Afendi

Türkistan Notları 6

Buhara sokaklarında gezerken ve özellikle hediyelik bir şeyler almaya niyetlendiğinizde karşınıza çıkan “Nasreddin Hoca” bibloları ve aynı konulu çeşitli hediyelik eşyalarla karşılaşmak en azından benim için sürpriz oldu.

Bu o kadar yaygın bir durum ki çok şaşırdım.

Nasreddin Hoca kimdir? Gerçekte yaşamış mıdır? Nerede Ölmüştür? Vs… Bu konu kadim bir tartışma konusudur.

img-4043.jpg

Hortu’da Doğdu Akşehir’de Yaşadı ve Öldü

İslam Ansiklopedisinin ilgili maddesinde yer alan “. Yaşadığı dönem ve yöre hakkındaki en önemli kanıtlar Akşehir’deki türbesi, soyundan geldikleri söylenen kişilere ait mezar taşı kitâbeleri ve adına kurulmuş olan vakıfla ilgili Fâtih Sultan Mehmed devrine ait bir arşiv belgesidir. Kaynaklarda yer alan bilgilere göre Nasreddin Hoca, Sivrihisar’ın Hortu köyünde 605 (1208) yılında doğdu. Köyün imamı olan babası Abdullah’tan sonra bu görevi kendisi üstlendi. Ardından Akşehir’e göç etti, burada kadılık yaptı ve 683 (1284) yılında öldü. Eskiden Hortu köyünde Nasreddin Hoca’ya ait olduğu rivayet edilen bir ev harabesinin ve onun soyundan geldiklerini söyleyen kimselerin bulunduğu birçok kaynakta belirtilmektedir. Ayrıca Mükrimin Halil Yinanç, bir gezisi sırasında hocanın oğullarına ait mezar taşlarını Sivrihisar’a yakın Sultana köyünde gördüğünü söylemiştir. Nasreddin Hoca’nın kızlarından birine nisbet edilen bir mezar taşı da Sivrihisar’da bulunmuştur. İstanbul’un ilk kadısı ve Fâtih Sultan Mehmed’in hocası Hızır Bey’in de Sivrihisarlı ve annesinin hocanın torunu olduğuna dair bilgilere kaynaklarda rastlanmaktadır.” İfadeleri genel olarak bu tartışmaya en anlamlı karşılık olarak değerlendirebiliriz.

Timur’un Çağdaşı Olduğu Teyit Edilmemiştir…

Nasreddin Hoca ve Timur konusu da çokça tartılan bir konudur. Hepimizin hafızasında Timur ve Hoca arasında geçen olaylara ilişkin başta “Fil” fıkrası olmak üzere pek çok da fıkra vardır. Başta Evliya Çelebi ve bazı tarihçiler Nasreddin Hoca’yı I.Murad, Yıldırım Bayezid ve Timur’un çağdaşı gibi gösterseler de bu bilgiler tarihçilerin çoğunluğu tarafından teyit edilmemiştir.

Hocaya mal edilen bazı kaba ve çirkin olayları çıkarsak gerçek Nasreddin Hoca hepimizin bildiği fıkralarıyla Türk halkının mizah sembolü olmuş kendisini bile mizah konusu yapan, kırmadan doğruyu söyleyen, hazırcevap, güldüren, düşündüren, eğlendiren hatta şaşırtan bir bilge kişidir. Alim, Hoca, Kadı, Bilge Kişi…vs. hangi kişilikte olursa olsun…

Türklerin Ayak Bastığı Her Yerde Nasreddin Hoca Figürü Var…

Özbekistan’da bu kadar yaygın bir ünü olan Nasreddin Hoca figürü ile karşılaşmanın beni şaşırttığını söylemiştim. Bu vesile ile araştırdığımda “Hoca” karakterinin Türklerin ayak bastığı her yerde karşılaşılan bir figür olduğunu öğrendim.

