Fatma Ç. KABADAYI
Zil Çaldı! Eğitimci Naci AYDIN ile söyleşi…
"Eğitim" hayatımızdaki en önemli kavram… Şikâyet ettiklerimizin çoğunun sebebi 'Eğitimsizlik.' Yöneticilik ise başlı başına büyük bir sorumluluk…
Yönetim bir etkileme işidir ve bunu da ancak liderlik vasıfları yüksek biri başarabilir. Her ne kadar günümüzde “Kim hak ettiği yerde ki?” ya da “Daha fazlasını hak ediyor” diye düşündüklerimiz olsa da yöneticiliğini hakkıyla yapan İMKB Mehmetcik Ortaokulu Müdürü Sayın Naci AYDIN ile eğitim-öğretim üzerine bir söyleşi yaptık. Kendisi doksanın üzerinde eğitimcinin iki binin üzerinde öğrencinin bulunduğu bir okulda her türlü fedakârlıkla çalışan, azimli, zeki ve bir o kadar da kültürlü bir eğitimci. Okulların açılmasına sayılı günler kala bu söyleşimizin hem eğitim camiasındaki arkadaşlara hem de öğrencilerimize faydalı olacağı kanısındayım.
Neler mi konuştuk? Bakalım;
“Sayın Naci AYDIN, öncelikle çok teşekkür ediyorum. Yoğun geçecek bir eğitim-öğretim yılına daha hazırlanırken kıymetli vaktinizden bize de ayırdınız. Sekiz yılı aşkın süredir okul müdürlüğü görevindesiniz. Hem öğretmen kadronuz hem öğrenci sayınız ile oldukça kalabalık bir okulda görev yapıyorsunuz. Yöneticilik size ne ifade ediyor?”
Öncelikle benimle gerçekleştirdiğiniz bu röportaj için ben teşekkür ediyorum. Yöneticilik aslında hem zevkli hem de zor bir iş. Girdisi ve çıktısı insan olan bir işle uğraşıyorsanız bu işinizin hem zevkli hem zor olduğu anlamına geliyor. Çağımız okul yapısı ve ihtiyaçlarını incelediğimizde yöneticinin iyi bir Eğitim Lideri olma gereksinimi zorunluluk arz ediyor. Aynı zamanda Eğitim Liderliğinin yanında etkili bir iletişim ve değişim yeteneğini de gerektiriyor. Eğer değişime ayak uyduramıyorsanız o vakit işler daha da zorlaşıyor yönetici açısından. Yöneticiliği kısaca elindeki girdileri iyi değerlendirilip en iyi sonuca ulaşmak için şartların zorlanıp ekip ruhuyla çalışarak geleceğin mutlu yarınlarına hazırlamak olarak tasvir edebiliriz.
“Toplumumuzda en büyük sorunun –en azından kırsal kesimlerde- ‘Eğitim’ olduğunu biliyoruz. Öğretimin ikinci planda kalması gereken okullarda görev yapan öğretmenlere tavsiyeleriniz nelerdir?”
Benim tavsiyem her şeyden önce öğrencilerine sevgiyle yaklaşmalarıdır. Sevginin olmadığı hiçbir yerde başarıdan söz edilemez. Öğretmen, şefkat kanatlarını olabildiğince öğrencilerine açacak ki öğrencisinden tek bir sine o şefkat ve sevgiden mahrum kalmasın.
“Gerek öğretmenlerden gerekse hayata adım atmanın temelini öğrenen çocuklarımızın bütün sorumluluğu sizde. Diyeceksiniz ki “Her birey sorumluluğunu yerine getirse işimiz kolaylaşır,” fakat böyle bir durumun imkânsız olduğunu biliyoruz. Öğretmenlik, fedakârlık isteyen bir meslek. Her eğitimci aldığı parayı hak etmek, öğrencisini en iyi şekilde yetiştirmek ister fakat istisnalar da olabilir. Siz çalışma ortamını daha verimli hale getirmek için neler yapıyorsunuz?”
Her şeyden önce öğretmenlerin çok kutsal bir işle uğraştıklarını ve aldıkları ücretle yaptıkları işin hiçbir zaman karşılaştırılmaması gerektiğini düşünüyorum. Öğretmen de bir insan ve her zaman sepet içinde çürük elmalarda elbet olacaktır, bu yüzdende birkaç istisna yüzünden koca bir eğitim ordusunun hakkını yememek gerekir. Ama vicdanı olan herkes çok iyi bilir ki öğretmenlerimiz canla başla mesleklerini çok severek fedakârâne bu işi yapıyorlar. Biz Misyonumuz gereği öğretmenlerimizin duygu ve düşüncelerine çok önem vererek onların her konuda fikirlerini de alarak kurumsal kültürümüzü ve değerlerimizi belirliyoruz. Okul ikliminde bu çok önemli bir faktör olduğundan her zaman öğretmenlerimizle iletişim halinde bu konuları değerlendiririz.
