Sebahattin BİLGİÇ
ZÜBDE-İ ÂLEMSİN SEN!
En mükemmel surette yaratılmış, her türlü nimetle bezendirilmiş, âlemleri özü, yaratılmışların en yücesidir insanoğlu. İnsan sadece et ve kemikten ibaret değildir et ve kemiğe büründürülmüştür. İçinde bir cevher taşır. İşte asıl olan bu cevherdir. Et ve kemik cevherin emanetçileridir.
Epiktatos’un unutmadığım bir sözü vardır:”insanlar kafalarının dışına verdiği değer kadar kafalarının içine, beyinlerine değer verselerdi durumları böyle olmazdı.” Gerçektende bütün emekler, bütün yatırımlar hep cevherin emanetçisine.
Bugün şaşırtıcı sektörler oluştu. Kozmetik sanayi, güzelleştirme klinikleri insanların doyum bilmeyen açlığına yetişmeye çalışıyor. Kendini tatmin yolunda insanoğlu milyar dolarlar harcıyor. Hep daha güzel gözükmek ve daha çok beğenilmek için. Beden güzelleştikçe enaniyet büyüyor,kullanılan kokular, ürünler kokuşmuşluğu gizleyemiyor. Zarafet,incelik,efendilik insanoğlunun enaniyet ve doyumsuzluğuyla yarışamıyor.
Bizim medeniyetimiz insanda iç güzelliği, aşkı, sevgiyi, paylaşmayı istiyor. Kir kaplamış gönüllerin muhabbet huzmelerinden nasiplenmesi mümkün olmasa gerek. Gönlü pak olmayanların dışı da pak değildir. İçinde muhabbeti olanın yüzünde gönüllere huzur veren muhabbet nuru oluşur. Gönlünde volkanlar fokurdayanlara aşk şairi ne güzel tercüman olmuş:
Aşkın aldı benden beni,
Bana seni gerek seni
Ben yanarım dünü günü
Bana seni gerek seni.
Gönlünde yangın taşıyanlar teselliyi yine yanmakta bulmuştur. Şair ne güzel beyan etmiş:
Yanmaktır efendim biricik çaresi aşkın,
Ağlatmada yak hal-i perişanıma bakma.
Sonsuzluk sahibinin aşkında sınır aranır mı? Orda aşk ummanda bir katredir. Ne kadar kulaç atarsan at, ne kadar mesafe kat edersen et nihayete ulaşmak mümkün değildir. İfadenin güzelliğine bakınız!
Bu aşk bir bahri ummandır,
Buna hadd-i kenar olmaz.
Mü’minin gönlü nazargâh-ı ilahidir. Bütün âlemlere sığmayan Allah-u Zül-Celal Müminin kalbine tecelli eder. Evini gelen misafiri için itinayla hazırlayan mü’min, Rabbi içinde kalbini daim hazır etmelidir. Zira kalp Rahmanın aynasıdır. Aynayı toz kaplamışsa, aynadan istifade etmek isteyen kişi önce aynayı bir güzel silmelidir ki faydalanabilsin. Şair bunu çok güzel satıra dökmüştür.
Sivadan kalbini pâk et,
Gönül mir’at-i Rahman’dır.
( Kalbini günahlardan temizle çünkü gönül Rahman’ın aynasıdır.)
Kalp insanda hayatiyetin merkezidir. Güzellik merkezi de, çirkinlik merkezi de orasıdır. Gönlü güzel olanın her şeyi güzeldir. Ne güzel ifade edilmiştir: Yeni bir mahalle ve yeni bir eve taşınan bir ailenin hanımı sabahleyin evinin penceresinden çamaşır asan komşusunu görünce kocasına “bak kadının çamaşırları tam beyazlamamış, herhalde çamaşır yıkamayı bilmiyor, beklide deterjanı kötü” der. Kocası hiç sesini çıkarmaz. Bu konuşma bu şekilde bir ay kadar devam eder. Kadın yine bir sabah çamaşırlarını asan komşusunu göstererek “komşunun çamaşırları beyazlamış, çamaşır yıkamayı öğrenmiş olmalı, kim öğretti acaba” deyince kocası ”hanım ben bu sabah biraz erken kalktım penceremizi sildim” der. İnsan gözünün ve gönlünün önünden perdeleri kaldırmaz ise yaratılış gayesinden uzaklaşmış olur. Şey Galip’in güzel bir şiiriyle satırlarımızı noktalayalım.
