Bilgin ERDOĞAN
AMERİKAN BASINI ve TÜRKİYE SEÇİMLERİ
Amerikan Basınında Türkiye Seçimleri
Seçim dönemleri ulusların kollektif iradeleriyle adeta kendi dinamik kaderlerini yazdığı zaman dilimleridir.
Dünya basın kuruluşları tüm dünyayı mercek altına aldığı gibi Türkiye’yi de yakından gözlemlemekte ve Türkiyede ki seçim ilgiyle beklenmekteydi.
Ancak özellikle AK partisi’nin başarısı Amerikan basını için şaşırtıcı oldu.Onlar bu seçimlerde AK partisi’nin başarısız olacağı ve 7 Haziran seçimlerinde yapamadıkları koalisyonun bu seçimlerden sonra olacağını düşünüyorlardı.
Amerikan medyasında Cumhurbaşkanı Erdoğan otoriter ve güç sarhoşu bir figür olarak tanıtılmaktaydı. Dolayısıyla Cumhurbaşkanıyla uyumlu bir hükümet değil daha az ömürlü ve uyumlu olmayan Cumhurbaşkanı’nın gücüne kısıtlayacak mesela HDP’nin muhalefette olacağı CHP ile AKP’nin koalisyonda olacağı bir hükümet işlerine gelebilirdi.
Dindar bir trende girmiş hükümetin seküler kimlikli bir CHP ile kavga ettirilerek dengelenmesi İsrail lobisinin ve dolayısıyla Amerikan hükümetinin de işine gelecekti.
Seçim sonuçları ise Amerikan medyasının beklediği gibi olmadı.HDP oy kaybederken AK partisi daha da güçlendi. Bu bir nevi halkın medeni yollarla kimi egemen güçlere attığı bir tokat gibiydi.
AK partisinin başarısı sadece Türkiye halkının kahir ekseriyetinin değil mazlum coğrafyaların müslümanlarını da sevindirdi.Gazze halkı coşkuyla seçim heyacanını sokaklarda kutladı. Bununla beraber İsrail basını ve Amerikan basını şaşkınlığını ve endişelerini dillendirdiler.
Şayet bir seçim sonucu mazlumları sevindiriyor ve zalimleri endişelendiriyorsa o sandıklardan vicdan tecelli etmiş demektir.
Özellikle 1 Kasım seçimleri 10 Ekim'de Ankara'da yaşanan o elim hadiseyle beraber zikrediliyordu. Dolayısıyla o hadise HDP lehinde bir propaganda aracı olarak kullanılmaya çalışılıyordu.
Ankaradaki patlamanın yakın tarihte Türk siyasi tarihinin en tarjik olayı olduğunu Washington Post gazetesi yazarlarından İshaan Tharoor isimli Hindistan kökenli bir gazeteci “ Why Turkey election is a big deal - Niçin Türkiye seçimleri mühimdir" başlıklı yazısında ifadelendirmişti.
Zaten bu tür olaylar uluslararsı strtaejide propaganda aracı olarak kullanılırlar.Yakın tarihten bir misal verecek olursak 1997 de motorsikletleriyle KKTC sınırına gelen protestoculardan Rum asıllı bir zat Türk bayrağını indirmeye kalkınca silahla vurulmuştu.Dolayısıyla Kıbrıs sorunu dünya gündemine bu vesileyle girmişti.
HDP o vesileyle dünya gündemine sokulsa da 1 Kasım seçimlerinde Türkiye halkı’nın verdiği medeni cevaptan anlaşılıyor ki bu proje misak-ı milli içinde işe yaramadı. Dünya’nın her yerinde siyasi katılım ivme kazandı.Türkiye halkı sorumlu davranarak sandık başına gitti. AK partisi’nin Türkiye halkı’nın partisi olduğu yeniden tescillenmiş oldu.
Amerikan basını ile misak-ı milli içindeki medya aynı dili konuşmakta olduğu tekrar anlaşılmış oldu. Amerikan basınından kastımız Wall Street Journal, New York Times veya Washington Post gibi gazetlerse onların kullandıkları retorik ve üslup aynıyla bugün Türkiye içindeki medya içinde geçerlidir.
Lakin Türkiye kollektif iradesiyle kim ne isterse istesin ve dikte ederse etsin özgür ve bağımsız bir ülke olduğu yeniden ispat etmiş oldu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.