“Yöneticilikte bazen yön göstermek, empati kurmak, sabırlı ve anlayışlı olmak da gerektiğini düşünüyorum. Hatta bazen takdir etmek, bazen yüreklendirmek bazen de yardım etmek gerekebilir. Kiminin güçlü yönünü ortaya çıkarmanız kiminin de eksik yönlerini örterek performanslarını artırmak gerekir. Siz yılların deneyimli bir eğitimcisi olarak yönetici arkadaşlarınıza neler tavsiye edeceksiniz?”
Ben yönetici arkadaşlarıma her zaman adil olmaları tavsiye ediyorum.’’İyi olmak kolaydır. Asıl zor olan Adil olmaktır’’ Çalışanlara dediğim gibi eşit ve adil davrandığınız ve samimi olduğunuz sürece sıkıntı yaşamayacaklardır. Planlı programlı çalışmak, ekip ruhuyla hareket edip biz duygusunu çalışanlarına yansıtmaları en doğru yapacakları iş olur sanırım.
“Eğitim öğretime yeni başlayan öğrenciler olduğu gibi mesleğe yeni atanan öğretmenlerimiz de var? Eminim hepsi de heyecanlı ve çok mutlu. Onlara iyi bir eğitimci olmaları için birkaç ipucu verebilir misiniz? Nelere dikkat etmeliler?”
Her şeyden önce ‘’Bin bilsen de bir bilene sor’’ atasözünden hareketle sürekli kendilerinden tecrübeli meslektaşlarıyla iletişim halinde olsunlar. İdealist öğretmenlerin heyecan ve gayretleri bu noktada çok önemli. Ben her zaman başarının da bulaşıcı olduğuna inanıyorum. Çevrelerine bu heyecan ve isteği bulaştırsınlar. Başarısız olurum endişesine hiç kapılmasınlar. Mesleklerini sevip kıymetini bilsinler isterim.
“Size göre bir yönetici çalışma arkadaşlarına ve/ veya öğrencilere karşı sert mi yoksa tatlı sert mi olmalı? Ya da başka bir seçenek mi önerirsiniz?”
Ben ‘Yönetici şöyle olmalı böyle olmalı’ demeyi seven biri değilim. Ama her yiğidin bir yoğurt yiyiş şekli vardır. Önemli olan neyi nerde ve ne zaman yapmak veya yapmamak meselesidir. Aşırı sert olan bir idareci belki şekil açısından iyi görünebilir ancak verimlilik açısından verim düşük olacaktır. Tam tersi her şeye evet diyen bir idarecide yine verim noktasında olumsuz olacaktır. Çünkü herkesin istediği her zaman doğru olmayabilir. Bence idareci kurumunun menfaatlerini ön planda tutarak demokrat ve adil bir idareci olmalıdır.
“Öğrencilerde verimi artırmak için okulunuzda ne gibi çalışmalar yapılıyor?”
Okulumuzda öğrenci sayısını fazla olması nedeniyle ister istemez etkili bir çalışma programı hazırlamak gerekmektedir. Bizde okulumuzun -yaylacılık nedeniyle okula geç başlayıp erken giden öğrencilerimizde başta olmak üzere- bu konularda gerek rehberlik servisimizle gerek öğretmenler kurul toplantılarında olsun öğrenci başarısı üzerine gerekli çalışmalarımızı yapıp ona göre önlemlerimizi alıyoruz. İşin sırrı aslında planlı ve programlı çalışmakta.
“Eğitimin ailede başlayıp okulda devam ettiğini söyleriz hep. Yazık ki bazı kesimlerde ebeveynler de eğitimsizlikten muzdaripler. Bununla beraber çalışan anne çocukları da gereken ilgiyi göremiyor. Çocuklarına nasıl yaklaşacaklarını, nasıl kaliteli vakit geçireceklerini bilmiyor ya da vakitsizlikten yapamıyorlar. Öğretmenlerin bu velilere, çalışan annelerin çocuklara yaklaşımı nasıl olmalı, neler söylersiniz?”
Evet haklısınız günümüzde özellikle kırsalda çalışan öğretmenlerimiz hem annenin hem de babanın sorumluluklarını da üzerlerine almış durumdalar. Ancak öğretmenlerimiz öğrenci velileriyle de bu eksikliği kapatma adına isterlerse veli destek eğitimleri yapıp bu konularda velilerini bilgilendirebilirler. Biz okul olarak veli eğitimlerine okul olarak büyük bir önem atfediyor ve bu konularda seminer ve paneller düzenliyoruz.
“Vakit ayırdığınız için teşekkür ediyor saygılarımızı sunuyoruz değerli Müdürüm... 2013–2014 Eğitim Öğretim yılının başarı ve huzur getirmesini diliyorum.”
(15.03.2013 Tarihli) Fotoğraf;
İMKB Ortaokulu Okul müdürü Naci AYDIN, Okul Müdür yardımcısı Ahmet Ayça GÜNEŞ, Halk Oyunları Öğretmeni Bekir ÇAVLU, Beden Eğitimi Öğretmenleri; Serhat YİĞİT, Deniz BAKIŞ, Volkan KAPCUK ve öğrenciler kupa sevinçlerini paylaşmak için İl Milli Eğitim Müdürümüz Sayın Dinçer ATEŞ’i ziyaretleri...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.