Ahmet TÜRKAN
11 EYLÜL VE BALYOZ DARBE PLANI
Bu iki plan hazırlanma gayesi açısından biri diğerine ne kadar benzediğinin ve altında yatan amacın kaos oluşturmak açısından ne kadar acımasızca tasarlandığının sebep ve sonuç ilişkileri açısından tarihe kısaca bakarak izah etmek istiyorum.
Fark tasarlayanlarda, fark tasarlayan ülkelerde, fark varılmak istenen hedeflerde.
11 Eylül’’de İikiz Kulelere uçak çarpması ile kulelerin yangın ve akabinde yıkılmasını hesaplayacak, hem mimari, hem statik, hem uçuş tekniklerini bilmeleri açısından son derece profesyonelce tasarlandığıdır.
Balyoz Darbe Planı ise hem planlayıcıları, hem hedef tutulan kutsal mekanlar, hem maddi ve manevi değerleri hiçe sayması, hem mimari, hem statik, hem de uçuş tekniklerini kıyaslamak açısından son derece avamidir.
Hazırlayan kurmay (STAF) lar arasında bariz bir fark vardır. 11 Eylül planları ne kadar teknik ise Balyoz bir o kadar basittir.
Bu senaryoları tezgahlayanların Osmanlı’dan günümüze olan seyrü seferlerine kısaca bir göz atalım.
Hasta Adam Osmanlı
Rus Çarı 1. Nikola Osmanlı için 1873 yılında Hasta Adam diyerek Osmanlı’nın elinde bulunan Petrolün ele geçirilmesini planlamış ve bunu da Avrupalı müttefiklerine açık bir şekilde söylemiştir. Bundan sonraki süreç bu tezgah üzerine kurgulanmış ve her fırsatta Osmanlıyı yok etmek ve elindeki petrollerin paylaşılması hedefi izlenmiştir.
Neticede Osmanlı Devleti 1. Dünya savaşına bir oldu bitti ile dahil edilmiş ve Çanakkale’de kazandığı zaferi masada kaybederek parçalanma sürecine sokulmuş Elimizdeki petrol kaynakları bulunan topraklar Lozan’da sonra görüşülsün denilerek soğutmaya alınmış sonraki görüşmelerde de haklarımızdan feragat ettirilmiştir.
Konuyu merak edenler misakı milli veya Musul Meseleleri konularında araştırma yapabilirler.
Körfez Harekatı
İran - Irak savaşı sırasında Irak’a yardım mahiyetinde verilen silahlar daha sonra Irak’a müdahale operasyonlarının sebeplerinden birini teşkil etmiş ve petrole göz diken ABD’nin elinde birinci koz olmuştur. Amaç Irak’ta silahların olması değil petrolün Irak’ta olması idi.
Sovyetler Birliğinin Dağılma Sürecinin sonuçları
Sovyetler Birliğinin dağılma sürecine girmesi ile ana unsur Rusya’nın kendi başının çaresine bakması ve kendi iç meseleleri ile yüzleşme sürecinde ABD meydanı bol bulmuş ve sataşacak yer aramıştır. Rusya’ya karşı desteklediği Afganistan’a girmiş, istediği menfaatlere ulaşamasa da saplandığı bataktan kurtulmanın çarelerini aramaya devam etmektedir.
Burada Körfez harekatına tekrar dönmekte yarar var. Körfez harekatı sırasında yapılan en önemli oyun 32. Paralelin Kuzeyinin uçuşa yasak saha ilan edilmesidir.
Tecrit edilen bu bölgede 25 yıldır Ülkemizi uğraştıran PKK’nın rahatça konuşlanması sağlanmış ve Irak’tan neredeyse bağımsız bir Kuzey Irak Kürt Yönetimi oluşturulmuştur.
Çünkü Irak’a müdahale edildiğinde kısmen bölünmüş bir Irak hazır olacaktı.
28 Şubat
Dışarıda petrol savaşları yaşanırken içeride de Laiklerin iktidar savaşı vardı. Kendilerine göre iktidara iyice yanaşan ve demokratik yollardan kolay kolay bırakmak niyetinde olmayan İslamcı kesime ciddi bir darbe vurmak.
Problemin en kötü tarafı Dönemin Başbakanı Erbakan’ın her fırsatta askere güvendiğini ve küfreden albayın (Osman Özbek) bile ilk şurada terfi etmesine ses çıkarmayarak darbeci zihniyete yaranacağını sanmasıdır.
Maalesef ciddi bir duruş sergileyememiştir.
Mahalli seçimlerde Deniz Kuvvetlerinin en önemli üssü konumunda olan Gölcük ve Hava Kuvvetlerinin en önemli üslerinden bir olan Etimesgut’ta belediye başkanlıklarını kazanınca zafer sarhoşluğuna düşülmüş ve askerin İslami kesime olan yaklaşım modeli algılanamamıştır. Sonraki süreç malum 28 Şubat post modern darbesi ile sonuçlanmış ve binlerce mütedeyyin Subay ve Astsubay günah keçisi edilmiş, mesleklerinden ve çok sevdikleri üniformalarından kopartılmışlardır.
