Ahmet DURMUŞ
Aldatmanın Dayanılmaz Hafifliği ve Eleştiriye Eleştirisel Yaklaşım
Son günlerde ülkemizde yaşanan, yaklaşık son 50 yıldır ülkemizde aktif politikacılarından olan Deniz Baykal’ın, yine kendi gibi evli olan bayan bir milletvekili ile yaptığı, hicbir inanış ve ahlaki değer ve normlara uymayan davranışına, Türkiye’de gösterilen tepkileri izleyerek ülkedeki insanların ahlaki değerler ve düşünce olarak nerde olduğuna değişik boyutlardan bakmaya çalışacağız.
Bu yazımızın amacı Deniz Baykal’ın ahlaki açmazlarının sergisi ve eleştirisi değil ama bundan kaynaklanan ortaya çıkan tablonun sonuçları ve sunulan düşüncelere eleştirisel yaklaşımlardır. Bu bir komplodur veya değildir. Bu bir gazetecilik başarısıdır veya değildir. Amacı şudur ya da budur, bunlar bizim konumuz değildir. Amacımız insanların günahlarının, hatalarının teşhiri ve onları yargısız infaza kurban etmek de değildir. Ama toplumda onemli rol üstlenmiş ve kendini takip eden kişilere ‘örnek’ olan sahısların toplumun genel değerlerini olumsuz yönde etkileyecek bireysel günah ve davranışlarının, özel hayatın dokunulmazlığı olarak değerlendirılmesi, her türlü ahlaksızlığın savunulması, hatta masumiyet kazandırılması doğru değildir. Bunun toplumsal bedeli çok ama çok ağırdır. Toplumu ayakta tutan ahlaki değerlerde ciddi aşınmalara neden olacaktır. Hele hele kendinden başka herkesi suçlayan yavuz hırsız yaklaşımı anlaşılır gibi değil ‘bu çirkin bir komplodur (!)’ yaygaralarını başka nasıl açıklayabilirsiniz?
Deniz Baykal ve CHP içinde Deniz Baykal’ın gölgesinde hızla yükselerek milletvekilliğe ve Baykal’ın yönetim kadrosunda ayrıcaklı ve önemli rollere sahip olan evli ve çocuk sahibi Nesrin Baytok’un uygunsuz görüntüleri internette yayınladıktan sonra, laik sosyal demokrat kesim henüz şokta iken ve dini hassasiyetleri olan kesimlerin şiddetli tepkilerini bekleniyordu. Fakat umulmadık şekilde bu kesimde ileri gelen yazarlar ve görüş sahipleri Deniz Baykal’a doğrudan olmasa bile dini kavram ve kuralları kullanarak, toplumun gösterebileceği ve göstermesi gereken dini ve ahlaki tepkilerini hafifletebilecek mahiyette yazılar ve açıklamalar yapılmaya başlandı. Bazı müslüman yazarların müslümanlara binbir türlü zulüm ve sıkıntılar hala olanca hızı ile uygulanırken ki, bu sıkıntıların bir sürüsünün oluşmasında ve devam etmesinde rolü ve etkisi olan bu kişiye gösterdikleri destek, anlayış ve yaptığı bu ahlaksızlığın dini olarak zina sayılamacağı ve hatta buna zina diyenlerin günaha gireceğini bile söylemeleridir. Oysa bunun zina olup olmadığını tartışmak abesle işgaldir. Çünkü din devletinde yaşamıyoruz ve mevcut kanunlara göre bu ilişki suç teşkil etmemektedir. Zina deseniz ne yapacaksınız ? Hat cezası mı uyguluyacaksınız? Güldürmeyin !? Hangi kapıları açmaya çalıştığınızı düşünün? Evli bir kadın, çırılçıplak olarak olarak, görüldüğü kadarı ile çok rahat bir şekilde, (inanıyorumki inançlı insanların çoğu karısının evde kendi yatak odalarında bile bu şekilde dolaşmasına müsade etmezler) sanki özellikle gözükecek şekilde kamera önünde dolaşıyor. Bir adamda donu ile ortada dolaşıyor, yatakta oturuyor. Galiba Kamer Genç çok haklı “çiçekleri suluyordum” derken. Lütfen bana şimdi “Peygamber efendimiz şunu şöyle yapmıştı, ayıpları araştırmayın demişti, affedin demişti’ demeyiniz. Allah Resulünün ahlakı Kur’an ahlakı idi ve güzel ahlakı tamamlamak üzere gelmişti. Ahlaksızlıkları onaylamak ve göz yummak için değil. Sizlerinde bildiğine inandığım ‘zinaya yaklaşmayın’ emrinin hatırlatırım. Niçin bu sesinizi bazı günahkar müslümanlar günahları yüzünden, bazı ahlakızlar tarafından resmen çarmığa gerilirken, onları niçin savunmadınız ? Sizde onlarla birlikte olup, onlari taşladınız. Lütfen , bir parça samimiyet.... Kendisini Ergenokon”un avukatı olarak ilan eden Deniz Baykal’ın başına gelen bu musibetin hiçmi ibret alınacak yönü yok ???
