Naim ÖZGÜNER
BİLİNÇALTI YA DA ŞUURALTI
Naim ÖZGÜNER 29.05.2015
Bir çocuk doğduğunda en az 400 defa “yapamazsın, beceremezsin..” sözünü işitiyor. Ve bu sözü bilinçaltına kaydediyor. Bu olumsuz şartlanma insan zihnini kötü ve olumsuz yönde etkiliyor.
Çocuğunuz şunu bunu ve ya şu dersi hiç sevmiyordur. Muhakkak çocuğunuzun bilinçaltına yerleştirilmiş ve yer etmiş o ders hakkında unutamadığı bir hatırası, bir izi vardır. Yoksa dersin hiçbir suçu yoktur. O zaman bir taraftan çocuğun dünyasına girerek o hatıraları dinlerken, diğer taraftan çocuğun güzel hatıralarını anlattırarak sevmediği ders ile bağlantı kurulması gerekir. Bunun için de çocuğun tamamen gevşemiş, alfa konumunda olması gerekir.
Çocuğunuz her hangi bir dersin ödevini yapmaya çalışırken yapamıyorsa, ebeveyn olarak sinirlenip kızmayın, hele hiç tokat atmayın. O zaman çocuk hiç farkında olmadan çocuğun bilinçaltında yapamadığı dersiyle azar ve tokat arasında bağlantı kuracaktır. Bu da çocuğun o dersi sevmemesine ve yapamamasına neden olacaktır.
Bir hatıra: Antony Robbins diyor ki: “Annem bana sigarayı nefret ettiren kadındır. Bir gün annem, oğlum sigara içmek ister misin? diye sordu. Ben de Evet dedim. Bir hafta kavanozun içinde beklemiş, ıslanmış, iğrenç kokan sigarayı verdi ve “içeceğin şeyin kokusunu al” dedi. İçimde öyle bir bağlantı oluştu ki ne zaman sigara görsem midem bulanıyor.”
Okulda öğretmen ders anlatırken öğrencilerin dersi daha iyi anlayabilmeleri ve kavrayabilmeleri için dersin konusundan daha ziyade dersle ilgili çocukların aklında kalabilecek bilinçaltına kolaylıkla alabilecek hikayeler anlatılarak derse başlansa, çocuklar hikayeyle ders arasında bir bağlantı kuracaklarından dersi daha kolay ve zevkli anlayacakları muhakkaktır. Zaten öğretmenin de gayesi bu değil midir?
Cami hocaları, vaizler, Cuma günleri camide va’z ederken işleyecekleri mevzuya uygun yaşanmış hayat hikayeleriyle, olmuş hadiselerle desteklemiş olsalar, camiye gelen insanların çoğunun aklında hem o günkü konu kalır hem de anlatılan hikayeler unutulmaz. Ama çoğu anlatımlara bakıyorum da felsefe, edebiyat, laf çokluğundan ileri gitmiyor. İnsanlar da anlatılan şeyleri daha camiden çıkmadan unutuyorlar ya da etkisi kalmıyor. Mevzuyu bilinçaltına yerleştirmek için ibretli hayatlarla desteklenmelidir, çünkü hayatın içindeyiz, nerede, ne zaman, ne şekilde bizim de karşımıza çıkacağı belli değildir.
Bir hatıra: Zafer Akıncı diyor ki: “Bir öğrencim var. Psikoloğa götürmüşler, IQ testinde geri zekalı olduğu tespit edilmiş. Halbuki IQ testi, zekanın tümü için yapılan bir test değil, sadece sayısal ve sözel zekayı ölçüyor ve her insanda 20 ye yakın zeka türü var. IQ testi sonucu geri zekalı olduğu söylenen çocukla çalışmaya başladık. Ona 10 tane kelime verip “say” dedim. “Hocam biliyorsunuz bunu sayamam” dedi. Perişan olmuş çocuk, ailesi de kendisi de geri zekalı olduğuna ikna edilmiş. İki buçuk ay özel bir çalışma yaptık. Şimdi bana diyor ki; “Hocam dünya hafıza şampiyonasına nasıl başvurabilirim?”
