xxx95
Atomik yapılanma 1
Bundan önce yazdığım 'semt işletmesi' ile 'semt ve bucak yapılanması' yazılarımla birlikte (beş yazı), bugün anlatacağım meselenin daha iyi anlaşılması veya meramımı daha iyi anlatabilmek amacıyla, bugünkü yazıma farklı bir giriş yapacağım.
Eski Yunan'da kâinatın 'atomlar'dan mı, yoksa 'suret ve heyula'dan mı yaratılmış olduğu hususunda uzun tartışmalar olmuş.
Sokrat, Eflatun ve Aristo; kâinatın bir heykel maddesi mum gibi olduğunu, Tanrı'nın ona şekiller vererek oluşturduğunu ileri sürmüşler. İslâmiyet'in gelişine kadar bu anlayış hakim olmuş. Birinci görüş böyle.
İkinci görüş sahipleri ise; kâinatın parçalanmaz en küçük parçacıklardan oluştuğunu, bunların uygun şekilde örülmesiyle kâinatın var olduğunu savunmuşlar.
İslâm filozofları suret ve heyulayı benimsemişler, buna karşılık kelamcılar ise atom teorisini benimsemişler; 'atom teorisi' İslâmiyet'te o kadar kesin bir şekilde yerini bulmuştur ki, zamanla suret ve heyula unutulmuştur.
Batı'da gelişen ilimler gelişmeleri hızlandırdı. Araştırmacılar önce 'hücre'yi buldular. Canlının suret ve heyuladan değil, canlılık atomlarından oluştuğu mikroskopla kesin olarak ispatlandı. Sonra kimyada da 'atom teorisi' gelişti. Bugün bütün cisimlerin molekül, elektron ve çekirdeklerden ibaret olduğunu bilmeyen yoktur. Batı'da 'atom teorisi' o kadar ileri gitti ki, ışığın da atomlardan olduğu ispatlandı. Asıl şaşılacak şey; mekân ve zaman da atomlardan oluşmaktadır. Mühendisler bugün bütün sorunlarını en küçük parça metoduyla çözerler. Şekil ve yükler ne kadar karışık olurlarsa olsunlar, eğer bilgisayara özellikleriyle yüklenebiliyorlarsa, bilgisayar onu en küçük element metoduyla çözer ve size verir. Başka çözüm yolu da yoktur.
Bir ordu da düşmanlarına karşı yaptığı savaşı atomik yapılanma yoluyla kazanır. Üç kişiye 'tim' denir. Üç dört tim birleşir 'manga' olur ve bu usulle 'takım, bölük, tabur, alay, tugay, tümen, kolordu, ordu' meydana gelir. İşte böyle sistematik bir şekilde organize olan ordular, ondan sonra böylesi atomik bir organizasyona sahip olmayan kendilerinden yüz misli kalabalıları bile hemen hakimiyetleri altına alırlar.
Demek istediğimin özü ve özeti odur ki; bundan önce yazdığım 'semt işletmesi' ile 'semt ve bucak yapılanması' yazılarımla birlikte, bundan sonra yazacağım bir-iki yazı, işte bu 'atomik sistem/düzen' nazarı itibarı alınarak okunmalıdır. Öyle yapılırsa anlattıklarım daha kolay ve daha iyi anlaşılır.
Ülkedeki 'terör sorunu' gerçekten ve samimi olarak çözülsün istiyor muyuz?
O zaman 'atomik sistem/düzen' esasları içinde örgütlenmeliyiz.
Yığın, sürü, kuru kalabalık olmaktan çıkmalıyız.
Derin gaflet uykusundan uyanmalıyız.
Ülkemizin ve halkımızın 'ekonomi ve işsizlik sorunlarını' çözmek mi istiyoruz?
Derhal 'atomik örgütlenme sistemi' esasları içinde örgütlenmeliyiz.
Yığın, sürü ve kuru kalabalık olmaktan çıkmalıyız.
Devletimizi yıkılmaktan kurtarmalıyız.
'Adil Düzen' ve 'Adil Ekonomik Düzen' bunları on yıllar öncesinde ortaya koydu.
İlgililer, ilgilenmesi gerekenler, nice insanlar ve bir kısım halkımız ne yapıyor?
'Adil Düzen/ Adil Ekonomik Düzen'in bu çözümlerinden yararlanacaklarına...
Hangi akla hizmet anlayışıyla bilinmez; karşı çıkıp onunla hâlâ savaşıyorlar!!!
Atomik yapılanma sisteminin önemli detayları gelecek yazıda...