Hoşça bak kendine kim zübde-i alemsin sen,
Merdum-i dide-i ekvan olan ademsin sen.
(Kendine iyi bak çünki sen alemlerin özüsün, varlıkların göz bebeği olan insansın .)
Epiktatos’un unutmadığım bir sözü vardır:”insanlar kafalarının dışına verdiği değer kadar kafalarının içine, beyinlerine değer verselerdi durumları böyle olmazdı.” Gerçektende bütün emekler, bütün yatırımlar hep cevherin emanetçisine.
Bugün şaşırtıcı sektörler oluştu. Kozmetik sanayi, güzelleştirme klinikleri insanların doyum bilmeyen açlığına yetişmeye çalışıyor. Kendini tatmin yolunda insanoğlu milyar dolarlar harcıyor. Hep daha güzel gözükmek ve daha çok beğenilmek için. Beden güzelleştikçe enaniyet büyüyor,kullanılan kokular, ürünler kokuşmuşluğu gizleyemiyor. Zarafet,incelik,efendilik insanoğlunun enaniyet ve doyumsuzluğuyla yarışamıyor.
Bizim medeniyetimiz insanda iç güzelliği, aşkı, sevgiyi, paylaşmayı istiyor. Kir kaplamış gönüllerin muhabbet huzmelerinden nasiplenmesi mümkün olmasa gerek. Gönlü pak olmayanların dışı da pak değildir. İçinde muhabbeti olanın yüzünde gönüllere huzur veren muhabbet nuru oluşur. Gönlünde volkanlar fokurdayanlara aşk şairi ne güzel tercüman olmuş:
Aşkın aldı benden beni,
Bana seni gerek seni
Ben yanarım dünü günü
Bana seni gerek seni.
Gönlünde yangın taşıyanlar teselliyi yine yanmakta bulmuştur. Şair ne güzel beyan etmiş:
Yanmaktır efendim biricik çaresi aşkın,
Ağlatmada yak hal-i perişanıma bakma.
Sonsuzluk sahibinin aşkında sınır aranır mı? Orda aşk ummanda bir katredir. Ne kadar kulaç atarsan at, ne kadar mesafe kat edersen et nihayete ulaşmak mümkün değildir. İfadenin güzelliğine bakınız!
Bu aşk bir bahri ummandır,
Buna hadd-i kenar olmaz.
Mü’minin gönlü nazargâh-ı ilahidir. Bütün âlemlere sığmayan Allah-u Zül-Celal Müminin kalbine tecelli eder. Evini gelen misafiri için itinayla hazırlayan mü’min, Rabbi içinde kalbini daim hazır etmelidir. Zira kalp Rahmanın aynasıdır. Aynayı toz kaplamışsa, aynadan istifade etmek isteyen kişi önce aynayı bir güzel silmelidir ki faydalanabilsin. Şair bunu çok güzel satıra dökmüştür.
Sivadan kalbini pâk et,
Gönül mir’at-i Rahman’dır.
( Kalbini günahlardan temizle çünkü gönül Rahman’ın aynasıdır.)
Kalp insanda hayatiyetin merkezidir. Güzellik merkezi de, çirkinlik merkezi de orasıdır. Gönlü güzel olanın her şeyi güzeldir. Ne güzel ifade edilmiştir: Yeni bir mahalle ve yeni bir eve taşınan bir ailenin hanımı sabahleyin evinin penceresinden çamaşır asan komşusunu görünce kocasına “bak kadının çamaşırları tam beyazlamamış, herhalde çamaşır yıkamayı bilmiyor, beklide deterjanı kötü” der. Kocası hiç sesini çıkarmaz. Bu konuşma bu şekilde bir ay kadar devam eder. Kadın yine bir sabah çamaşırlarını asan komşusunu göstererek “komşunun çamaşırları beyazlamış, çamaşır yıkamayı öğrenmiş olmalı, kim öğretti acaba” deyince kocası ”hanım ben bu sabah biraz erken kalktım penceremizi sildim” der. İnsan gözünün ve gönlünün önünden perdeleri kaldırmaz ise yaratılış gayesinden uzaklaşmış olur. Şey Galip’in güzel bir şiiriyle satırlarımızı noktalayalım.
Hoşça bak kendine kim zübde-i alemsin sen,
Merdum-i dide-i ekvan olan ademsin sen.
(Kendine iyi bak çünki sen alemlerin özüsün, varlıkların göz bebeği olan insansın .)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.