Yıllar önce radyoların dinlenme revacında olduğu bir dönemde ulusal yayın yapan radyolarda programcılık yaptığım dönemlerde bir çok arkadaşa özgüvenini kazandırarak programcılığa alıştırdığımı hatırlıyorum. “Hocam, ben yapamam, takılırım, unuturum, heyecandan nutkum tutulur” gibi şuur altına yerleşmiş ve özgüvenini kaybetmiş bir vazgeçilmişlikle stüdyoya beraber girip “yapabileceksin, kimse doğuştan öğrenmedi, anlatacaklarına odaklan, kimseyi düşünme, karşındaki tonmastere anlatır gibi konuş…” gibisinden telkinlerle bilinçaltına yerleşmiş olumsuzlukları yok etmeye çalıştım. Şimdi mi? Hepsi birer profesyonel programcı oldular. Aynı uygulamayı direksiyon öğrettiğim arkadaşlarla da paylaştım. Sonradan öğrendiler ki hiçbir şey zor değil ve yapılamayacak değilmiş. Ama biraz özgüven lazım biraz da sizin onlara cesaret vermeniz lazım. Söyler misiniz Allah aşkına hangi birimiz kaza yapmadan, arabayı çarpmadan araba kullanmasını öğrendik?
Çocuklarınıza önce özgüven kazandırın. “Yapabilirsin, başarabilirsin” diyerek telkinde bulunursanız çocuk bunu bilinçaltına alacak ve öyle inanmaya başlayacaktır. Denemeden yapmadan kazanıp kaybedeceğimizi bilemeyiz. Oysa veliler çocuklarının bilinçaltına “yapamazsın, aptal, sen ne anlarsın, geri zekalı” gibi sözlerle dolduruyor. Sonra beyin şartlanıyor bu sözlere. Çocukta ben buyum diyerek durumunu kabulleniyor. Önce ebeveynler, sonra öğretmenler çocuğun hayatını karartıyor. Öğretmenler ve ebeveynler beynin nasıl kullanılması gerektiğini, bilinç ve bilinçaltının ne olduğunu çok iyi bilmeleri ve tanımaları gerekir.
Ebeveyn ve öğretmen çocuğun kulağına hitabedince, “anlattım, söyledim, ikaz ettim, duymadın mı?” diyor. Halbuki kulak bir vasıtadır, önemli olan beynin duyması ve kabul etmesidir.
Bilinçaltının bazı temel özellikleri hakkında şunları söyleyebiliriz: -Bilinçaltı bir bilgisayar programı gibidir. Kendisine yüklenenler hakkında doğru yanlış değerlendirmelerde bulunamaz. –Genellemeler yapar. Mesela bir çeşit yemeği tuzlu yediyse aynı cins yemeklerin hepsinin tuzlu olacağını düşünür. –Dününden ve yarınından ziyade bugününü yaşar. –Bilinçaltı değişimi başkalaşımı istemez. Hep olduğu gibi kalmayı ister. Yeni bir şeyi kabul ettiremezsiniz. Yeniyi kabul ettirmek eskiyi terk ettirmekten zordur. –Rüya sembol ve resimlerle hayatını düzenler. Tepkileri daha çok bunlaradır.–Bilinçaltının sınır yaşı 5-6 dır. Bu yaşa kadar verileri kaydeder. Daha sonra kayıtlar dolar. Yeni kayıtları kabul ettirmek için ısrarlı çalışmak gerekir. –Başka insanların bilinçaltlarından da etkilenir. Fakat şaka-espri anlayışı yoktur. Söylenen her şeyi ciddi olarak kabul eder. –Duygusallığı yoktur. Ama duyguların enerjisinden etkilenir. –Israrcı ve sabırsızdır. Hemen olmasını ister. İstediği hemen olmasa ısrara devam eder. Zararlı zararsız ayrımını yapmaz. Yoğun isteği vardır. Birçok kişinin kendisine zarar veren ilişkilerine, alışkanlıklarına devam etmesinin altında bu vazgeçilmezlik vardır. Eğer bilinçaltını değiştirmek istiyorsanız o insana mantıklı izahlar yapmalısınız ve ısrar edici olmalısınız. –Bilinçaltı nefret gibi olumsuz durumları duyguları, fikirleri kayıt eder. Zan ile yakın alakası vardır. Uygun bir ortam olduğunda ortaya çıkartır döker. Gizli kıskançlığı vardır. Kıskançlıklarını zamanı geldiğinde silah olarak size kullanır -Bilinçaltının zihin yapısı 5 yaşındaki çocuk gibidir. Onun için ona sade açıklamalı mantıklı ve ısrarlı açıklamalar gerekir. –Bilinçaltı birçok duyguyu detaylı olarak saklar. İhtiyaç halinde bilgileri kullanır.–Tekrarlarla bilinçaltına geçen davranışlar ve bilgiler, onun için vazgeçilmez olur. Olmazsa olmazlarıdır onun için. Daha sonra bilinçli akılla düşünemez olur. Reklamların defaatle tekrarı bunun kabulü içindir. Netice bilinçaltı dediğimiz yani şuuraltı düşüncesiyle değil, bilinçli tercih önemlidir.
e-posta: naimozguner81@gmail.com www.naimozguner.com