Aydınlarla halk arasında algılama farkı mı var?

 

12 Mart 1971 darbesinin merhum ve maktul Başbakanı Nihat Erim'le Cumhuriyet için röportaj yapıyordum.
Özetle şöyle demişti:
- Türkiye'de istikrarı sağlamak için okumuş kesimleri tatmin etmek gerekiyor. Bunun için bütün lise mezunlarına maaş verilmesi için bir plan hazırlıyorum. Okumuşların işsizliği ülkede siyasi istikrarı tehdit ediyor.
O dönemde şimdiki kadar çok üniversite mezunu olmadığı için "Okumuş kesimler" denildiği zaman akla lise mezunları gelirdi.
O günden bugüne tabii ki çok şey değişti.
Ama biz gazetecilerin de içinde bulunduğu "Okumuş kesimler"in Türkiye'ye ve dünyaya bakış açısı fazla değişmedi.

Farklı gündemler
Görev yaptığım çeşitli gazetelerde yazı işlerinde çalışan arkadaşlarımla sohbet ettiğimiz zaman konuştuğumuz konularla, gazete sayfalarına yansıyan konular arasındaki fark hep beni şaşırtmıştır.
Diğer mesleklerdeki insanlar gibi biz gazeteciler de aramızda konuştuğumuzda, diğer insanların gündemlerindekinden farklı konulara takılmayız.
Evliysek çocuklarımızı hangi okula göndereceğimizi, tatilde nereye gidebileceğimizi, birikmiş paramız varsa bir otomobil alıp alamayacağımızı, gördüğümüz filmleri falan konuşuruz.

Farklı manşetler
Genel olarak toplumda refah artıyorsa, bu bizim hayatımıza da yansır. Ekonomik krizler bizi de etkiler. İşi kaybetme ve geçim sıkıntısına düşmek gibi tehditler bizim de gündemimizin ana konularıdır.
Bu konuşmalarda siyasetin magazinlik yanları eğlencelik olarak yer alır.
Ne var ki ertesi gün bizlerin hazırladığı gazetelerin manşetlerinde anayasa üzerinde çeşitlemeler, iktidar-muhalefet gerginlikleri, rejim tartışmaları gibi konular vardır.
Kendi hayatımızı da, geniş halk kitlelerinin yaşamlarını da doğrudan ilgilendiren ve aramızda konuştuğumuz konuları, gazete sayfalarına aktarılmaya değer bulmayız.
Bu nedenle de genel seçim sonuçları açıklandığında bu bizim için hep sürprizlerle dolu olur.
Aramızdaki konuşmalarda alay konusu olan ama gazete sayfalarında şişirdiğimiz siyasetçilerin seçim yenilgileri bizi nedense şaşırtır.
Yaşamımıza da yansıyan ama gazete sayfalarına asla aktarmadığımız olumlu gelişmeleri seçmen oy vererek desteklerken, biz bu sonucu halkın bilinçsizliğinin kanıtı olarak değerlendiren yorumlar bile yaparız.
Bu böyle geldi böyle gidecek.

Önemli farklılıklar
Ama tabii ki bazı farklılıklar da var.
Şimdi televizyon dizilerindeki yıldızların özel yaşamlarının da okurlarımızı fazla ilgilendirdiğini varsayıyoruz.
Diğer bir büyük farklılık da "Medyanın gücü"nün de, "Aydınların tatminsizliği"nin de siyasetin yönünü fazla etkilemediğinin Ankaralılar tarafından da anlaşılmış olmasıdır.
Bu açıdan bakılınca siyasetin yönü ve geleceği açısından tek başına "Washington'un tatminsizliği" tüm Türk aydınlarının tatminsizliğinden daha ağırlıklı etkendir.

Önceki ve Sonraki Yazılar