdi uzayda veya Ay'da olsalar bile, birbirleriyle konuşabiliyor, hattâ görüntülü olarak görüşebiliyorlar.
- Bundan yüz elli sene evvel, en çok saatte 30 kilometre koşan ata veya başka bir binek hayvanına binebiliyorlardı. Şimdi, belli hazırlıklar tamama erdikten sonra, birkaç gün veya bir hafta sürmüyor, Ay'a veya uzayın başka bir yerine bile gidebiliyor ve oralarda günlerce, haftalarca, hattâ aylarca kalabiliyorlar.
- Bundan yüz sene evvelinde, fenerle yapılan aydınlatmada ancak birkaç 100 metreyi aydınlatıyorlardı. Şimdiki aydınlatma teknolojisi sayesinde ise geceler adeta gündüz gibi olmuştur. Şehirde doğup büyüyenler o günleri bilmezler ama biz yaşımız gereği her iki hayatı yani elektriksiz ve elektrikli hayatı yaşadık. Herkes bir müddet dağ başındaki yaylalarda kampa gidip o elektriksiz ilkel ve doğal hayatı yaşamalıdır.
- Bugün bilgisayarla yazıyor, yazdıklarımızı istediğimiz yere mail ile ulaştırıyoruz. Oysa geçmiş zamanda yazı makinesi bile yoktu. Yazılacaklar kâğıda elle yazılır, İstanbul'dan Ankara'ya mektup bir haftada ulaşamazdı. Mektubun cevabı ise haftalar sonra gelirdi. Ülkeler arası haberleşmede ve ABD gibi deniz aşırı ülkeler için ise birkaç ay beklemek gerekirdi.
"Teknoloji"de gerçekleşen bu inkılâbı insanların geneli "düşünmüş, tasarlamış, tasavvur etmiş ve beklemiş" değildi ama o beklenmeyen ve düşlenmeyenler oldu.
Geçmişte bunlar olduysa, olabildiyse; gelecekte de neden olmasın?
İşte, genel olarak "Adil Düzen" ve özel olarak "Adil Ekonomik Düzen" geldiğinde, bugünkü Batı uygarlığında sadece "teknoloji"de olan ilerlemeler değil:
- YÖNETİMDE/SİYASETTE de durum böyle olacaktır...
- ÜRETİMDE/EKONOMİDE de böyle olacaktır...
- SOSYAL HAYATTA da böyle olacaktır...
- İLMÎ ÇALIŞMALARDA da olacaktır...
"Adil Düzen Medeniyeti"nde genel durum tamamen değişecek, bugün için kahir ekseriyetin hiçbir şekilde düşünmediği, düşlemediği, tasavvur bile etmediği "nimetli, bereketli, saadetli ve adaletli ileri hayat seviyesi" ortaya çıkacaktır. İnsanlık "dinî, ilmî, iktisadî, siyasî ve sosyal alanlarda" bugüne kadar ulaşamadığı merhalelere ulaşacaktır.
Millî Görüşçüler olarak biz böyle düşünüyor, böyle tasavvur ediyor ve insanlık saadetinin gerçekleşmesi için var gücümüzle çalışıyoruz... Siz de bu hayırlı çalışmalarda gücümüze güç katmak istiyorsanız; buyurun gelin, birlikte çalışalım...