Bir islam alimi çağındaki olayları değişik açılardan bakıp farklı şekilde değerlendirebilir. Bu yorum ve görüşleri onun durumunu ve konumunu değiştirmez. Bunda amaç yine dinidir ve günahların yayılmasını engellemek içindir. Ama bu konumda olmayan insanların bunları taklit edeceğim diye o alime özel görüş ve düşünceleri, sanki kendileride alim şahıs ile aynı ilim ve konumdaymış gibi aynı hareketleri yapmaya çalışmaları, öküze öykünen kurbağanın durumuna benzemektedir. Kurbağanın başına gelenleri herkes bilmektedir.
Ya siz tatlı su laikleri ! Hani sizler etik sahibi idiniz ? Nerede sizlerin etiği ? Bu özel hayat deyip geçiştireceksiniz değilmi ? Hadi gelin sizle annesini başka erkeklerin yatak odasında gören çocukların ne gibi psikolojik travmalar alacağı, gelecek hayatlarında bunun ne gibi yansımaları olacağını konuşalımmı? Yoksa yıkılan model insanlarınızın sizlerde ne gibi hayal kırıklığı oluşturdugunumu konuşsak ??? İsterseniz Deniz Baykal’ın torunlarına, onların psiklojisini etkilemeden, 70 yaşına yaklaşmış dedelerinin başkasının evli kadınları ile ninesini nasıl ve niye aldattığını nasıl açıklamamız gerekiyor onları konuşalım ? Ne dersiniz ? Eğer bunu beğenmedi iseniz, isterseniz her ikiside erişkin yaşa gelmiş profesor ünvanını almış ve kendi çocukları olmuş evladlarına babalarının annelerini başka bir kadınla nasıl aldatıldığını öğrenmesinin yol açtığı ve açabileceği psikolojik travmaları konuşalım? Eğer bu konuyuda beğenmedi iseni durun daha bitmedi, birde samimiyet testimiz var. Bazı ahlaksız ve günahkar müslüman kişilerin günahlarını teşhir ederken kullandığınız o kılıçtan keskin kalem ve sözlerinizin hiç değilse onda birini, yüzde birini, olmadı hiç değilse binde birini Deniz Baykal için kullansanız ya ??? Aynı veya benzer ahlaksızlığı sizin adam yapınca özel hayat oluyor, kimse karışamaz diye yaz gününde dere kenarındaki kurbağa ordusu gibi vıraklıyorsunuz ama sizin takımdan başkaları bunu yapınca “tüm kutsalları” yardıma çağırıyorsunuz. Her zaman aynı davranış biçimi sergiliyorsunuz, hiç değilse bir kere süpriz yapsanız ?!
Son olarak, eğer bir ülkede tüm basın yayın aletleri (gazete, radyo, tv, vd) vasıtası ile evrensel ahlak değerlerine ters düşen değerler ve davranışlar hoş ve normal olarak öğretilmeye çalışılıyorsa, o toplumun fazla ömrü kalmamış demektir. Kötülükler ve suçlar zenginler ve güçlüler tarafından yapıldığında cezalandırılmıyor ama hoş görülüyorsa o zaman o toplumun içinde yaşayan herkes ama herkesin bir sürü görünen ve görünmeyen bela ve musibetlere hazır olması gerekmektedir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.