DEVLET BAHÇELİ NE DEMEK İSTEDİ

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin bebek katili Abdullah Öcalan'a yönelik “tecrit kalksın, Meclis'te terörün bittiğini açıklasın” mealindeki sözleri ülke gündemini sarstı. Hemen ertesi gün TUSAŞ’a yapılan terör saldırısının bu açıklama ile bağlantısını kuranlar da oldu.

Türk sağ cenahının en ucundaki liderden gelen bu denli çarpıcı bir açıklama yüreği “Vatan” diye çarpan milyonları şaşırttı, üzdü ve kızdırdı. Fakat insanoğlunun her olay karşısında önce sakin kalması, hele hele devlet ve millet yönetimi söz konusu olduğunda meseleyi “gazete manşetinden” değerlendirmemesi gerekiyor.

Öyle ki; Devlet Bahçeli için “olması gerekeni söylemiş-haklı”veya “bunamış-ne haddine” gibi birbirinden oldukça uzak destek açıklamaları veya muhalif tanımlamalar yapıldı.

Öncelikle Bahçeli’nin bahsettiği süreci doğru değerlendirmek için PKK’nın siyasi temsilcisi olan partinin milletvekili Sırrı Süreyya Önder'in Ağustos ayında Öcalan'ın tutukluluğununkaldırılmasına yönelik yasa teklifi verdiğini hatırlamakta fayda var. Bu durumda siyasi arenada planlı bir sürecin yürüdüğünü görmüş oluruz.

Kanun teklifini müteakip Devlet Bahçeli’nin DEM Partiüyelerinin elini sıkması bir diğer basamak oldu. Sonra da en uç noktadaki açıklama geldi: Öcalan TBMM’de konuşsun!

Avrupalı medya mensupları ise Bahçeli’nin açıklamasını “radikal Türk sağcının yumuşaması” olarak görmeyi tercih etti. Hatta bu açıklamanın Kürt desteğini almak isteyen Recep Tayyip Erdoğan’a dayandığını iddia edenler de oldu. Hem Bahçeli hem de ortağı Erdoğan’ın yarım asırlık siyasi hayatı olan çok tecrübeli isimler olduğunu bildiğimizden, bu açıklamanın muhakkak bir altyapısının olduğunu değerlendirmek gerekiyor.

İsrail’in Lübnan ve Suriye üzerinden yavaş yavaş bize doğru yaklaşması, ABD’nin İsrail’e -kademeli bir 3. Dünya Savaşı başlatma olarak anlaşılabilecek- koşulsuz desteği Türkiye’nin tüm unsurları ile tek vücut olmasını gerektiriyor.

Belki de Bahçeli’nin açıklaması 40 yıllık terör örgütüne yenilgiyi kabul ettiğini kendi ağzından söyletmek olabilir. PKK ve türevlerinin dayandığı -İslami mefkureden uzak-ideoloji esas alındığında, bebek katilinin bu türden bir açıklama yapması örgütün silahlı-milter yapısını bitirmenin yanı sıra siyasi ve ideolojik dayanaklarını da yok edebilir.

Kaldı ki PKK’ya dayanan siyasi partiler PKK’nın silah bırakmasını istemez. Bahçeli’nin açıklaması, Öcalan’a tecrit kaldırılsın söylemi ile barışın ancak gelebileceğini söyleyenlere devletin “buyrun burdan yakın” deyip, sözüne boğma operasyonu da olabilir. Böylece barışı istemeyenin devletimiz olmadığını da göstermek amaçlanmıştır diyebiliriz.

1990’lardan beri net şekilde görülen ve bilinen CHP ile PKK siyasi kanadı yakınlaşması bugüne kadar kısmen CHP’ye siyasi destek sağladı. Özellikle 2024 yerel seçimlerinde “kent uzlaşısı” başlığı ile bu işbirliği zirveye ulaştı. Başarılı da oldu. Sözgelimi CHP, PKK’lı olduğu ayyuka çıkan kişiyi CHP saflarından Esenyurt Belediye Başkanı adayı gösterdi. Seçimi de kazandı.

Ezcümle, Öcalan'ın heykelini dikmek isteyen parti ile Atatürkçü sekülerler arasında git-gel yapan CHP’nin beslendiği “Kürt Sorunu” oyuncağı Bahçeli’nin açıklaması ile elinden gidebilir.

Toplumun her kesimini şaşırtan Devlet Bahçeli’nin açıklamasının ne anlama geldiğini “DEM” gösterecek. Zira, zaman hayatın her aşaması için olduğu kadar devlet aklı ve siyasi hamlelerin anlaşılması için de iyi bir ilaçtır.

Hoşça bakın zatınıza…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum