xxx135
Adil Düzen olmadan dar gelirlinin alım gücü artmaz
Sevgili kardeşim Zeki Ceyhan dünkü yazısında hükümet kanadından ekonomi ile ilgili çizilen pembe tabloya, özellikle de emeklilerin alım gücünün arttığı yönündeki açıklamalara şaştığını belirtiyor. Şaşkınlığının sebebini izah ederken bu tür açıklamaların gerçeği yansıtmadığına temas ediyor. Bu köşede zaman zaman emeklilerin geçim sıkıntısına, sefalet rakamına mecbur edildiklerine temas ediyorum. Temas ediyoruz ama mevcut dış kaynaklı ve vahşi kapitalizmin uygulanmasına dayanan ekonomik politikalarla emeklilerin de çalışanların da alım gücünün artmasının mümkün olmayacağını biliyoruz. Çünkü, mevcut ekonomik uygulamalar küresel sermayenin ve içerideki temsilcilerinin çıkarlarını gözetiyor. Denebilir ki para sahiplerinin daha çok kazanmasını esas alan uygulamalarla emeklilerin rahat etmesi mümkün değil. Bunun içindir ki Millî Görüş taraftarları yıllardan beri bu sakat uygulamaya karşı mücadele veriyor, gidilen yolun çıkmaz sokak olduğunu tüm topluma anlatmaya çalışıyor. Bu mücadelenin öncülüğünü de 40 yılı aşkın bir süreden beri Muhterem Erbakan Hoca ile onun yoldaşları yapıyor. Medyadaki temsilciliğini ise Millî Gazete ile TV5 yapıyor.
Bu bakımdan Milli Görüş iktidar olmadan, Adil Ekonomik Düzen hayata geçmeden dar ve sabit gelirlilerin rahat nefes almasını beklemek hayal olacağı gibi bu yöndeki açıklamalarında ciddiye alınacak bir yanı yoktur. Bilinmelidir ki emekliler gibi diğer dar ve sabit gelirlilerin rahat nefes alması için bir adım atılacak olursa bu sistem içinde para sahiplerinin daha fazla kazanmalarını sağlamak için 3 adım atılacaktır. Çünkü, şu anda dünya üzerinde küresel sermayenin borusu ötüyor ve bu küresel sermayeye teslim olmuş yerli yönetiliciler iş başındalar.
Bu vahşi ve zalim düzen değişmez mi? Tüm dünyada sadece zenginlerin daha fazla zengin, toplumun diğer kesimlerinin bunların adeta kölesi olmaktan kurtulması için adil ekonomik düzenin hayata geçirilmesi gerekiyor. Bunun içinde buna inananların .yönetime gelmesi şart. Bunun yolu ise toplumdan geçiyor. Toplumun bu zalim düzenin yerine adil düzenin geçmesine talip olması, bunun için harekete geçmesi ve adil bir ekonomik düzen programı ile karşılarına gelerek oy isteyenleri desteklemesi gerekiyor.
Bu gazete yıllardan beri adil düzeni anlatmaya çalışıyor. Gazetemiz yazarlarından kardeşim Reşat Nuri Erol sürekli olarak adil ekonomik düzeni tüm detaylarına kadar köşesinde anlatıyor. Hem de uygulamalı örnekler veriyor. Ne var ki pek çok konuda olduğu gibi adil ekonomik düzen konusundaki söz ve yazılar toplumun büyük bir bölümüne ulaştırılamıyor. Ulaştırılmış ve bu işin doğruluğuna inanarak Millî Görüş çatısı altında toplananlarda bir takım telkinlere kapılarak ya da Millî Görüş'ten taviz vererek iktidar olmak imkanı varsa gömlek değiştirmeyi tercih ediyorlar.
Bir ülkede ekonomik ve siyasi düzenin değiştirilmesi elbette kolay olmaz. Özellikle mevcut yapı içinde bir takım imkanları ele geçirmiş olanların bu imkanlardan kolaylıkla vazgeçeceklerini düşünmek hayal olur. Unutulmamalıdır ki düzen değişikliği de toplumun isteği ile gerçekleşir. Belli bir fedakarlığı göze alamayan toplumlar kendilerine belli merkezlerce söylenen ve gösterilene inanarak statükonun devamına yardım etmiş olurla.
Yalana kanmayı, her gösterileni doğru kabul etmeyi marifet bilen toplumlarda düzen değişikliği zordur. Böyledir diye doğru bildiklerimizi söylemekten geri mi duracağız?
Elbette hayır...
Ancak, bu yapı sürdüğü ve vahşi kapitalizm uygulanmaya devam edildiği müddetçe başta emekliler olmak üzere dar ve sabit gelirlilerin rahat nefes alması mümkün değildir. Çünkü bu mevcut kapitalist yapının özüne ters düşer. Bu sistemde esas olan para sahiplerinin daha çok kazanması, küresel sermayenin belirleyiciliğinin devam etmesidir.