xxx52
Birlik gücü arttırır
Akif merhum ne güzel söylemiş: Müslümanlık sizi gayet sıkı, gayet sağlam,
Bağlamak lazım iken, anlamadım, anlayamam,
Ayrılık hissi nasıl girdi sizin beyninize?
Fikr-i kavmıyyeti şeytan mı sokan zihninize?
Girmeden tefrika bir millete düşman giremez
Toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez.
İşte Fas, işte Tunus, işte Cezayir, gitti!
İşte Irak'ı da taksim ediyorlar şimdi.
Bu mısralar 1913 yılında yazılmış. Bir asır sonra aynı noktadayız. Mazlum ve mağdur İslam topluluklarını güçlü ve zalim uluslar eziyorlar, sömürüyorlar, istedikleri gibi yönetiyorlar. Gazze'ye ilaç ve yiyecek dolu bir gemiyi bile göndermeye muvaffak olamıyoruz.
Niçin?
Kim ne derse desin, bu sorunun cevabı şudur: "Gücümüz yeterli olmadığı için!"
Bu gemiyi Çin, Rusya, ABD göndermek isteseydi gönderemez miydi?
Çare birleşerek, değerlerimizin önderliğinde çağdaşlaşarak, çalışıp üreterek güçlenmektir.
Allah Teala İslam ülkelerine her türlü nimeti, zenginlik imkanlarını esirgemeden vermiş; ümmetin parçaları bir şekilde birlik oluştursalar, imkanlarını ve güçlerini birleştirseler dünyanın en güçlü milleti olurlar. Ve bu millet (ümmet) gücünü ancak meşru olan çerçeve içinde kullanabilir; kimseye zulmedemez, başkaları zulme sapmadıkça, saldırmadıkça, kesin bir tehlike oluşturmadıkça dünyada barışı hakim kılar. Bu barış "İslam barışı"dır; bu barışın ayakları "adalet, merhamet, hürriyet ve muhabbet"tir.
Bakın Gannuşi ne diyor:
"Arap dünyasındaki bu devrimler ve değişimler halklar arasında birlik ruhunu yeniden canlandırdı. Mağrib ülkeleri (Kuzey Afrika), diktatör rejimlerin engeli olmasaydı birleşmeye en münasip halklardı. Bu demokratik devrimlerden sonra halkların rüyaları yeniden ortaya çıktı...
Birleşmek için siyasi, toplumsal ve kültürel bir engelimiz yok. Her iki ülkenin vatandaşlarının kahir ekseriyeti aynı ırktan, hepsi Müslüman ve yine hepsi Maliki mezhebinden. Tarihimiz, medeniyetimiz ve maslahatlarımız zaten bir."
Bu doğru ve güzel sözlere şunu eklemek isterim:
Birleşmeye Mağrib ülkelerinin çağrılması halihazır şartlarda en uygun ve kolay olabileceğindendir. Yoksa Gannuşi'nin maksadı en geniş çerçevede "İslam birliği" olmalıdır.
İslam dünyasında olup bitenleri yakından takip eden ve bilgi sahibi olan bir zatın "Arap baharı"nı, ABD ve benzerlerinin büyük oyunu olarak değil, diktatörleri yıkmak için harekete geçen mağdur Müslümanların isyanı olarak değerlendirmesi kale alınması gereken bir değerlendirmedir. Bazı yazarların diktatörlere ve onların yüzünden insanların maruz kaldıkları acılara, zararlara hiç iltifat etmeksizin ısrarla "bu isyanlar dışarıdan planlandı, büyük oyun, yine büyük oyuncular kazanacak" demeleri –bir uyarı olarak değerli olmakla beraber- daha ziyade oyuna katkı sağlıyor. O büyük oyuncuların nice oyunları başlarına bela oldu, kontrollerinden çıktı ve amaçlarının tersine gelişti. Yardım edelim de bunlar da öyle olsun.