Lütfi AYHAN
“ Zengin Köle, Fakir Hür” Hangisi Olmak İstersiniz?
Her şeyin bir bedeli var bu dünyada. Hür ve bağımsız olmak isteyen kişi, cemiyet ve devletler, eğer hür, bağımsız ve kendi kararanlarını kendileri vermek istiyorlarsa elbette bunun da bir bedeli var. Nasıl ki ailede küçük çocuklar çalışmadan, çabalamadan anneleri babaları tarafından beslenip yedirilip içirilip yaşatılıyorsa, buna karşılık hem yaşları icabı hem de konumları gereği hür ve bağımsız değillerse devletler de öyle.
Güçlü devletlerden birine bağlanıp, o ne derse yapan ve onun emrinden ve sözünden çıkmayan, yeni, körpe veya köle ruhlu milletlerin devletleri, pek sorun yaşamazlar bu dünyada. Aksi durumlarda yani “kardeşim ben özgürlüğümü taş çatlasa satmam. Özgürlük, hürriyet benim için her şeyden önemlidir. Aç kalırım, çıplak gezerim lakin başkasından asla emir almam, başkasının boyunduruğuna kata girmem..” diyorsa bir millet, bir devlet, bunun bedelini ödemek zorundadır. Bunun bedeli ise çalışmak, savaşmak, rahatından ve lüksünden biraz ödün vermektir.
ABD' Lİ KÖLELERİN ÇOĞU...
ABD’de köleliği sona erdiren kanun (1865 li yıllar) yürürlüğe girince beyazlar, elleri altında tuttukları zencileri kanun gereği serbest bırakmışlar. O güne kadar tüm hayatı kölelikle geçen ve her şeyini efendisine borçlu olan, kölelikten başka bir hayat tarzı bilmeyen kölelerin birçoğu, özgür kalınca hayatını idame ettiremeyip efendisine geri dönmüş ve ;” Lütfen beni köleliğe tekrar kabul edin. Çünkü ben tek başıma hayatımı idame ettiremeyeceğim “ demiş.
Günümüzde az gelişmiş veya geri kalmış ülkelerin birçoğu da (hem devlet olarak hem halk olarak) bu Amerikalı zenci köleler gibi, efendileri olmadan bir hayat yaşamayı hayal edemeyecek bir duruma gelmişler. Başta zihinleri ve ruhları köleleşmiş. “Amerika’ya karşı gelinmez.” “ Gâvur çok akıllı.” “Biz nere batı nere” “Gâvur yaptı mı yapıyor” “Yerli mi Avrupa mı?” “Onlar Aya biz Yaya…” gibi söylem ve cümleler bu hükmün zihinlere kazındığının en büyük belgesi.
Tanzimat’tan bu yana resmen batının üstünlüğünü kabul eden bizler, o günden bu güne her şeyimizi batıya ipotek etmiş durumdayız. Bir türlü özgürce hareket edemiyoruz. Bu halin devam etmesinde birçok etken var: Eğitim sistemimiz, eğitim hedeflerimiz, siyasi hayatımız, ekonomik geriliğimiz, her alanda bir türlü bir sistem oluşturamayışımız, sanatta, sporda, teknolojide hep geriden gidişimiz… Köleliğimizi devam ettiren, özgürlüğümüzü kısıtlayan etkenler olarak tezahür ediyor.
Son yıllarda Amerika ile gerek PKK meselesi yüzünden gerekse ABD’nin Suriye de kurdurmak istediği terör devletçiği meselesi yüzünden gerginleşen ilişkilerin, fetö olayı, Halk Bankası müdür yardımcısının yargılanma komedisine karşılık İzmir’de ajan papazın tutuklanması ile tavan yapması ABD’ nin Türkiye’ye karşı ekonomik saldırına neden oldu. Dünya ekonomik sisteminin dolar üzerine kurgulanması yüzünden elimizin kolumuzun bağlı olması ekonomik hayatımızı derinden etkimeye başladı. İşte burada şimdi devlet olarak, halk olarak şu iki durumdan birini tercih edeceğiz: “Özgür fakat fakir” “Zengin lakin bağımlı”
ÖZGÜRLÜK BEDEL İSTER. BEDELİ İSE…
Şimdiye kadar (Tanzimat’tan bu güne) zımnen ve mecburen ikinci tercihle yaşamıştık. Son yıllarda gerek dünyadaki gelişmeler gerek Türkiye’deki sosyal ve siyasi durumlar ve de iletişimdeki baş döndürücü ilerlemeler milleti “HER ŞEYE RAĞMEN ÖZGÜRLÜK” anlayışına getirdi. Lakin özgürlük bedel ister. Bu nedenle, “ÖZGÜRLÜK” diyorsak dolara da, Euro ya da, batıya da hayır diyebilmeliyiz. Zenginliklerimizin bir kısmından ve lüksümüzün birazından vazgeçebilme cesaretini gösterebilmeliyiz. Paniklemeden halk ve yöneticiler olarak bu ekonomik saldırıyı savuşturduğumuz gün Allah’ın izni ile ruhumuzu, zihnimizi, siyasi ve ekonomik hayatımızı esir eden asırlık bağlardan kurtulacağız.
Allah’ın yardımı, bizlerin gayreti, yöneticilerimizin fedakarlığı ve cesareti sayesinde bu saldırıyı püskürtürsek, kurtulan sadece biz değil İslam alemi ve tüm mazlum milletler olacak. “Her şeye rağmen özgürlük” “Özgürlüğü köleliğe taş çatlasa tercih etmem” diyorsak dolardaki yükselişi bahane ederek ticaret hayatımızı bu kanlı paraya göre ayarlamaya çalışmamalıyız. Dolar yükseliyor diye mallara zam yapmamalı, normal ekonomik faaliyetlerimize devam etmeliyiz. Bazı kayıplarımız olabilir( aslında dolara karşı topluca savunma yapsak hiçbirimizi zarar görmeyiz) lakin ÖZGÜRLÜK BEDEL İSTER”. Bu bedeli ödemeden özgür olamayacağımız da bilmeliyiz. Unutmayalım ki şu anda dünyadaki en büyük savaşlar ekonomi üzerinden yapılıyor. Katil, gâvur, acımasız, emperyalist ABD, kanlı dolarları ile mazlum milletleri sömürüp, gelişmekte olan ülkeleri dize getirmeye çalışıyor. Ve maalesef ABD ve Batı bu güne kadar bu saldırılarda başarılı oldu. Lakin son yıllarda ABD nin zulmü o kadar gözle görülür oldu ki inşallah bu durum ABD için sonun başlangıcı olacak.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.