Finans krizinden kurtulmak için ABD yönetiminin hazırladığı 700 milyar dolarlık paket ikinci kez reddedilirse ne olabilir? İnsanlar paniğe kapılıp paralarını çekmek için bankalara hücum eder ve hesaplarını boşaltmaya başlar. Çünkü bütün birikimleri risk altına girmiştir. Çünkü hangi finans kurumunun yarın sabaha nasıl çıkacağını kimse bilmemektedir. Çünkü kriz yolsuzluğa dönüşmüştür. Şu an için herkes vergi mükellefini, devleti ne kadar soyabiliriz yarışına girmiştir. Aslında 700 milyar dolar hiçbir şeye çözüm olmayacaktır. Miktar vergi mükelleflerinden alınıp krizin gerçek sorumlularına verilecektir. Bu oylamada kabul edilse bile kısa süre sonra bu gerçek anlaşılacak, paketin işe yaramadığı görülecek, yeni paketler devreye girecektir. İnsanlar bankalara hücum ederse bankalar hesapları dondurur. Bankacılıkla ilgili aslında kimsenin hatırlamadığı o olağanüstü yasalar devreye girebilir. Hesapları dondurulanlar deliye döner. Yer yer gösteriler başlar. Bir çeşit ayaklanma çıkar. Sıkıyönetim yasaları devreye girer. Şimdi kimse bu konudaki değişiklikleri, hazırlıkları da hatırlamayacaktır. Ama bur kaç yıldır o hazırlıklar neredeyse günü gününe bu köşede tartışılmış, sorgulanmıştır. İzleyenler bilecektir. Olağanüstü şartlar ortaya çıkar, sıkıyönetim yasaları devreye girerse öncelikli olarak kimse hesabından belli miktarın üstünde para çekemeyecektir. Sıkıyönetim ilan edildiği anda polisin ve askerin yapacağı çok da bir şey olmayacaktır. Pazartesi günü ABD tarihinde ilk kez ordunun iç güvenlik için harekete geçirildiğini duyurmuştum. Bu görevlendirme 1 Ekim'de başladı. Sıkıyönetim ve olağanüstü hal durumu krizin artık başka bir hal aldığı anlamına gelecek, ekonomik kriz tamamen sistem krizine dönüşecek. Paketten sonra ABD petrol fonları için Körfez ülkelerine çok şiddetli baskılar yapmaya başlayacak. Bu baskıların çatışmalara, savaşlara yol açması ihtimali var. Bu ülkelerin tehdit edilmesi ya da kendi bölgelerinde oluşturulacak tehdit yüzünden ABD'nin askeri gücüne muhtaç hale getirilmesi beklenebilir. Paket kabul edilirse de sonuç çok değişmeyecek. Çünkü bu paketin verdiği rahatlık kısa sürecek. Yenileri gelecek. Çünkü çözüm şekli bu değil. Bu, krizin daha gerçek anlamıyla tanımlanamadığını gösteriyor. Yani, yukarıdaki gelişmelerin olma ihtimali yüksek! Bunları neden yazıyorum? Çünkü:
ABD liderlik rolünü siyaseten kaybetmişti. Şimdi ekonomik olarak da kaybediyor. Tek ayakta kalan ordu. Bakalım bu konuda ne sürprizler yaşanacak? Alman Maliye Bakanı'nın ABD ekonomik liderliği kaybedecek sözü 1929 krizinden bu yana en büyük gerçeği ortaya koyuyor. Krizden kurtulmak için ABD liderliğinin dışında bir küresel ortak mekanizma teklif ediliyor. Çünkü hiçbir devlet ulusal programlarla bu krizden kurtulamayacak. ABD bile. Ama gariptir, ortak mekanizmayı önerenler de bugünkü krizin sorumluları olan o azgın azınlık. Yeryüzünün dokunulmazları yani. Bu günkü hal şöyle tanımlanabilir: Herkes nefesini tutmuş, çöküşü bekliyor! Tokyo'dan Buenos Aires'e kadar bütün ülkeler, krizin nasıl bir dünya sorununa dönüştüğünü izliyor. Sadece emlak sektöründeki krizin büyüklüğü ABD'de yaklaşık 10 trilyon dolar. Dünya genelinde ise 40 trilyon dolar. Ama olay emlak boyutunu çoktan aştı, finans boyutunu da aşmak üzere. Burası çok önemli. 21. yüzyılın dünyasını inşa edecek bir kriz bu. ABD hiçbir şekilde krizin üstesinden gelemeyecek. En azından bu paketlerle. 20 milyar dolarlık gücü olan bir banka 600 milyar dolarlık güç gösterisine giriyorsa devletlerin bunun üstesinden gelme şansı yok. Mesela Fortis kendi gücünün 33 katı fazlasına hükmediyor. Belçika ekonomisinin üç katı bir büyüklük bu. Bu yüzden paketler ancak geçici nefes almalara yarayabilir. Amerika'yı Çin, Japonya, petrol ülkeleri finanse etmezse, Avrupa'yı Rus kaynakları beslemezse bu iki merkez ayakta kalamayacaktır. Krizi finans krizi gibi görmek bizi en büyük yanılgıya itecektir. Şu anda olan öncelikle Amerikan Yüzyılı'nın, bizim bildiğimiz dünya düzeninin sonunun gelişidir. Yazının başındaki ihtimaller kimseyi şaşırtmasın. Kimse bunları abartılı bulmasın. Kriz şu ana kadarki seyriyle bile Amerika'nın bütün güvenini sarstı, ikna yeteneğini ortadan kaldırdı, dünyadaki Amerika inancını yerle bir etti. Yani yapacağını yaptı. Bundan sonrası ekonomi ötesi kriz olacaktır.
Bakın İngiltere Kilisesi herkesi hazırladığı ekonomik kriz duasına çağırıyor: Tanrım, tüm dünyada sulh ve sükunetin bozulduğu günlerde yaşıyoruz. Fiyatlar yükselirken, borçlar artarken, bankalar batarken, işler kaybedilirken huzuru bize hediye et. Korkularımızda bizi yalnız bırakma, dualarımızı duy, karanlıkta ışık ve ayağımızın altından kaymakta olan kumun içinde bize manevi güç ver..