Av. Mehmet YALÇINKAYA

Av. Mehmet YALÇINKAYA

ANNELER GÜNÜ

Annem vefat edeli otuz iki seneyi geçti. Orta üçüncü sınıfa gidiyordum. Benden küçük ilkokul beşe giden kız kardeşim ile birlikte ne yapacağını bilmeyen beşkardeştik. Ağabeyim nişanlı, ablalarım liseye gidiyor, küçüğümle beni bir tarafa bırakın büyüklerimin bile anne sevgisi ve şefkatine en çok ihtiyaç duyduğu dönemlerdi.

Bir insanın hayattaki en büyük desteğinin anne olduğunu her geçen gün daha çok anladığım otuz iki yıl geride kaldı. Bir otuz iki yıl daha yaşayacak olsam, anne özlemimi dindirecek, annesiz geçen günlerimi avutabilecek bir şeye sahip olur muyum bilmem.

Öğretmen olduğum yıllarda öğrencilerime her fırsatta anne-babalarına saygıda kusur etmemeleri gerektiğini anlatırdım. Hele anneye! Kokusunu unutamadığınız o güzel saçların, elleri kınalı, gözleri yaşlı o dağ gibi imanlı kadınların hakkı nasıl ödenir? Mümkün mü böyle bir şey!

Bir anneler günü daha geldi. Çocukluğumuzda içinde yaşadığımız muhafazakâr çevrelerde küçümsenen, burun kıvrılan, “Bizim için anneler günü senenin bir günü olamaz, her gün anneler günüdür” diye önemsizleştirilen anneler günü. “Tüketim toplumunun putlaştırdığı o günlerden biri olarak sadece alınacak hediyeye odaklanan bir gün oldu anneler günü” diyenleri de anlıyorum. Velev ki öyle olsun! Bu vesile ile annelerimizin gönlü alınsa, güzel hediyeler takdim edilse, kısacası ayaklarının altında cennet olduğu müjdelenen annelerimiz elden geldiğince şımartılsa ne kaybederiz?

Öncelikle okuyucularımdan anneleri vefat edenlere tavsiyem, bu günü vesile bilip mümkünse annelerinin kabirlerini ziyaret etmeleri. Manevi olarak hediyelerini takdim etmeleri. Bu hediyeleşmeyi de sadece anneler gününe değil sık aralıklarla her güne yaymaları şeklinde olacaktır.

İstanbul’da yaşayanların mutlaka Darülaceze’yi ziyaret etmelerini öneririm. Kaderin bir cilvesi olarak hayatlarının son demlerinde, bakacak kimsesi olmayan garipleri, evlad-ü iyali olup ta Darülaceze’ye sığınan daha da garipleri görmek, sahip olduğumuz büyük nimetleri bize hatırlatmaya yetecektir.

Annesi sağ olanlar ise, ne yapıp edip annelerinin hayır dualarını almaları kendileri açısından dünyanın en büyük kazancı olacaktır. Peygamber (SAV) anne ve babası ihtiyarladığı halde cenneti kazanamaya yazıklar olsun buyurduğuna göre, cennet kapısının annelerinin duasında olduğunu bilerek hareket etmelidir.

Ayet-i Kerime ve hadis-i şeriflerde anne ve babaya iyilik yapılması emrediliyor. Kadim kültürümüzü yansıtan kitaplarımıza göz attığımızda, nesiller boyunca âlimlerimizin hemen tamamının ittifak ettiği anne-baba haklarını hatırlatarak yazımızı bitirelim:

– Anne ve babaya karşı güler yüzlü ve tatlı dilli olmak. Çünkü asık surat ve sert sözler onları incitir. Onları incitici söz ve davranışlardan sakınmak.

– Çağırdıklarında bekletmeden hemen koşmak.

– Allah’a itaatsizlik olmadıkça isteklerini yerine getirmek.

– Yanlarında yüksek sesle konuşmamak.

– Yolda yürürken bir zaruret olmadıkça önlerine geçmemek.

– Geçim sıkıntısı içerisinde iseler yardım etmek ve ihtiyaçlarını gidermek.

– Hastalık veya yaşlılık sebebiyle hizmete ihtiyaç duyuyorlarsa seve seve hizmet etmek.

Öldükten sonra da onlar için yapılması gereken bazı hizmetlerimiz daha vardır.

– Onları rahmetle anmak, bağışlanmaları için dua etmek.

– Ruhları için hayır yapmak, yoksullara ve kimsesiz çocuklara yardım etmek.

– Vasiyet yapmışlarsa yerine getirmek.

– Dostlarına iyilik etmek ve onları kırıcı davranışlardan sakınmak.

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.