Aslında bu plan Balyozun ilk ayağıdır. Balyozcuların 28 Şubatta herhangi bir dirençle karşılaşmayınca işi azıttıkları ve camileri İslami kesimin başlarına yıkmaya varacak boyuta vardırdıkları görülmektedir.
Eğer kendi elleri ile teslim ettikleri Ecevit yönetimi başarılı olsa idi böyle bir plan olmayacaktı. Fakat en güvendikleri Ecevit ve Ecevit tarafından desteklenerek Cumhurbaşkanı olan Ahmet Necdet Sezer başarılı olamadılar ve sahneyi tekrar İslami kesime kaptırdılar. Üstelik çok kötü bir Kriz senaryosu ile bir günde 10 milyar dolar sermayeyi heba etme pahasına.
11 Eylül Planı
ABD için Irak’a girme yolunda önemli bir hamle yapmak kalıyordu. Çok ustaca planlanmalı ve İslam dünyasının bırakın ittifak etmeyi itiraz edecek hali bile olmamalıydı. Hatta pişman olup kendilerini suçlamalıydılar.
Giriş bölümünde kısa bir açıklama yapmıştım. Mimari, statik ve uçuş teknikleri bakımından kusursuz bir plan hazırlandı ve İkiz Kulelere peş peşe uçaklarla kamikaze dalışları yaptırıldı.
İstenen plan başarılı olmuş ve İslam alemi tam bir şaşkınlık içinde El Kaide militanlarını suçluyor, böyle de olmaz. ABD ne yapsa yeridir diyordu.
Çünkü körfez krizinden sonraki yaklaşık 12 yıllık süreçte sürekli Arap militanlar ve El Kaide senaryoları yapılmıştı. O dönemim Hollywood ameleleri sürekli bu politika için senaryolar geliştirmişlerdi. Sonunda plan tuttu ve ABD Irak’a girdi.
Gelinen netice 1.5 milyon ölü, sayısız yaralı, iffetleri ayaklar altına alınıp tecavüz edilen binlerce kadın ve kız.
Balyoz Darbe Planı
28 Şubat darbesinin alt figüranları işi postmodern darbe ile değil post katliam darbe ile halletmek istiyorlardı ki bu vahşi senaryoyu hazırlamışlar.
Eskiden minareyi çalan kılıf hazırlar idi.
Yeni moda minareyi yıkacak adam balyozu hazırlar.
Balyoz Darbe Planları Taraf Gazetesinde yayınlandığı günden beri Genel Kurmay Başkanı böyle bir şey yok, asker Allah Allah diyerek camilere saldırmaz diyordu.
Askeri Savcılığın görevlendirdiği bilirkişi raporunda Balyoz Darbe Planıdır dedi.
Yani Asker planı kabul etti.
Şimdi ne olacak.
Sayın Genel Kurmay Başkanı OR’ları tekrar toplamalı.
Kamu vicdanını rahatlatacak mesajları OR’lar ile birlikte vermeli.
Islak imza, boru, çiçek, balyoz, sakal, çarşaf, suga gibi halkın anlayamadığı ifadelerin gerçek manalarını açıklamalıdır.
Aslında yukarıda baştan beri açıklamaya çalıştığımız oyunun levelleri tükendi yani “GAME OWER” oldu.
Yani “OYUN BİTTİ” Oyuncular tüm haklarını kullandılar.
Şimdi puanların hesaplanma zamanıdır.
Oyuncular ellerinde kalanları bir bir ortaya koysunlar bakalım.
Kaç cami vurulacaktı,
Kaç kişi stadlarda toplanacaktı,
Kaçi uçağımız vurulacaktı.
Bunlardan alınacak bonuslar neydi.
Birde Yargının değerlendirmesi olacak.
Genel Kurmay Başkanı “sonuna kadar yargının yanındayım ve güveniyorum” demeli.
Oyuncuları, taraftarlarını, oyuna para yatıran kumarbazları değerlendirecek, mağdur edilenlerin haklarını verecekler, vermelidirler.
Bu yolda fişlenen masumlardan özür dilenmeli ve devlet namına, kanun namına diyerek faillerinden hesaplar sorulmalı.
Neden 11 Eylül ile Balyoz Darbe planını kıyasladım.
Çünkü her iki planda da hedefe gitmek için oynanan kirli oyunlar var.
Her iki planda da oyunun kuralı olarak ölmesinden endişe edilmeyen insanlar, yıkılmasına seyirlik tablo gözü ile bakılan mekanlar ile birlikte yuvalar var.
Hepsinden önemlisi zedelenen, hiçe sayılan insan onuru var.
Haydi adalet yerini bulsun.
Devlet namına, kanun namına.
Ahmet TÜRKAN - HABERNAME
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.