Demliyazılar
Yüz Kişiyi Öldüren Adamın Allah Tarafından Affedilmesi
Yüz Kişiyi Öldüren Adamın Allah Tarafından Affedilmesi
Bir kere daha bin aydan hayırlı bir gece olan Kadir Gecesi’ni daha iştirak ediyoruz. Ümidimiz odur ki, bu gece melekler yeryüzüne iner de bizlerin affına vesile olurlar.
Doldu taştı bu gece tüm camiler. Herkes affedilmenin tatlı telaşı içinde. Gerçi bizler her nedensen bir sene boyunca ibadetlerimiz tam manasıyla yerine getiremeyiz ama bir gecede bu işi halletmeye çalışırız. Ben bunu aynı dersine hiçbir zaman çalışmayıp da sınav gecesi harıl harıl çalışan öğrencilere benzetiyorum.
Yine de Rabbimizden ümidimizi kesmemek gerekir. Korkunun içinde ümit de olmalı. Allah’ın Rasulü bir hadis-i şerifinde ne buyurmuşlardı; -“Recep Allah"ın ayıdır; Şaban benim ayımdır, ramazan ise ümmetimin ayıdır".
Onun için bu mübarek ay bizim ayımızdır ve bu ayın kıymetini bilmemiz gerekli değil mi? Ama nedense bu ayda daha hırçın oluyoruz. Aslında bedenimizle birlikte ruhumuza da oruç tutturmalıyız. Aşırı hareketlerden kaçınmalıyız.
Bundan başka nedense Ramazan ayında daha fazla kilo alıyoruz. Bir oturduğumuz zaman iftar sofrasına maşallah iki, üç öğünlük yemekleri bir hamlede götürüyoruz. Bol bol kiloları alırız ve sonra da hareket edememekten şikâyet ediyoruz.
Bu ay bize Allah tarafından özel olarak verilmiş. Bunun için bu mübarek ayda kimseyi kırmamalıyız ve aslolan nimetlerin değerini bilmemiz için aşırı yemekten kaçınmalıyız.
Bizim için özel bir ay olan Ramazan’ın içinde bir de bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesi de var. Hesaplarsak bu Kadir Gecesi 83 yıla tekabül ediyor. Yani bu gecede yapacağımız ibadetler eğer kabul olunursa 83 yıllık sevap kazanmış oluruz.
Ne diyelim?
Rabbim bizi bu gecenin sırrına mazhar eylesin.
Aslında dostlar size Rabbimizin sonsuz merhametinden bahseden ilginç bir hadis-i şerifi burada yazacaktım. Belki bir kısmımız bu ilginç hadis-i şerifi duymadık.
Bu hadis-i şerifi okuduktan sonra Rabbimizin bizi affetmek için ne bahaneler yarattığını düşünelim. Yeter ki, tevbe kapısına her daim sarılalım. Ne kadar günah işlesek de O bizi affetmek için türlü türlü bahaneler yaratıyor.
Şimdi sizi Riyazü’s Salihin adlı hadis kitabında geçen bu ilginç hadis-i şerifle baş başa bırakalım;
Ebu Said Sa’d İbni Malik İbni Sinan el-Hudri’den (r.a.) rivayet edildiğine göre Rasülüllah (s.a.s.) şöyle buyurdu;
“Vaktiyle doksandokuz kişiyi öldürmüş bir adam vardı. Bu zat yeryüzünde en büyük alimin kim olduğunu soruşturdu. Ona bir rahibi gösterdiler.
Bu adam rahibe giderek;
- Doksandokuz adam öldürdüm. Tevbe etsem kabul olur mu? Diye sordu.
Rahip;
- Hayır, kabul olmaz, deyince onu da öldürdü.
Böylece öldürdüğü adamların sayısı yüz’e tamamlandı. Sonra yine yeryüzünde en büyük âlimin kim olduğunu soruşturdu. Ona bir âlimi tavsiye ettiler. Onun yanına giderek;
- Yüz kişiyi öldürdüğünü söyledi; tevbesinin kabul olup olmayacağını sordu.
Alim;
- Elbette kabul olur. İnsanla tevbe arasına kim girebilir ki! Sen falan yere git. Orada Allah tealaya ibadet eden insanlar var. Sen de onlarla birlikte Allah’a ibadet et. Sakın memleketine geri dönme. Zira orası fena bir yerdir, dedi.
Adam, denilen yere gitmek üzere yola çıktı. Yarı yola varınca eceli yetti.
Rahmet melekleriyle azap melekleri o adamı kimin alıp götüreceği konusunda tartışmaya başladılar.
Rahmet melekleri;
- O adam tevbe ederek ve kalbiyle Allah’a yönelerek yola düştü, dediler.
Azap melekleri de;
- O adam hayatı boyunca hiç iyilik yapmadı ki, dediler.
Bu sırada insan kılığına girmiş bir melek çıkageldi. Melekler onu aralarında hakem tayin ettiler.
Hakem olan melek;
- Geldiği yerle gittiği yer ölçün. Hangisi yakınsa, adam o tarafa gitsin.
Melekler iki mesafeyi de ölçtüler. Gitmek istediği bir karış yakın olduğunu gördüler. Bunun üzerine rahmet melekleri alıp götürdüler.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.