Şükrü KIRBOĞA
Birlik ve Beraberlik
Adalet ve saygıdan yoksun bir toplumun; geleceğinde hüsran, nedamet, gözyaşı, hüzün, keder… Şefkat ve sevgiden uzak, birlik ve beraberliğini yitirmiş toplumda ise esaret vardır.
Özgürlüğünü kayıp etmiş bir toplumun milli duygu ve öz benlik gibi kutsal değerlerinden söz etmeye hakkı yoktur. Bu duygular, özgürlük elde edildiğinde bir değer bir mana ifade eder yada özgürlüklerin elde edilmesinde bir ivme itme gücü sağladıkları zaman anlam kazanırlar. Biz genç nesiller olarak; özgürlüğün temel öğelerinden biri olan toplumsal birlik ve beraberliğin sağlanması ve onun devamı için kadın, erkek, genç, ihtiyar ve ülkemizde yaşayan Türk, Kürd, Arab, laz, Çerkez Alevi Suni tüm değerlerimizle el ele verip tek vücut olarak çalışma zorunluluğunda olduğumuzu unutmayalım. Bu birlik ve beraberliğe dün olduğu kadar bugün, bugün olduğu kadar da yarınlarımızda da ihtiyacımız olacaktır. Bulunduğumuz bölge, geçmişte kurduğumuz medeniyetler ve yaşadığımız dini duygular itibarı ile; bizim bu birlik ve beraberliğimizi gerek dışardan ve gerekse içerden çekemeyenler olacaktır. Gençlerimizi, Kızlarımızı, Öğrencilerimizi, Saf iyi niyetli insanlarımızı bazı düşünceler kendi emelleri doğrultusunda kullanmak isteyeceklerdir. Bu dağılmışlığımızı kendi siyasi menfaatleri doğrultusunda kullanmak isteyen zihniyetler, daima ayakta olup, bizim dağılmışlığımızdan faydalanıp, bizim sefil ve zavallı duruma düşürmenin gurur ve kıvancı içersinde olacaklardır. Bu durumdan faydalanmaya çalışacaklardır.
İdeolojileri ve düşünceleri ne olursa olsun! “böl parçala ve yönet” düşüncesinde olanların oyunlarına gelmememiz lazım. Unutmayalım ki bizim mefkuremiz, yaşadıkça bizimle yaşayacaktır. Bunun dışında söylenenler boş ve anlamsızdır. Biz bizle, Türk’ün Kürtle, Kürd’ün Arapla,lazın gürcü ile, Vatanımız daki tüm etnik gruplarla tüm insanlarımız birbirleri ile barışık ve dayanışma içersinde olurlarsa; mutlu gelecek bizimle olacaktır.
Yaşamımızın hiçbir döneminde şövenist duyguların etkisinde kalarak geleceğimizi yönlendirmeye çalışmayalım. Geçmişin övüncü ve özentisi içinde şan şöhret peşinde koşup hayatımızın akışında desinlere yer vermeyelim. Kendimizi başkaları değil, kendimiz olarak örmeye çalışalım. Yaşamımızla geçmişin aynası olduğunu, geleceğin de temel taşı olacağını unutmayalım.
“ Mezar taşı ile övünülmez derler” geçmişi sembolize eden o taş, temiz ve sağlam ise, yapılacak yeni yapıtın temeline konur. Bu taş üzerinde inşa edilecek bina görkemiyle kendini, temeliyle geçmişini yaşattığını unutmayalım.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.