Tahirhan GÜL
Ahir Zamanda Suriyeli Olmak
Dostlar geçmiş yazılarımda yüzeysel de olsa Baas Partisi konusunu ve bu konu ile birlikte Suriye meselesini ele almıştım. Şimdi aynı konuya farklı bir açıdan değineceğim. Hafta başında Anadolu’nun bir köyünden saf temiz yüzlü iyi olduğundan şüphem olmayan bir tanıdıkla sohbet ediyorduk. Köylerinde bir fakir aileden bahsederken konuyla bağlantılı olarak şöyle bir laf etti ‘’ eğer bu Suriyeli sığınmacılar olmasa devletin paraları köyümüzdeki fakire daha fazla gelecekti onları geri göndermek lazım’’ dedi. Tabi bu lafı duyunca çok üzüldüm. Dedim ki bak abi devlet her geçen gün fakirlere daha fazla yardım yapmıyor mu? 65 yaş üstü ihtiyaç sahiplerine yaşlılık maaşı veriliyor. Yine her yaştan ihtiyaç sahibi engellilere ve engelliye bakanlara maaş veriliyor. Geçen yıl çıkan düzenlemeyle asker aileleri ile dul kadınlara maaş veriliyor. Her ay ihtiyaç sahipleri için düzenli gönderilen gıda yardımları nakit yardımlar yakacak yardımları vs. birçok yardım yapılıyor. Hatta bazı yerlerde Devlet anahtar teslimi ev bile yapıyor. Bunları sende görüyorsun demi dedim baktım sessiz kaldı. Şükür zengin devletiz dedim. Suriyelilere gelince onlar varil bombalarından açlıktan perişanlıktan gelip bize sığınıyorlar. Bizim ne dinimizde ne kültürümüzde nede tarihimizde bize gelene git demek olmaz olmamışta. Peygamber Efendimiz (sav) ‘‘komşusu açken tok yatan bizden değildir’’ dememiş mi? Peki Suriyeliler bizim komşumuz değil mi? Kurtuluş savaşında dünyanın birçok yerinden bize yardım gelmedi mi? başka ülkelerin anneleri bileziklerini o zaman mazlum olan bizlere göndermedi mi? değince yine sessiz kaldı. Bak dedim abi misafir rızkıyla gelir merak etme sen. Basit bir şey söyleyeyim sana Suriye olayları 2011 başladı. Petrolün varil fiyatı yaklaşık 110 dolarlardaydı o zamanlarda şimdi 60 dolarlarda (yıllık yüklü miktarda paramızın petrol almak için dışarı gittiği düşünülürse) yine dışardan gelen yabancı sermaye ve benzeri farklı değişik katkılarla Bizim şimdiye kadar Suriyelilere harcadığımızdan daha fazlasını böylelikle devlet kasasında tuttu. Yani tüm dünyada kriz varken biz krizin dışında kaldık. Bir yerden hayır yaparsanız Rabbim başka yerden size zaten yardım ediyor. Zamanında Osmanlıya birçok milletten ve dinden insanlar sığınmıştır. Ve hiç biri kovulmamıştır. Bunları anlatınca biraz utangaçlık ve mahcubiyetten sonra haklısın dedi. Şunu anladım cidden çok kirli bir dezenformasyon yapılmış güzelim Anadolu insanına. Düşünebiliyor musunuz hiç tanımadığı bir turiste bile evini sofrasını kalpten ve memnuniyetle açan güzelim memleketimin insanını öğle bir uyutulmuşlar ki mazlum din kardeşine diş biler hale gelmiş. Bu yüzden bunun önüne geçmek için Suriye konusunu insanımıza gerçekleriyle iyi anlatmalıyız. Evet, biliyoruz böyle olmayan Suriyelilere kucak açan çok insanımız var. Ama bazı kucak açacak insanlarında yanlış yönlendirilmesinin engellenmesi için doğru bilgileri onlara ulaştırmalıyız. Çünkü gerçekten algı yönetimi ile dostu düşman düşmanı dost göstermek o kadar kolay hale geldi ki günümüzde. Ve ne olur artık her türlü farklılıklarımızı unutup Suriye’den gelen kim olursa olsun rengi dili dini ırkı mezhebine bakılmaksızın bu mazlumlara kucak açalım. Bizler Mevlanalar Yunuslar Hacı Bektaş velilerin torunlarıyız. Mazlum kim olursa olsun bizim kardeşimizdir. Düşmanımız bile bize mağdur olup sığınacak olursa biz git değemeyiz biz yok değemeyiz biz yüz ekşitemeyiz. Bu zamanın en kötü alışkanlığı dünya görüşümüzün bizi bakar kör etmesidir. Adaletten ayırmasıdır. Vicdan muhasebesi yapmaktan alıkoymasıdır. Ve yine akli muhakemeden yoksun bırakmasıdır. Bakmalıyız görmeliyiz ve sevmeliyiz. Selam ve duayla
Tahirhan gül iletişim tahirhangul@hotmail.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.