Özbekistan, Kazakistan, Türkmenistan, Tataristan’da, Arap dünyasında, Çin’de, Macaristan’da vs Hoca karakteri her yerde karşımıza çıkıyor. Hatta oralarda yaşayan gerçek bir kişi olduğuna inanılıyor.

Dr. Erhan Solmaz’ın tespitleriyle “Türk dünyasındaki adları ise şu şekildedir: Azerbaycan’da “Molla Nasreddin” Karaçay’da “Nasr Hoca” Kazakistan’da “Koca Nasır, Hoca Nesir, Kuja Nasr” Kırgızistan’da “Ependi” Türkmenistan’da “Ependi, Nasreddin Ependi”, Macaristan’da “Nasreddin Hodzsa”, Romanya’da “Nasreddin Hogea” Çin’de de “Avanti” olarak tanınmaktadır. Türk dünyasının kültür ve medeniyet beşiklerinden birisi olan Özbekistan’da da Nasreddin Hoca çok canlı bir şekilde yaşamaktadır.”

Şirini Köyü ve Mucizevi Bir Doğum “Afandi”

Çok detaya girmeden konuyu bağlamak istiyorum. Aslında 19.yüzyılın ikinci yarısına kadar Özbekistan kaynaklarında adı geçmeyen Afandi (Nasreddin Hoca) bu tarihlerden itibaren önce fıkralarıyla sonra mitolojik bir kişi olarak Özbekistan’da konuşulmaya başlar.

Fıkraları sevilen Hoca öylesine benimsenir ki Hoca’nın anavatanının Özbekistan olduğuna dair rivayetler uydurulur. Bu rivayetlerde Hoca’nın memleketi de Buhara’dır ve Zarafşan nehri yakınlarındaki “Şirini” köyündendir…

Meşhur olan rivayette çömlek, testi ustası Sermamat’ın çocuğu olmamaktadır. Eşi o kadar dua eder ki bir gün testilerinin birinin içinde iki dişli bir erkek bebek bulurlar. Zamanın kanunlarına göre doksan gün içinde bebeğin annesi ve babası bulunmaz ve Sermamat Nasridddin adını verdiği bu çocuğu evlat edinir ve büyütür. Çocuk büyüdükçe akıllılığı ve keskin zekâsıyla dikkat çeker. Adaletsizliğe karşı çıkan, kimsesizlere ve öksüzlere yardım eden biridir.

Diğer rivayetleri burada zikretmeyeceğim ancak hepsi de mitolojiktir. Yani Hoca “mucizevi” bir şekilde ansızın ortaya çıkar. Bu durum da bir şekilde fıkralarıyla oralara kadar uzanan Nasreddin Hoca’nın Özbekistan topraklarında yeniden hayat bulmasıdır. Tıpkı Anadolu’nun pek çok yerinde “Yunus Emre ”ye sahip çıkılması ve paylaşılamaması gibi…

Hepimiz iyi biliriz ki Akşehir’de Nasreddin Hoca Türbesi 6 sütun üzerine oturtulmuştur ve türbesinin duvarları yoktur. Sadece iki sütun arasında bir kapı ve kapının üzerinde Sulçuklu devrine ait olduğu söylenen bir kilit vardır. Özbekistan’da Şirini köyünün yaşlılarına göre “Afandi ölümünden önce kendine bir mezar yaptırır ve etrafı duvarsız olan kabrine bir kapı yaptırarak bu kapıya iki kilit asar”…

Burada bile bir kültür taransferi olduğu çok açıktır.

Çin’den Macaristan’a yaygın bir coğrafyada hayat bulan Nasreddin Hoca’nın sırrı halkların Hoca’yı kendilerinden biri gibi benimseyip özellikle sıkıntı zamanlarında Hoca’nın diliyle O’nun fıkralarıyla hislerini ifade edip sorunları çözmesidir. O tüm bu coğrafya da halkın gözü kulağıdır ve hislerine tercüman olur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum